HZ. Muhammed'in yaşamı ve İslam'ın yayılma süreciyle ilgili detayları içeren kısa bir tarih. İslam'ın doğuşu, peygamberlik dönemi ve fetihler.
İslamiyet, HZ. Muhammed'e gelen vahiy ile ortaya çıkmıştır. HZ. Muhammed, 571 yılında Arap Yarımadası’nın önemli merkezlerinden olan Mekke şehrinde doğmuştur. Mekke o dönemde, önemli bir ticaret merkeziydi. HZ. Muhammed, 610 yılında peygamberliğini ilan etmiş ve tevhid inancını yaymaya başlamıştır.
İslamiyet öncesi döneme Cahiliye Dönemi denmesinin birkaç sebebi vardır:
Arap Yarımadası, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine yakın olduğu önemli bir noktada bulunmaktadır. Arap Yarımadası'nın kuzeyinde Doğu Roma İmparatorluğu, doğusunda Sasani İmparatorluğu ve güneyinde Habeş Krallığı bulunmaktadır. Yarımada, çöllerle kaplı olduğu için ekonomik getirisi fazla değildir ve büyük devletlerin ilgisini çekmemiştir.
Arap toplumu; çöllerde göçebe bir hayat süren bedeviler, köyler ve şehirlerde yerleşik bir yaşam tarzına sahip hadari denilen insanlardan oluşmaktadır. Bunun dışında yarı göçebe kabileler de mevcuttur.
Arap Yarımadası’nda ekonomi tarım, hayvancılık ve ticaret üzerine kuruludur.
Arap Yarımadası’nda İslamiyet’ten önce Putperestlik hâkimdir. Aynı zamanda Hristiyanlık, Musevilik ve Haniflik (Hz. İbrahim’in dini) dinlerine inananlar da vardır.
p>İslam’ın İlk Anayasa-SÖZLEŞME 5.6. SÖZLEŞME'NİN BİRİNCİ MİLLİ ANAYASA'SI5.6.1. SÖZLEŞME'NİN YASAL TABANı
Hz. Peykgamber (s.a.v.) fetihleri ve devlet
i systemini kurup hızlı bir biçimde uygulamak ister. Bu sebepten
de toplumsal dengeyi sağlayaca;
ğ, haddinden fazla zulmün, haksız kararlar ve davranış biçimlerinin son bulduğu bir düzen kurmak ve bu düzenin devamını sağlayacaktır. Bu düzenin devamını sağlayacağı
- 5.6.1.2. SÖZLEŞME'NİN HÜKÜMLERİ
5.6.1.1. ÖLÜM
Hz. Peykgamber (s.a.v.) bütün ölümlü kişilerin ölümden sonrası için düşünmelerine ve
bu konu için çalışmalarını hızladırmış olup, bu hayatın sonu geldiğinde yaptıklarından
pișman olmamaları için çağırır.
5.6.1.2. CİNSEL HAYAT
Hz. Peykgamber (s.a.v.) cinsel hayatın önemini ve cinsi
çiliğe ve zinaya da yargılama yapan ve cezalarını belirledi.
5.6.1.3. ADALET
Hz. Peykgamber (s.a.v.) adalete önem vererek insanlar kibirli
devletçelerine de ders veriyor.
5.6.1.4. ANAYASADAN GEREKİLDİĞİNDE YARAR ZARAR GİBİ KONULARDAN ANAYASADAN FAYDA GÖREN KİŞİ DE ZARAR GÖRECEK OĞUL
Hz. Peykgamber (s.a.v.) bu madde kapsamında da cihazı öbür kişilerdeki maddeleri de dahil ederek,
birlik ve beraberlik ruhuna hedefleyerek, bu maddenin hem kendisi
hem de kendi yakın çevresine olumlu yönde katkı sunacağını gösterir.
