Anadolu'nun Türkleşmesi ve Türk Devletlerinin Kuruluşu: Türkiye Selçuklu Devleti ve Haçlı Seferleri ile İlgili Bilgiler
Türkiye; Bizans kaynaklarında Kafkasların kuzeyinde Türklerin yaşadığı sahalar için kullanılmaya başlamıştır. Haçlı Seferleri dönemlerinde Türkiye tabiri Anadolu için kullanılmaya başlanmıştır. Anadolu'da Türk nüfusu ve siyasi nüfuzunun artması, Türkiye tabirinin sınırlarını genişletmiştir.
Selçukluların Anadolu'ya yönelmesi, Çağrı Bey'in 1015-1021 yıllarındaki keşif akınlarıyla başlamıştır. 1048 yılında yapılan Pasinler Savaşı'nda Bizans kuvvetlerinin Selçuklulara yenilmesi, Türk beylerinin Anadolu'ya yönelmesini sağlamıştır. Anadolu'nun ticaret yollarının üzerinde bulunması, denizlerle çevrili stratejik bir konumda yer alması, siyasi yapısının çalkantılı olması, Anadolu topraklarının verimli ve hayvancılığa uygun olması, Anadolu nüfusunun az olması gibi şartlar, Oğuzların Anadolu'yu yurt olarak seçmesinde etkili olmuştur.
Bizans-Sasaniler savaşı ve özellikle 8. yüzyıldan itibaren Bizans-İslam devletleri arasındaki savaşlar, Anadolu şehirlerini harabeye çevirmiş ve Anadolu şehirlerinin nüfusunun iyice azalmasına sebep olmuştur. Bizans'ın Ortodoks Hristiyanlar arasında etnik ve dinî yönden ayrımcı bir politika uygulaması da Türklerin Anadolu'ya yerleşmesini kolaylaştırıcı önemli bir faktör olmuştur.
Türkler, 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'nun büyük bir kısmını fethetmişlerdir. Türkler, Anadolu'da garnizona dönüştürülen bu şehirlerin geliştirilmesi ve yeni yerleşim yerlerinin kurulması için yoğun bir çaba göstermiştir.
Selçuklu devlet teşkilatı, Anadolu'da yeni yerleşim yerleri oluşturmak, kalıcı kültürel eserler inşa etmek, düzenli işleyen idari teşkilatlar kurmak gibi faaliyetlerle Anadolu'nun Türkleşmesini ve İslamlaşmasını hızlandırmış ve Anadolu'da kalıcı hâkimiyet sağlamışlardır.
Türkler, Anadolu'da kalıcı eserler bırakarak Anadolu'yu yeni vatanları haline getirmişlerdir. Anadolu'da Türklerin yerleşmesi ve devletleşmesi, Anadolu'nun Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlamıştır.
Yararlı LinklerTürkmenler, konargöçer bir yaşam tarzına sahiptiler ve hayvancılık ve ziraat ile uğraşıyorlardı. Anadolu'ya göç eden Türkmenler, genellikle fethe-dilen eski şehirlerin yakınına yerleşerek önceki mesleklerini ve faaliyetlerini sürdürdüler. Konargöçerler ise genellikle hayat tarzlarına uygun gördükleri yaylalara, vadilere, otlaklara, sulak ovalara, dere kenarları ve ormanlık alanlara yerleşerek hayvancılık ve ziraat ile uğraşmaya devam etmişlerdir.
Büyük Selçuklu Devleti'nin kurucu unsuru olan Türkmenlerin kaldıkları bölgelerde yeni göçlerle barınmaları zorlaşmış ve bu durum onlar için yeni yurt bulmayı zorunlu kılmıştır. Selçuklu sultanları ve beyleri bu sorunu gidermek için Türkmenleri iskân edecek yeni yerler bulmak ve fetihler yapmak üzerine stratejiler geliştirdiler. Ayrıca o dönemde büyük bir bölümü Bizans hâkimiyetinde olan Anadolu coğrafyası, tabiat ve iklim şartları bakımından Türk hayat tarzına en uygun bölgeydi. Türkler, istila ve işgal amacı gütmeyen fetihlerle Anadolu'yu yeni bir Türk va- tanı yapmak istiyorlardı.
