Osmanlı Dönemi'nde sanat, resim, müzik, mimarlık, el sanatları ve edebiyat alanlarında büyük bir gelişim göstermiştir.
Osmanlı Devleti'nde sanat, devlet anlayışı hâline getirilmiş ve desteklenmiştir. Başta şehzadeler olmak üzere devlet yöneticileri şiir, musiki ve hat konusunda eğitim almış, padişahların büyük çoğunluğu hem şairleri korumuş hem de şiirler yazmıştır.
XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti'nde resim sanatı önem kazanmıştır. Bu sanatın önemli temsilcileri Şeker Ahmet Paşa (1841-1906), Osman Hamdi Bey (1842-1910) ve İbrahim Çallı'dır (1882-1960).
Şeker Ahmet Paşa resimlerini daha çok doğayı gözlemleyerek yapmış ve bu tarzda eserler vermiştir. Ülkemizdeki ilk resim sergisini 1874 yılında açan Şeker Ahmet Paşa, Bursa Manzaraları, Talim Yapan Erler, Narlar ve Ayvalar ve Tepe Üzerindeki Kale gibi birbirilerinden değerli resimleri yapan dünyaca ünlü bir ressamdır.
XIX. yüzyıl resim sanatında dikkat çeken bir diğer isim de Osman Hamdi Bey’dir. Hem müzeci hem de arkeolog olan Osman Hamdi Bey resim sanatıyla da yakından ilgilenmiştir. Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurulmasında önemli görevler üstlenen Osman Hamdi Bey, resimlerinde daha çok doğulu insan figürlerini işlemiştir. Kur’an Okuyan Adam, Kaplumbağa Terbiyecisi ve Silah Taciri onun önemli çalışmaları arasında yer alır.
Bu yüzyılın önemli ressamlarından biri de İbrahim Çallı’dır. İbrahim Çallı, portre ve manzara resimleri ile tarihî olayları konu alan tablolar çizmiştir. Mor Salkımlar, Manolyalar, Mevleviler ve Gül Koklayan Kadın, onun önemli eserleri arasında yer almaktadır.
XVIII. yüzyıl, müzik alanında Osmanlı Devleti’ndeki mehter müziğinin Batı müziğini etkilediği dönemdir. Rusya, Avusturya, Fransa ve İngiltere mehter müziğinden etkilenerek bu müziği ve bu müzikle birlikte Türk müzik aletlerini de kullanmış, Türk müzisyenler İngiltere’de Kraliçe Victoria Dönemi’ne kadar görev yapmışlardır.
Batı’nın ünlü müzisyenlerinden olan Mozart, Türk müziğinden etkilenerek Saraydan Kız Kaçırma adlı eserini bestelemiştir. Ünlü besteci Beethoven (Bethofın), 1811 yılında mehter marşından etkilenerek bir Türk marşı yazmış ve bu marşa Atina Harabeleri adlı eserinde yer vermiştir.
XIX. yüzyılda Batı müziğinin etkileri artmış, Mehterhane’nin kaldırılması ile birlikte Batı müziği resmen Osmanlı toplumunu etkisi altına almıştır. Mızıka-i Hümâyun (Askerî Mızıka Okulu) İtalyan müzisyen Donizetti’ye (Donicetti) kurdurulmuş, Batı müziği Sultan Abdülaziz Dönemi’nden sonra saray ve çevresinde kendisini hissettirmeye başlamıştır. Bu müziğin en önemli enstrümanı olan piyano, bir üstünlük ifadesi olarak Türk toplumundaki yerini almıştır.
Lale Devri’nden itibaren Batı’nın etkisinde kalmaya başlamış, Sultan III. Ahmet Çeşmesi ve Nevşehirli İbrahim Paşa Külliyesi bu dönemde yapılmıştır. Bu dönemde süslemeye de çok büyük önem verilmiştir.
XVIII. yüzyılda mimari alanda da Batı üslubu hâkim olmuştur. Aşırı süslemenin ön planda olduğu bu yeni üsluba Türk-Barok üslubu denilmiş, Nur-u Osmaniye Camisi, bu tarzın en güzel örneği olarak kabul edilmiştir.