5.6.1.5. ADALET
Hz. Peykgamber (s.a.v.) bu maddeyle birlikte kurulacağını söylediği adalet düzenine yapılan yorumlar olmuştur.
5.6.1.6. HİLE
Hz. Peykgamber (s.a.v.) hileli ve haksız yollarla bir müslümanı dolandıran kişiyi , kendisi dolandırdığını ve bu hilelerinin anlaşılmasında da müslüman halkı de bu hile planlarından kurtarmış olacaktır.
5.6.1.7. HÜKÜM
Hz. Peykgamber (s.a.v.) kanun koyuculara söylediği her türlü kararında adil ve eşit davranmalarını tembihlemektedir. Ayrıca müslümanları koruyan ve yozlaştırmamayı tembihlenmektedir.
5.6.1.8. ÖZGÜRLÜK
Hz. Peykgamber (s.a.v.) kanun koyuculara söylediği her türlü kararında özgürlüğün önemini ve devamlılığı için yargılama yaptığı kanun koyuculara özgürlük hakkı vermektedir.
Hz. Muhammed döneminde İslam'ın yayılması için birçok sefer düzenlenmiştir. Bu seferler, Müslümanların Arap Yarımadası'ndaki hâkimiyetini sağlamlaştırmak ve İslam'ı yaymak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Hz. Muhammed döneminde yapılan seferler, Müslümanların Arap Yarımadası'ndaki hâkimiyetini sağlamlaştırmak ve İslam'ı yaymak için önemli bir rol oynamıştır. Bu seferler, aynı zamanda Hz. Muhammed'in siyasi ve dini otoritesinin kabul edilmesini sağlamıştır.
Hz. Peygamber'in vefatından sonra, Müslümanlar için stratejik önemi bulunan, kültür ve medeniyeti ile İslam toplumuna yararlar sağlayacağı düşünülen ülkeler ve bölgelerin fetihleri amaçlanmıştır.
Dört Halife Dönemi'nde, Müslümanlar geniş toprakları fethederek İslam devletinin sınırlarını genişlettiler. Bu fetihler, İslam medeniyetinin yayılmasına ve yeni kültür ve medeniyetlerle tanışılmasına büyük katkı sağlamıştır.
Ek kaynaklar:İslam Devleti'nin kuruluşundan sonraki ilk dönemler, fetihler ve iç karışıklıklarla geçmiştir. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde yapılan fetihler ve oluşturulan kurumlar, Müslümanlara maddi ve manevi faydalar sağlamış, İslam kültür ve düşüncesinin oluşmasında etkili olmuştur.
İslam Medeniyeti’nin doğuşu, Emevi Devleti’nin kurulması ile başlamıştır.
Emevi Devleti, Hz. Osman'ın şehit edilmesi üzerine Muaviye bin Ebu Süfyan tarafından 661 yılında kurulmuştur.
Emeviler, Suriye'nin başkenti Şam'ı devletlerinin merkezi yapmışlardır.
Emevi Devleti, mutlakiyetçi bir monarşi ile yönetiliyordu.
Halife, devletin başkanı ve aynı zamanda dini lideriydi.
Halife, kendi istediği kişileri vali olarak atar ve görevden alabilirdi.
Emevi Devleti'nin ekonomisi, tarım ve ticaret üzerine kuruluydu.
Emeviler, fethettikleri topraklarda büyük çiftlikler kurdular ve bu çiftliklerde çeşitli tarım ürünleri yetiştirdiler.
Emeviler aynı zamanda, ticaret yollarını kontrol altına alarak ticaretten de büyük gelir elde ettiler.
Emevi Devleti, güçlü bir orduya sahipti.
Emevi ordusu, Arap süvarilerinden ve piyadelerden oluşuyordu.
Emevi ordusu, Bizans ve Sasaniler gibi güçlü devletleri yenmeyi başarmıştır.
Emevi Devleti'nin kültürü, Arap kültüründen etkilenmiştir.