Türklerin Anadolu'ya yönelmelerinin diğer bir nedeni ise Anadolu'nun coğrafi, jeopolitik ve stratejik konumunun elverişli olmasıydı. Büyük Selçuklu Devleti, ülkelerin fethedilmesinde yararlılık gösteren hanedan mensupları ve emîrlere fethedilen yerlerin yönetimini vermekteydi. Bu yöneti-ciler, kendi himayelerindeki toprakları idare ettikleri gibi yeni fetih ve ilhaklarla sınırlarını da genişletiyorlardı. Anadolu'yu fetheden Türk beyleri, siyasi olarak Büyük Selçuklu sultanına bağlıydılar ve idari uygulamalarda onun emirlerini de yerine getiriyorlardı. 1071 Malazgirt Meydan Savaşı'ndan sonra Selçuklu komu-tanlarının ve beylerinin yönetimine fethettikleri yerlerin bırakılması Anadolu'da ilk Türk beyliklerinin (Harita 1.3) kurulmasını sağlamıştı.
Türkmenlerin Anadolu'ya göçü ve yerleşmesi, bölgenin Türkleşmesinde etkili bir rol oynamıştır. Anadolu'da kurulan ilk Türk beylikleri, imar, iskân faaliyetlerinin yanında ilme ve ilim insanına da önem vermişlerdir. Bu beyliklerin inşa ettiği yapılar ve eserler, Anadolu'nun zengin kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.
Anadolu'da Türkmenlerin Yerleşimi ve Devlet Oluşumu Anadolu'da Türkmenlerin Yerleşimi ve Devlet OluşumuTürkiye Selçuklu Devleti, 1077 yılında Süleyman Şah tarafından kurulan ve 1308 yılına kadar Anadolu'da hüküm süren bir Türk devletidir.
Türkiye Selçuklu Devleti'nin teşkilat yapısı, ikta sistemine dayanmaktadır. İkta sistemi, devletin mülkü olan topraklara ait gelirlerin, yaptıkları hizmet karşılığında asker ve sivil yöneticilere verilmesidir.
Türkiye Selçuklu Devleti, Anadolu'nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında önemli rol oynamış bir devlettir. Devletin kurucusu Süleyman Şah, Anadolu'yu feth ederek Selçuklu hâkimiyetini tesis etmiştir. I. Kılıç Arslan ve II. Kılıç Arslan dönemlerinde devlet sınırlarını genişletmiş ve Bizans İmparatorluğu'na karşı zaferler kazanmıştır. Ancak 1243 yılında Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilmesiyle devlet zayıflamış ve dağılmaya başlamıştır.
Anadolu'ya gelen ilk Türkmen toplulukları genellikle göçebedir. XIII. yüzyıldan itibaren göçebelerin yanı sıra şehirlerde yaşayan sanatkârlar, tüccarlar ve âlimler de Anadolu'ya gelmeye başlamıştır. Anadolu'ya gelen Türkmenler, Türkiye Selçuklu Devleti içerisindeki birçok alanda önemli değişimlere ve yeniliklere öncülük etmiştir.
Türkiye Selçukluları tarafından gönderilmeyen vilayetlere emîrler ve ikta sahipleri vali olarak görevlendirildi. Şehzadeler hangi vilayetin valisi ise oranın iktasının bir kısmı kendilerine dirlik olarak verildi. Devlet işleri, farklı yetkilere sahip divanlarda görüşülüp karara bağlanıyordu. Her vilayette küçük bir divan bulunuyordu. Valiler, divanın yetkileri dışındaki idari ve örfi işlere bakıyordu. Vilayetlerde şeri ve hukuki işlere bakmak üzere kadılar bulunuyordu. Türkiye Selçuklu Devleti’nin idari yapısı diğer Türk beylikleri tarafından örnek alınmıştır. Beylikler, iç işlerinde kısmi olarak serbestken dış işlerinde Selçuklulara bağlı kalmıştır.
