MS 2. ve 15. yüzyıllar arasındaki felsefede din-felsefe ilişkisi, aklın ve deneyimin bilgiye etkisi, varoluşun anlamı ve amacı gibi temel konular ele alınmıştır
MS 2-MS 15. yüzyıl felsefesi, inancın merkezde olduğu bir felsefedir. Bu dönemde Hristiyan felsefesi düşünürlerinin çoğu aynı zamanda din adamıdır. İslam felsefesi düşünenlerinde ise böylesi belirgin bir ayrımdan söz etmek hatalı olur. İslam coğrafyasında felsefe, din adamlarının yanı sıra başka düşünürler tarafından da yapılmıştır.
Hristiyan felsefesi, Hristiyanlık dininin ortaya çıkışıyla başlayan ve 15. yüzyıla kadar geçen sürede Batı felsefesi için kullanılan bir adlandırmadır. Hristiyanlık, yayılma sürecinde bazı felsefi görüşlerle karşı karşıya gelmiştir. Hristiyan dinine karşı yapılan eleştirileri savunmak adına bu din içinden bazı filozoflar çıkmıştır. Bu filozofların felsefesi, apoloji (savunma) olarak bilinir.
İslam felsefesi, İslam dininin ortaya çıkışıyla başlayan ve 15. yüzyıla kadar geçen sürede Doğu felsefesi için kullanılan bir adlandırmadır. İslam felsefesi, Hristiyan felsefesinden farklı olarak, daha çok akli düşünceye dayalıdır ve dini inançları felsefi olarak açıklamaya çalışır.
MS 2-MS 15. yüzyıl felsefesinde inanç ve akıl arasındaki ilişki, önemli bir tartışma konusudur. Bazı filozoflar, inancın akıldan önce geldiğini ve aklın inanca hizmet etmesi gerektiğini savunurken, bazı filozoflar ise aklın inandan önce geldiğini ve inancın akla göre şekillenmesi gerektiğini savunur.
MS 2-MS 15. yüzyıl felsefesinde, çeviri faaliyetleri büyük bir önem taşır. Bu dönemde, Antik Yunan ve Roma felsefi eserleri, Arapçaya ve Latinceye çevrilir. Bu çeviriler, Batı ve Doğu felsefesinin birbirini etkileşime girmesini sağlar ve yeni felsefi düşüncelerin ortaya çıkmasına katkıda bulunur.
MS 2-MS 15. yüzyıl felsefesi, inanç ve akıl arasındaki ilişkinin sorgulandığı, çeviri faaliyetlerinin büyük önem taşıdığı ve yeni felsefi düşüncelerin ortaya çıktığı ilginç bir dönemdir. Bu dönemdeki felsefi tartışmalar, günümüz felsefesinin temelini oluşturur ve felsefe tarihini anlamak için büyük önem taşır.
Batı dünyası, MS 2. yüzyıldan MS 15. yüzyıla kadar uzanan uzun bir dönem boyunca, inanç ve akıl arasındaki ilişki konusunda yoğun tartışmalara sahne oldu. Bu tartışmalar, Hristiyanlığın yayılması ve güçlenmesiyle birlikte giderek daha da kızıştı.
İnanç, birçokları için hayatın anlam ve amacını belirleyen bir kavramdır. İnanç, insanların yaşamlarını yönlendiren ve onlara güven veren bir çerçeve oluşturabilir. Öte yandan, akıl, insanın düşünme ve anlama yeteneğidir. Akıl, insanların dünyayı anlamlandırmasına ve kararlar almasına yardımcı olur.
Akıl ve inanç, birbirini tamamlayan iki kavramdır. Akıl, inancı sorgulayarak ve eleştirerek onu daha güçlü ve anlamlı hale getirebilir. İnanç ise, akla rehberlik ederek onu doğru yönde kullanmasını sağlayabilir.