XIX. yüzyılda ise Büyük Mecidiye Camisi'nde (Ortaköy Camisi) olduğu gibi insan heykeli ve kabartmalardan oluşan süsleme unsurları kullanılmaya başlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde nakkaşlık, tezhip, ebru, halı ve kilim dokuma gibi el sanatlarının yanı sıra orta oyunu (tiyatro) gibi sanat dalları da ilgi görmüş ve gelişmiştir.
Osmanlı’da edebiyat; Divan Edebiyatı, Halk Edebiyatı ve Tasavvuf Edebiyatı olmak üzere üç kısma ayrılır. Aruzla şiir yazan şairlerin şiirleri divan adı verilen bir kitapta toplandığı için bu dönem edebiyatına Divan Edebiyatı denilmiştir. Yüksek Zümre Edebiyatı olarak da bilinen bu dönem edebiyatının ilk temsilcisi Hoca Dehhâni’dir. Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların çok sık kullanıldığı Divan Edebiyatı’nın dili halk dilinden uzaktır. Daha çok şekil ve kurala önem verilen Divan Edebiyatı’nda Zeynep Hatun ve Mihrî Hatun gibi kadın divan şairleri de vardı.
Osmanlı’da Halk Edebiyatı ürünleri hem ferdî (kişisel) hem de anonim olarak ortaya konulmuş; destanlar, masallar, halk hikâyeleri, bilmeceler, türküler, ağıtlar, fıkralar ve maniler Halk Edebiyatı’nın ortak ürünleri arasında yer almıştır.
Şiirlerini saz eşliğinde söyleyen ve önceki dönemlerde ozan olarak adlandırılan halk şairleri ise kendi adlarını taşıyan bireysel şiirler yazmıştır. Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan ve Dadaloğlu gibi şairler bu dönemin öne çıkan halk ozanlarıdır.
Saz şairi olarak da adlandırılan bu ozanlar, şehirleşmenin olduğu yerlerde âşık ismiyle anılmıştır.
Tekke Edebiyatı olarak da bilinen Tasavvuf Edebiyatı, Osmanlı’da Yunus Emre ve Mevlâna geleneği üzerinde yükselmiştir. Gerek Hacı Bayram Veli ve gerekse damadı Eşrefoğlu Rumî XV. yüzyılda Yunus Emre tarzında dinî tasavvufi şiirler yazmışlardır.
XIX. yüzyılda Batılılaşma hareketleri devam etmiş, kültür değişimleri hızlanmış ve Batı etkisinde bir Türk Edebiyatı ortaya çıkmıştır. Bu dönemde dil sadeleştirilerek halk aydınlatılmaya çalışılmıştır.
Fransız Edebiyatı’nın etkisinde kalan bu dönem Türk Edebiyatı, Şinasi ile başlamıştır. Makale, fıkra, roman, tiyatro gibi edebî türler de bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Devleti'nde sanat, devlet anlayışı hâline getirilmiş ve desteklenmiştir. Bu sayede, resim, müzik, mimarlık, el sanatları ve edebiyat alanlarında önemli eserler ortaya çıkmıştır. Batı'nın etkisiyle, sanat anlayışında ve tekniklerinde bazı değişiklikler olmuş, ancak Türk sanatının özgünlüğü korunmuştur. Osmanlı sanatı, günümüzde de dünya sanatının önemli bir parçasıdır.
Türkiye'de Sanat Tarihi - Kültür ve Turizm BakanlığıCumhuriyet Dönemi'nde sanat anlayışı, çağdaş, ulusal ve bütün toplumun ulaşabileceği bir sanat ortamı oluşturulmaya çalışılarak, millî ve geleneksel değerlerden yararlanılmıştır. Cumhuriyet'in kurucusu olan Atatürk, Türk milletinin tarihi vasıflarından birinin güzel sanatları sevmek ve o alanda yükselmek olduğunu belirterek milletimizin güzel sanatlara olan sevgisinin her türlü çalışmalarla geliştirileceğini söylemiştir.