Türkiye Selçukluları, Anadolu'ya gelen Türkmenleri kendi hayat tarzlarına uygun yerlere yerleştirerek sosyal bütünlüğü sağlamayı ve ekonomik verimliliği arttırmayı amaçlamıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için esnaf ve tüccarlar şehirlere yerleştirilmiştir. Göçebeler ise yaylalarda ve kışlaklarda hayvancılık yaparak üretime katkıda bulunmuşlardır. Büyük bir çoğunluğu hayvancılıkla uğraşan ve hayvanlarını doyurmak için sürekli kışlak ve yaylaklar arasında göç eden Türkmenler, kendi içlerinde güçlü ve geleneksel bir yapıyı da oluşturmuşlardır.
Türkiye Selçuklu Devleti'nde sultanlar ve devletin ileri gelenleri tarafından belli merkezlerde medrese, mektep, imaret, zaviye, kütüphane ve dârüşşifa gibi hayır kurumları inşa edilmiştir. Sağlık kurumları için dârüşşifadan başka şifahane, maristan, bimaristan, darüssıhha, dârülafiye gibi tıbbi kurumları tanımlayan birçok terim kullanılmıştır. Bu kurumlarda Türk İslam âlimlerinin eserleri okutulmuştur. Anadolu coğrafyası, Selçuklu Dönemi’nde çok yoğun bir imar faaliyetine sahne olmuştur. Yüzlerce kervansaray, medrese ve caminin inşa edildiği bu döneme ait yapılar arasında tıp kurumları da önemli bir yer tutar. Ancak Anadolu Selçuklu Dönemi’ne ait tıp kurumlarının çok azı günümüze ulaşabilmiştir.
Türkiye Selçukluları Dönemi’nde yaptırılan Gevher Nesibe Dârüşşifası, Türkiye’deki ilk tıp fakültesi olmasından dolayı Türk tıp tarihinin en önemli müesseselerinden birisidir. Anadolu'da sağlık alanında yapılan eğitim ve imar faaliyetleri, Türklerin Anadolu'daki yerleşik hayatına ve kültürüne önemli katkılar sağlamıştır. Bu faaliyetler sayesinde Anadolu'da sağlık bilimleri gelişmiş ve Türkler, bu alanda önemli başarılara imza atmışlardır. Ayrıca, bu faaliyetler Türklerin Anadolu'da yerleşik hayatına ve kültürüne uyum sağlamalarında da etkili olmuştur.
Pasinler, Malazgirt ve Miryokefalon savaşları, Anadolu'nun Türk yurdu olması sürecinde önemli dönüm noktaları olmuştur. Bu savaşlar sayesinde Türkler, Anadolu'da siyasi ve askeri olarak güçlü bir konuma gelmişlerdir. Ayrıca, bu savaşlar sayesinde Anadolu'daki Türk nüfusunun artması ve Anadolu'nun Türkleşmesi süreci hızlanmıştır. Pasinler, Malazgirt ve Miryokefalon savaşları, Anadolu'nun Türk yurdu olması sürecindeki en önemli olaylardan biridir.
Türkiye Selçuklu Devleti, Anadolu'da önemli bir devlet kurmuş ve Anadolu'nun Türkleşmesi sürecinde önemli rol oynamıştır. Türkiye Selçukluları, Anadolu'ya gelen Türkmenleri kendi hayat tarzlarına uygun yerlere yerleştirerek sosyal bütünlüğü sağlamayı ve ekonomik verimliliği arttırmayı amaçlamıştır. Bu amaçla esnaf ve tüccarlar şehirlere yerleştirilmiş, göçebeler ise yaylalarda ve kışlaklarda hayvancılık yaparak üretime katkıda bulunmuştur. Türkiye Selçukluları, Anadolu'da sağlık alanında da önemli faaliyetlerde bulunmuş ve birçok tıp kurumu inşa etmişlerdir. Ayrıca, Pasinler, Malazgirt ve Miryokefalon savaşları sayesinde Anadolu'da siyasi ve askeri olarak güçlü bir konuma gelmişlerdir. Bu savaşlar sayesinde Anadolu'daki Türk nüfusunun artması ve Anadolu'nun Türkleşmesi süreci hızlanmıştır. Pasinler, Malazgirt ve Miryokefalon savaşları, Anadolu'nun Türk yurdu olması sürecindeki en önemli olaylardan biridir.