Emeviler, Arap dilini ve edebiyatını desteklediler.
Emeviler ayrıca, İslam hukukunu ve fıkhını geliştirdiler.
Emevi Devleti, 750 yılında Abbasiler tarafından yıkılmıştır.
Emevilerin yıkılmasında, iç çekişmeler ve halkın baskısı etkili olmuştur.
Emevi Devleti, İslam medeniyetinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Emeviler, İslam devletçiliğinin temellerini attılar.
Emeviler ayrıca, Arap dilini ve edebiyatını geliştirerek, İslam kültürünün yayılmasına katkıda bulundular.
Emeviler aynı zamanda, fethettikleri topraklarda büyük şehirler kurdular ve bu şehirler önemli ticaret merkezleri haline geldiler.
Abbasi Devleti, I. Abbasi Halifesi Ebu'l-Abbas es-Saffah tarafından 750 yılında Bağdat'ta kurulan bir Müslüman halifelik devletidir.
Abbasi Devleti, 750 yılında Emevi Devleti'nin yıkılışıyla kurulmuştur. Emevi Devleti'nin son halifesi II. Mervan, Abbasi orduları tarafından yenilgiye uğratılmış ve öldürülmüştür.
Abbasi Devleti'nin başkenti Bağdat'tır. Bağdat, Halife Mansur tarafından 762 yılında kurulmuştur.
Abbasi Devleti, halife tarafından yönetilen bir devlettir. Halife, devletin başkanı ve aynı zamanda dini lideridir.
Abbasi Devleti'nin ekonomisi, tarım, ticaret ve sanayiye dayanmaktadır. Devletin en önemli tarım ürünleri buğday, arpa, pirinç ve pamuktur. Devlet, ayrıca zeytin, üzüm ve incir gibi meyveleri de yetiştirmektedir.
Abbasi Devleti'nin kültürü, Arap, Fars ve Türk kültürlerinin sentezidir. Devletin resmi dili Arapçadır, ancak Farsça ve Türkçe de yaygın olarak konuşulmaktadır.
Abbasi Devleti'nde bilim ve sanat alanlarında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Devletin en önemli bilim adamlarından biri olan İbn-i Sina, tıp alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Devletin en önemli sanatçılarından biri olan İbn-i Mütenebbî ise şiir alanında önemli eserler vermiştir.
Abbasiler Halifeliğinin 1258 'de yıkılmasından sonra Abbasi neslinden bazıları Mısır'da Memlûklu yönetimi altında halifeliğini sürdürmüş ve 1517 'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile Abbasi Devleti tamamen son bulmuştur.
Abbasi Devleti, İslam tarihinin en önemli devletlerinden biridir. Devlet, 500 yılı aşkın bir süre boyunca varlığını sürdürmüş ve bu süre zarfında İslam kültürünün ve medeniyetinin gelişmesine büyük katkılarda bulunmuştur.
Emevi ve Abbasi hanedanları, İslam tarihinin en önemli ve güçlü hanedanları arasındadır. Her iki hanedan da İslam'ın yayılmasında ve İslam medeniyetinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
Emeviler, ilk İslam devleti olan Emevi Devleti'ni kurmuştur. Hilafet merkezi Şam'dır. Emeviler, güçlü bir ordu ve etkili bir yönetim sistemi sayesinde kısa sürede geniş bir imparatorluk kurmuştur. Emeviler döneminde İslam, Kuzey Afrika, İspanya ve Hindistan'a kadar yayılmıştır.
Abbasiler, Emevileri devirip Abbasi Devleti'ni kurmuştur. Hilafet merkezi Bağdat'tır. Abbasiler döneminde İslam medeniyeti altın çağını yaşamıştır. Bu dönemde bilim, sanat, edebiyat ve mimarlık alanlarında önemli eserler verilmiştir.
