Meraga Rasathanesi, 13. yüzyılda İslam dünyasında kurulan önemli bir bilimsel merkezdir.
İslam dünyasında, 13. yüzyılda Meraga Rasathanesi'nin kurulmasıyla birlikte bilimsel çalışmalar hız kazandı. Bu rasathane, gök bilimi, matematik, mühendislik ve tıp alanlarında önemli çalışmalar yapmış ve Batı dünyasındaki bilimsel gelişmelere öncülük etmiştir.
Meraga Rasathanesi'nde yapılan çalışmalar arasında şunlar yer almaktadır:
Meraga Rasathanesi'nde kullanılan astronomi aletleri arasında şunlar yer almaktadır:
Meraga Rasathanesi, İslam dünyasında bilimsel çalışmaların öncülüğünü yapmış ve Batı dünyasındaki bilimsel gelişmelere önemli katkılarda bulunmuştur. Bu rasathanede yapılan çalışmalar, gök bilimi, matematik, mühendislik ve tıp alanlarındaki bilgimizin gelişmesine yardımcı olmuş ve günümüzdeki bilimsel çalışmaların temellerini atmıştır.
Meraga Rasathanesi, İslam dünyasında bilimsel çalışmaların altın çağını simgeleyen önemli bir merkezdir. Bu rasathanede yapılan çalışmalar, Batı dünyasındaki bilimsel gelişmelere öncülük etmiş ve günümüzdeki bilimsel çalışmaların temellerini atmıştır.
Tıp biliminin gelişmesinde etkili olan bazı faktörler şunlardır:
İslam dünyasında kurulan tıp okulları ve hastaneler, tıp biliminin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bu kurumlarda, öğrenciler teorik ve pratik tıp eğitimi almışlardır.
Antik Yunan ve Hint tıbbı eserlerinin Arapçaya çevrilmesi, İslam dünyasının tıp bilgisine erişmesini sağlamıştır. Bu eserler, İslam hekimleri tarafından yorumlanmış ve geliştirilmiştir.
Abbasi halifeleri ve diğer Müslüman yöneticiler, tıp biliminin gelişmesi için burs ve patronaj sağlamışlardır. Bu destek, hekimlerin çalışmalarını sürdürmelerini ve yeni keşifler yapmalarını sağlamıştır.
İslam dünyasında hastanelerde hastaların tedavisi ücretsiz olarak yapılmıştır. Bu, herkesin tıbbi bakıma erişebilmesini sağlamıştır.
Hastane bulunmayan yerleşim yerlerindeki hastaları tedavi etmek, salgın hastalıklara ve doğal afetlere maruz kalanlara yardım götürmek için seyyar hastaneler hizmet vermeye başlamıştır.
Tedavi sürecinde uygulanan ilaçların üretimi, etkinliği, güvenilirliği vb. konularla ilgilenen eczacılık, İslam dünyasında tıp bilimine bağlı olarak gelişme göstermiştir.
Tıp biliminin diğer bilimlerle etkileşimi, tıp biliminin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Örneğin,matematik ve geometri bilgisi, cerrahi ve anatomi çalışmalarında kullanılmıştır.
İslam dünyasında tıp biliminin gelişmesi, birçok faktörün sonucunda gerçekleşmiştir. Bu faktörler arasında, tıp okulları ve hastanelerin kurulması, tıp eserlerinin Arapçaya çevrilmesi, burs ve patronaj, hastaların tedavisi için ücretsiz hizmet, seyyar hastaneler, eczacılığın gelişmesi ve tıp biliminin diğer bilimlerle etkileşimi yer almaktadır.
İslam dünyasında kurulan sağlık kurumları, dönemin en ileri düzeyde sağlık hizmeti veren kurumlarıydı. Bu kurumlarda, hastaların tedavisi ücretsiz olarak yapılıyordu. Hastanelerde, eczaneler, kütüphaneler ve öğrencilerin eğitim göreceği salonlar bulunuyordu.
Seyyar hastaneler, özellikle salgın hastalıklar ve doğal afetler sırasında önemli bir rol oynuyordu. Bu hastaneler, doktor, hemşire, hasta bakıcı, hizmetli; yatak, su, ilaç, ameliyat ve tecrit odaları bulunan bir karavanı andırmaktaydı.
Eczacılık, İslam dünyasında tıp bilimine bağlı olarak gelişme göstermişti. İlk eczaneler, 765 yılında Bağdat'ta açıldı. IX. yüzyıldan itibaren içinde ayrı bir ilaç yapım laboratuvarı bulunan eczaneler ortaya çıktı.