Cumhuriyet Dönemi Türk mimarlığı, kültürel geçmişi olan İslam mimarisinin yanında Batı mimarisinin de etkisinde gelişmiştir. XX. yüzyılın başından itibaren Osmanlı mimarisini önemli ölçüde etkileyen Avrupa mimarisi, II. Meşrutiyet Dönemi'nde yeni bir boyut kazanmıştır. Öncülü-ğünü Mimar Kemalettin ve Vedat Tek'in yaptığı bu dönem, I. Ulusal Mimarlık Dönemi olarak da adlandırılmıştır.
Cumhuriyet Dönemi'nde Türk mimarlığı, geleneksel değerlerle modern anlayışın birleştiği bir üslupla gelişmiştir.
Türk resim sanatının kurumsallaşmasında ve çağdaşlaşmasında II. Meşrutiyet Dönemi'nde kurulan ve 1921 tarihinde Türk Ressamlar Birliği adını alan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti önemli rol oynamıştır. Türk Ressamlar Birliği, 1929 yılında Güzel Sanatlar Birliği adını almıştır. Atatürk, Cumhuriyet Dönemi'nde diğer sanat dallarıyla birlikte resim sanatının da gelişmesi için özel çaba sarf etmiştir.
Cumhuriyet Dönemi'nde resim sanatı, millî mücadele anlayışıyla birlikte çağdaşlaşma ve ulusallaşma hedeflerine yönelik olarak gelişmiştir.
LinklerCumhuriyet Dönemi'nde sanat alanında önemli gelişmeler yaşanmış, müzik, resim, heykel ve mimari gibi alanlarda özgün eserler ortaya konmuştur. Bu dönemde aynı zamanda kültürel mirasın korunmasına yönelik çalışmalar da başlatılmıştır.
Cumhuriyet Dönemi'nde mimarlık alanında Batı etkileriyle birlikte geleneksel Türk mimarisinden izler taşıyan eserler ortaya konmuştur. Bu dönemde inşa edilen önemli yapılar arasında Anıtkabir, İstanbul Belediye Sarayı, Sümerbank Genel Müdürlük Binası ve İş Bankası Genel Müdürlük Binası yer almaktadır.
Cumhuriyet Dönemi'nde resim alanında da önemli gelişmeler yaşanmış, özgün bir Türk resim sanatı ortaya çıkmıştır. Bu dönemde sanatçılar genellikle gerçekçi ve natüralist bir üslup benimsemişlerdir. Önemli ressamlar arasında İbrahim Çallı, Namık İsmail, Şeker Ahmet Paşa ve Hikmet Onat yer almaktadır.
Cumhuriyet Dönemi'nde heykel alanında da önemli gelişmeler yaşanmış, anıt heykeller ve büstler yapılmıştır. Bu dönemde heykeltıraşlar genellikle klasik üslup benimsemişlerdir. Önemli heykeltıraşlar arasında Kenan Yontuç, Ratip Aşir Acudoğlu ve Rudolf Belling yer almaktadır.
Cumhuriyet Dönemi'nde müzik alanında da önemli gelişmeler yaşanmış, çok sesli müzik ve opera gibi Batı müziği türleri benimsenmiştir. Bu dönemde ayrıca halk müziği ve Türk sanat müziği alanlarında da önemli çalışmalar yapılmıştır. Önemli müzisyenler arasında Cemal Reşit Rey, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses ve Ulvi Cemal Erkin yer almaktadır.
Atatürk, kültürel mirasın korunmasının önemine inanmış ve bu konuda çeşitli çalışmalar başlatmıştır. Bu çalışmalar arasında tarihi eserlerin korunması, müzelerin kurulması ve halk kültürünün araştırılması yer almaktadır.
Günümüzde de kültürel mirasın korunması çalışmaları devam etmekte ve bu konuda çeşitli kurum ve kuruluşlar faaliyet göstermektedir. Bu kurumlar arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu yer almaktadır.