Emevi ve Abbasi hanedanları, İslam tarihinde önemli bir yere sahiptir. Her iki hanedan da İslam'ın yayılmasında ve İslam medeniyetinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Emeviler güçlü bir ordu ve etkili bir yönetim sistemi sayesinde kısa sürede geniş bir imparatorluk kurmuştur. Abbasiler ise altın çağını yaşamış ve bilim, sanat, edebiyat ve mimarlık alanlarında önemli eserler vermiştir.
Emeviler ve Abbasiler Dönemi Emeviler Döneminde Kültür ve İlim HayatıMısır'da kurulan Türk devletleri şunlardır:
Tolunoğulları, 868 yılında Ahmet bin Tolun tarafından kurulan Müslüman Türk devletidir. Başkenti Fustat olan devlet, Mısır, Suriye ve Filistin'i kapsıyordu.
Tolunoğulları, Mısır'da ekonomiyi canlandırmış, ziraati geliştirmiş ve ülkede refahı yaygınlaştırmıştır. Sulama işlerine önem veren Tolunoğlu Ahmet, ekilebilir arazileri çoğaltmış ve Mısır'da yeni su kanalları açtırmıştır.
Tolunoğulları, 905 yılında Abbasi ordusu tarafından yıkılmıştır.
İhşîdîler, 935 yılında Muhammed b. Tuğç tarafından kurulan Müslüman Türk devletidir. Başkenti Fustat olan devlet, Mısır ve Suriye'yi kapsıyordu.
İhşîdîler, Mısır'da Tolunoğullarının bıraktığı mirası devam ettirmiş ve ülkede huzur ve istikrar sağlamıştır. Ziraat ve ticaret alanında çalışmalar yapmış, sulama sistemlerini geliştirmiş ve medreseler açmıştır.
İhşîdîler, 969 yılında Fâtımiler tarafından yıkılmıştır.
Eyyubiler, 1174 yılında Selahaddin Eyyubi tarafından kurulan Müslüman Türk devletidir. Başkenti Kahire olan devlet, Mısır, Suriye, Filistin, Yemen ve Hicaz'ı kapsıyordu.
Eyyubiler, Haçlılarla başarılı bir şekilde mücadele etmiş ve Kudüs'ü Haçlıların elinden kurtarmıştır. Ayrıca, Mısır'da ekonomiyi canlandırmış, ziraati geliştirmiş ve ülkede refahı yaygınlaştırmıştır.
Eyyubiler, 1250 yılında Memlûklular tarafından yıkılmıştır.
Memlûklular, 1250 yılında Aybek tarafından kurulan Müslüman Türk devletidir. Başkenti Kahire olan devlet, Mısır, Suriye, Filistin, Yemen ve Hicaz'ı kapsıyordu.
Memlûklular, İlhanlılar ve Haçlılarla başarılı bir şekilde mücadele etmiş ve İslam dünyasının en güçlü devleti hâline gelmiştir. Ayrıca, Mısır'da ekonomiyi canlandırmış, ziraati geliştirmiş ve ülkede refahı yaygınlaştırmıştır.
Memlûklular, 1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi sonucunda yıkılmıştır.
Mısır'da kurulan Türk devletleri, İslam dünyasının tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu devletler, Mısır'da huzur ve istikrar sağlamış, ekonomiyi canlandırmış, ziraati geliştirmiş ve ülkede refahı yaygınlaştırmıştır. Ayrıca, Haçlılarla ve diğer düşmanlarla başarılı bir şekilde mücadele etmiş ve İslam dünyasının sınırlarını genişletmiştir.
İslam medeniyetinin en önemli özelliği bilgi medeniyeti olmasıdır. Hz. Muhammed'in peygamberliği ve Kur'an öğretileriyle birlikte Müslümanlar, bilime teşvik edilmiştir. Kur'an, Müslümanların dikkatini çekerek yüzlerce ayetin sonunda “Düşünmez misiniz?”, “Akletmiyor musunuz?”, “Bakmaz mısınız?” gibi uyarılarla insanları düşünmeye çağırmıştır.
