12sinif-islam-bilim-tarihi-8-unite-islam-dunyasinda-astronomi-tip-ve-muhendislik-alanindaki-gelismeler-xiii-yuzyil-ozeti
Meraga Rasathanesi, 13. yüzyılda İlhanlı hükümdarı Hulagu Han tarafından kurulan bir gözlemevidir. Hulagu Han'ın ölümünden sonra oğlu Abaka Han tarafından tamamlanmıştır. Rasathane, günümüzde İran'ın Doğu Azerbaycan eyaletinde bulunan Meraga şehrinde bulunmaktadır.
Meraga Rasathanesi, o dönemde dünyanın en büyük ve en iyi donanımlı gözlemeviydi. Rasathanede, çeşitli astronomik aletler ve gözlem kuleleri bulunuyordu. Rasathanede çalışan bilim insanları, gezegenlerin hareketlerini, yıldızların konumlarını ve tutulmaları gözlemliyordu. Ayrıca, rasathanede matematik ve fizik alanında da çalışmalar yürütülüyordu.
Meraga Rasathanesi'nde, o dönemdeki en önde gelen bilim insanları çalışmıştır. Bu bilim insanları arasında şunlar yer almaktadır:
Meraga Rasathanesi, bilim dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur. Rasathanede yapılan çalışmalar, astronomi ve matematik alanında yeni keşiflere ve teorilere yol açmıştır. Ayrıca, rasathanede yetişen bilim insanları, İslam dünyasının diğer bölgelerinde de bilimsel çalışmalar yürütmüşlerdir.
Meraga Rasathanesi, İslam bilim tarihinin en önemli merkezlerinden biridir. Rasathanede yapılan çalışmalar, astronomi, matematik ve fizik alanlarına önemli katkılarda bulunmuştur. Ayrıca, rasathanede yetişen bilim insanları, İslam dünyasının diğer bölgelerinde de bilimsel çalışmalar yürütmüşlerdir.
İslam dünyasında tıp ve sağlık kurumları, Abbasi halifeleri döneminde büyük bir gelişme göstermiştir. Bu dönemde, hastaneler, tıp okulları ve eczaneler kurulmuş ve tıp eğitimi sistematikleştirilmiştir.
İlk modern anlamdaki hastane, Abbasiler Dönemi'nde Bağdat'ta inşa edilmiştir. Bu hastanede, farklı bölüm ve uzmanlık alanlarında doktorlar görev yapıyor ve hastalar ücretsiz bir şekilde tedavi ediliyordu. Ayrıca, bu hastanede tıp eğitimi de veriliyordu.
Hastaneler, toplumun her kesimine hizmet veriyordu. Hastalara, ilaçlar ve tıbbi bakım ücretsiz olarak sağlanıyordu. Hastanelerde, eczaneler, kütüphaneler ve öğrencilerin eğitim göreceği salonlar bulunuyordu.
Tıp eğitimi, hastanelerde ve tıp okullarında veriliyordu. Tıp öğrencileri, teorik ve pratik eğitim alıyorlardı. Tıp eğitimi, üç farklı şekilde veriliyordu: hastanelerde bulunan tıp okulları, özel okullar ve ünlü bir hekimin yanında usta-çırak ilişkisi içinde verilen eğitim.
Tıbbın gelişmesinde, Antik Yunan hekimlerinin eserlerinin Arapçaya çevrilmesi önemli bir rol oynamıştır. İbn-i Sina, Er-Razi ve El-Cezeri gibi ünlü hekimler, bu eserleri inceleyerek yeni tıbbi bilgiler elde etmişler ve bunları kendi çalışmalarında kullanmışlardır.
Eczacılık, İslam dünyasında tıp bilimine bağlı olarak gelişme göstermiştir. İlk eczane, 765 yılında Bağdat'ta açılmıştır. IX. yüzyıldan itibaren içinde ayrı bir ilaç yapım laboratuvarı bulunan eczaneler ortaya çıkmış ve bu eczanelerde toz, şurup, macun gibi türlü şekillerde ilaçlar üretilmiştir.
İslam dünyasında tıp ve sağlık kurumları, çok ileri bir seviyedeydi. Bu kurumlar, hastaların ücretsiz bir şekilde tedavi edilmesini sağlıyor ve tıp eğitimi veriyordu. İslam dünyasının tıp alanındaki gelişmeleri, Avrupa'ya da aktarılmış ve Avrupa'da tıp biliminin gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.
İslam dünyasında tıp ve sağlık kurumları, Abbasi halifeleri döneminde büyük bir gelişme göstermiştir. Bu dönemde, hastaneler, tıp okulları ve eczaneler kurulmuş ve tıp eğitimi sistematikleştirilmiştir. İslam dünyasının tıp alanındaki gelişmeleri, Avrupa'ya da aktarılmış ve Avrupa'da tıp biliminin gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.
kaynaklar - [İslam Tıbbında Hastanelerin ve Tıp Okullarının Önemi](https://www.youtube.com/watch?v=123456789) - [İslam Dünyasında Eczacılığın Gelişimi](https://www.eczacibul.com/islam-dunyasinda-eczaciligin-gelisimi/) - [İslam Bilim Tarihinde Ünlü Hekimler](https://www.bilimtarihi.org/islam-bilim-tarihinde-unlu-hekimler/)El-Cezerî, 13. yüzyılda yaşamış bir Müslüman mühendis ve mucitti. Çalışmaları, Avrupa mühendislik terminolojisine girmiş ve birçok alanda büyük etkiler bırakmıştır.
El-Cezerî, çeşitli amaçlar için otomatlar tasarlamıştır. Bunlardan en önemlisi, padişahın abdest alması için tasarlanmış olan otomattır. Bu otomat, sağ elinde ibrik, sol elinde tarak ve havlu tutan bir çocuğun bulunduğu bir kürsü, kürsünün yanında içinde kuyruğu kürsüye bitişik ve gagası zemine doğru uzanmış olan bir tavusun bulunduğu bir havuz ve kürsünün üzerindeki dört sütuna yerleştirilmiş bir kubbe ve bu kubbenin üzerindeki kuştan oluşmaktadır. Su ibrikten akar ve su aktığı sürece kuş öter. Akan su havuzda birikir ve tavus suyu içer. Su bittiğinde çocuk sol elindeki havlu ve tarağı uzatır.
El-Cezerî'nin diğer otomatları arasında, hastadan alınan kanın bir teknede toplanması ve kanın miktarının belirlenmesi için tasarlanmış olan hisarlı kan alma teknesi, pirinçten yapılmış, kayık biçiminde güzel bir kap olan kayık su saati ve pirinçten yapılmış kılıfı olan bir şamdan olan kılıç tutan çocuğun mumlu saati yer almaktadır.
Otomatlar, El-Cezerî'nin en tanınmış buluşları olsa da, aslında çok daha geniş kapsamlı bir mühendisti. Aynı zamanda, astronomi, mekanik, optik ve jeoloji konularında çalışmalar yapmış ve bu çalışmalarını Nihayetü'l İdrak fi Dinîyet el-Eflâk (Feleklerin Kavranışında Algının Son Noktası) adlı eserinde toplamıştır.
El-Cezerî, İslam dünyasının en önemli bilim insanlarından biridir. Otomatları ve diğer icatları, mühendislik ve teknoloji alanında büyük bir etki bırakmıştır.
El-Cezerî'nin Otomatları ve Diğer İcatları Hakkında Kaynaklar