Tıp biliminin diğer bilimlerle etkileşimi, tıp biliminin gelişmesinde önemli rol oynadı. Örneğin, matematik ve geometri bilgisi, cerrahi ve anatomi çalışmalarında kullanıldı.
Günümüzdeki doktor-hasta ilişkisi ile geçmişteki doktor-hasta ilişkisi arasında bazı benzerlikler ve farklılıklar bulunmaktadır.
Sonuç olarak, günümüzdeki doktor-hasta ilişkisi ile geçmişteki doktor-hasta ilişkisi arasında hem benzerlikler hem de farklılıklar bulunmaktadır.
XIII. yüzyılda teknolojide büyük ilerlemeler oldu, özellikle İslam dünyasında. El-Cezerî gibi bilim insanları birçok harika araç ve makine icat etti.
El-Cezerî, Orta Çağ'ın en önemli bilim insanlarından biriydi. Birçok harika araç ve makine icat etti, bunlardan bazıları şunlardır:
Bu otomat, padişahın abdest alması amacıyla tasarlanmıştı. Otomatın içinde sağ elinde ibrik, sol elinde tarak ve havlu tutan bir çocuk, bir havuz ve bir kürsü bulunuyordu. Su ibrikten aktığında, kuş ötmeye başlıyor ve akan su havuzda birikince tavus suyu içiyordu. Su bittiğinde ise çocuk sol elindeki havlu ve tarağı uzatıyordu.
Bu tekne, hastanın kanının bir teknede toplanması ve kanın miktarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştı. Teknenin üzerinde 12 kapılı bir hisar bulunuyordu ve her kapıda iki kanat vardı. Hisarın üzerinde iki kâtip yer alıyordu. Kâtiplerden biri bir kalem, diğeri de bir levha tutuyordu. Kan tekneye aktıkça kalem tutan kâtip kalemi ile birlikte dönüyordu. Diğer kâtibin levhası ise yükseliyordu. Kalemden ve levhadan kanın miktarı öğrenilebiliyordu.
Kayık su saati, pirinçten yapılmış, kayık biçiminde güzel bir kaptı. Bu saatin orta kısmında pirinç sütunlar üzerinde yükselen kare biçiminde bir hisar, hisarın üzerinde de küçük bir kubbe vardı. Hisarın, kayığın pruvasına bakan yüzünde bir kapı bulunur. Bu kapıdan bir şahinin başı ve göğsü görünür. Sütunlar arasında karşılıklı iki kiriş vardır. Kirişlerin ortasından bir mil geçer. Bu mile, bir yılanın kuyruğu sarılmıştır. Yılanın başı şahine doğru uzanır. Kayığın orta kısmında kalem tutan bir kâtibin oturduğu bir kürsü vardır. Kürsünün üzerinde, kâtibin çevresinde 15 işaret bulunur. Kalem bu işaretler üzerinde hareket eder ve işaretlerin sonuna geldiği zaman günün bir eşit saati geçmiştir. Şahin yılanın ağzına bronz bir top düşürür. Yılan alçalır ve topu kayığın pruvasındaki büyük bir zilin üzerine bırakır ve yerine döner. Kâtibin kalemi tekrar ilk işarete döner.
Bu saat, pirinçten yapılmış kılıfı olan bir şamdandır. Şamdan ayağının yanında bir tünek ve bu tünekte de bir şahin vardır. Kılıfın tepesine yakın bir yerde bir çocuğun oturduğu bir raf yer alır. Çocuk sağ elinde bir kılıç tutmaktadır. Kılıfın tepesinde ise mumun fitilinin çıktığı bir kapak bulunmaktadır. Mum gece yakılır, bir süre sonra şahinin gagasından kaideye bir top düşer ve çocuk kılıcı ile fitilin yanan kısmını keser. Böylece gecenin bir saatinin geçmiş olduğu anlaşılır.
Bu araç, kuyu veya gölden hayvan gücünden yararlanarak dişliler yardımıyla suyu yukarı çıkarmakta kullanılırdı. Araç, denge prensibinden yararlanılarak kepçenin yukarı kaldırılması esasına dayanıyordu.
El-Cezerî'nin icatları, Orta Çağ'da teknolojinin gelişmesine büyük katkıda bulundu. Bu icatlar, daha sonraki dönemlerde de kullanılmaya devam etti ve günümüzdeki birçok teknolojik aletin temelini oluşturdu.