Endülüs, Müslümanlar idaresinde yüksek ve parlak bir medeniyetin doğuşuna beşiklik etmiştir. Aynı dönemde Avrupa, kilisenin baskısı ve skolastik düşüncenin etkisiyle karanlık bir dönem yaşadığı için Müslümanların kültürel gelişmesini fark edememiştir. Hristiyanlar ancak Haçlı Seferleri'yle birlikte İslam medeniyetini yakından tanıma fırsatı bulmuştur.
İslam medeniyetinin bilim alanındaki katkıları, Avrupa'nın Rönesans ve Aydınlanma Çağı'na geçişinde etkili olmuştur. Günümüz bilim dünyasında kullanılan birçok kavram ve terim, İslam bilim insanlarının çalışmalarından kaynaklanmaktadır.
İslam medeniyeti, bilim ve sanatta önemli katkılarda bulunmuştur. Bu dönemde, birçok âlim ve sanatçı yetişmiş, önemli eserler vermiştir.
İslam medeniyetinde bilim, felsefe ve edebiyatın yanı sıra sanat alanında da önemli çalışmalar yapılmıştır. İslam medeniyetinde sanat, estetik ile eş değer kullanılmıştır.
İslam sanatının başlangıçtan beri değişmeyen temel niteliği özgün üslubu, motif zenginliği ve kendine has mimari sistemidir. Müslümanların resimleme ve süslemede diğer kültürlerde rastlanmayan kendine özgü bir sanat anlayışı vardır. Hat, arabesk gibi çeşitli sanat dallarını da bünyesinde barındıran mimari, İslam sanatında en ön sırada yer almıştır.
İslam medeniyetinde öne çıkan sanat dalları şunlardır:
Günümüz İslam dünyasının yan yana getirmekte zorlandığı kavramlar arasında İslam ile sanat da bulunmaktadır. Sanat ile İslam kelimeleri bir arada kullanıldığında, bazı kesimler İslam’ı sanata tahammül edemeyecek kadar geri görmekte, bazı kesimler ise sanatın İslam’la bağdaşmayacak kadar kötü ve lüzumsuz olduğunu düşünmektedir.
Konu mimarlık olunca Selimiye, Süleymaniye, Sultan Ahmet gibi camilerle Mimar Sinan’dan hayranlıkla bahsedilmektedir. Fakat bunların büyüklüğünün onların hangi özelliklerinden kaynaklandığı sorusu yine cevapsız kalmaktadır. Halbuki bir din en iyi ifadesini sanatla bulur, kendisini en iyi sanatla anlatır. Sanatın ve İslam’ın ne olduğu soru- suna yeterli cevap verilememesi ve bunların kesişme noktalarının tesbit edilememesi sebebiyle bugün İslam sanatı ya çok özel bazı alanlara sıkışıp kalmış ya da müzelik bir hadise olarak düşünülür olmuştur.
İslam Sanatının Gelişimi Hat Sanatı Tezhip Sanatıİslam dünyası, orta çağ'da birçok bilimsel gelişmeye ev sahibi olmuştur. Bu dönemde, Arap, Fars, Türk ve diğer birçok kültürden insan bir araya gelerek bilim alanında önemli çalışmalar yapmışlardır. İslam dünyasının bu bilimsel gelişimi, daha sonra Avrupa'ya taşınmış ve Rönesans döneminin başlangıcını oluşturmuştur.
İslam düynasında, orta çağ'da gerçekleşen bilimsel gelişmeler, insanlık tarihi için çok önemlidir. Bu gelişmeler, daha sonra Avrupa'ya taşınmış ve Rönesans döneminin başlangıcını oluşturmuştur. İslam dünyasının bilimsel mirası, günümüzde hala birçok alanda kullanılmaktadır.
>