1096-1270 yılları arasında gerçekleşen Haçlı Seferleri, Anadolu'da Türk varlığını bitirmek ve Kutsal Toprakları Müslümanlardan geri almak amacıyla Avrupa'nın başlattığı askeri seferlerdir.
Türkiye Selçuklu Devleti, Sultan I. Alaattin Keykubat döneminde en parlak dönemini yaşamıştır. Ancak bu dönemde ülkenin doğusunda yeni bir tehlike, Moğol tehlikesi, belirmeye başlamıştır.
Moğol istilası, Türkiye Selçuklu Devleti'nin gücünü zayıflattı ve devletin yıkılmasına zemin hazırladı.
Ek Kaynaklar:Moğol İstilası öncesi Anadolu'da ortaya çıkan Baba İshak Ayaklanması, Türkmenlerin dini, siyasi ve sosyal sorunlarının sonucu olarak patlak vermiştir.Baba İshak, Adıyaman ve Maraş çevrelerinde peygamberlik iddiasında bulunarak Türkmenleri etrafında toplamıştır.
Ayaklanma Amasya'da hızla yayılmış ve Baba İshak Selçuklu sultanının dinden çıktığını ilan ederek Amasya bölgesinde isyan başlatmıştır. İsyana Adıyaman ve Maraş yöresindeki Türkmenler de katılmıştır. II. Gıyasettin Keyhüsrev, Armağanşah’ı isyanı bastırmakla görevlendirmiş. Amasya subaşısı ayaklanmayı bastırıp Baba İshak’ı idam ettirmiştir. Ancak müritleri onun "ölümsüz olduğunu ve hiçbir faninin onu öldüremeyeceğine" dair düşünceyi etrafa yayarak yeniden birlik oluşturmuştur. İsyancılar Amasya subaşısı olan Armağanşah’ı öldürerek Konya’ya doğru ilerlemeye başladı. Selçuklu ordusu, Kırşehir yakınlarındaki Malya sahasında isyancıları bozguna uğratarak isyanı bastırmıştır.
Baba İshak Ayaklanması, Moğolları cesaretlendirerek Moğolların Anadolu’ya yönelmelerine neden olmuştur. Ayaklanmanın başarısızlıkla sonuçlanması Moğol idaresine karşı duyulan korkunun artmasına neden olmuştur. Aynı zamanda bu isyan Moğolların Anadolu'yu kolayca ele geçirebileceğini göstermiştir.
Anadolu'da Moğol İstilası'ndan sonra kurulan beylikler, siyasi birliği yeniden sağlamak ve Anadolu'nun imarını sağlamak amacıyla kurulmuştur. Bu beylikler, Türk siyasi birliğini yeniden gerçekleştirmek ve Anadolu’nun imarını sağlamak amacıyla beylerinin adlarıyla kurulmuştur.
Anadolu'da siyasi birliği sağlayan beylik ise Osmanlı Beyliği olmuştur. Osmanlı idarecileri, Anadolu’da siyasi birlik sağlanmazsa bölge yeniden istilalara açık bir hâle gelir düşüncesindeydi. Bu tehlikeyi anlamakta gecikmeyen Osmanlı Beyliği, Anadolu Türk beyliklerini kendi hâkimiyeti altına alarak Anadolu’da Türk birliğini kurmaya çalışmıştır. Bu amaca uygun olarak Orhan Bey Dönemi’nde Karesioğulları’nın alınması ile başlayan bu süreç, Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde büyük ölçüde tamamlanmıştır. 1608’de I. Ahmet Dönemi’nde Ramazanoğulları Beyiliği’nin Osmanlı Devleti’ne katılmasıyla Osmanlı Devleti, Anadolu’da Türk birliğini sağlamış ve "Büyük Türkiye" adı verilen birlik oluşmuştur.