Ancak, akıl ve inanç arasında her zaman uyum olduğu söylenemez. Bazı durumlarda, akıl ve inanç arasında çatışmalar ortaya çıkabilir. Örneğin, bazı insanlar aklın yardımıyla Tanrı'nın varlığını kanıtlamaya çalışırken, bazıları ise aklın Tanrı'nın varlığını kanıtlayamayacağını savunabilir.
İnanç ve akıl arasındaki çatışmalar, genellikle insanların inançlarını akılla açıklamaya çalışması sonucu ortaya çıkar. Ancak, bazı inançlar akıl yoluyla açıklanamaz. Bu tür inançlar, insanların kişisel deneyimlerine veya sezgisel kavrayışlarına dayanır.
İnanç ve akıl arasındaki çatışmayı çözmek için çeşitli yaklaşımlar önerilmiştir. Bazıları, aklın ve inancın birbirinden bağımsız alanlar olduğunu ve bu nedenle çatışma yaşanmayacağını savunur. Bazıları ise, aklın ve inancın birbirini tamamladığını ve bu nedenle çatışmanın çözülebileceğini ileri sürer.
İnanç ve akıl arasındaki çatışmayı çözmek için en etkili yaklaşım, bu iki kavramın birbirine saygılı bir şekilde ele alınmasıdır. Akıl, inançları sorgulayabilir ve eleştirebilir, ancak bu eleştiriler inançlara saygılı bir şekilde yapılmalıdır. Öte yandan, inançlar da akla saygılı olmalı ve aklın eleştirilerine açık olmalıdır.
İnanç ve akıl arasındaki ilişki, MS 2-MS 15. yüzyıl felsefesinde uzun yıllar boyunca tartışılan bir konu olmuştur. Bu tartışmalar, Hristiyanlığın yayılması ve güçlenmesiyle birlikte giderek daha da kızıştı. İnanç ve akıl arasındaki çatışmayı çözmek için çeşitli yaklaşımlar önerilmiştir, ancak en etkili yaklaşım bu iki kavramın birbirine saygılı bir şekilde ele alınmasıdır.
Düşünür | Görüşü |
---|---|
Aziz Augustinus | İnanç, akıldan önce gelir. |
Thomas Aquinas | Akıl ve inanç birbirini tamamlayan iki kavramdır. |
Duns Scotus | Akıl, inancı sorgulayabilir ve eleştirebilir, ancak bu eleştiriler inançlara saygılı bir şekilde yapılmalıdır. |
MS 2-MS 15. yüzyıllarda yapılan çeviriler, kültürlerin birbirlerini daha yakından tanımalarına neden olmuş, Antik Yunan medeniyeti dışında da bilim ve felsefe merkezlerinin kurulmasını sağlamıştır.
8. yüzyılda Porphyrius'a ait eserler Grekçeden Latinceye kazandırılmıştır. 9. yüzyılda ise Roma patriğinin misyoner faaliyetleri gereği İncil'in Slavcaya çevirisi yapılmış ve Hristiyanlık yayılmaya çalışılmıştır. Aristoteles ve Platon eserlerinin çevirisinde Hristiyan inançlarına yatkın olan ve aykırı olmayan bölümler seçilmiştir. Çevirilerin Hristiyanlık öğretilerine dayanak oluşturmak maksadıyla inanç felsefesine yönelik çalışmalar olduğu görülmektedir.
8-9. yüzyıl arasında İslam coğrafyasında Antakya, Urfa, Cundişapur, Harran, Nisibis (Nusaybin) ve Bağdat'ta kurulan çeşitli okullarda çeviriler yapılmıştır. İslam felsefesinin temel kaynaklarından kabul edilen bu çeviri faaliyetleri neticesinde İslam düşünürleri Yunan felsefesi ile tanışmıştır. Abbasi halifelerinin talimatları doğrultusunda 9-12. yüzyıl arasında Süryani, Arap, Farisi ve Hint çevirmenler sayesinde birçok felsefi eser Arapçaya çevirilmiştir.
Harun Reşit döneminde fethedilen yerlerden getirilen eserler, Bağdat'ta Beyt'ül Hikme adında kurulan kütüphanede toplanmıştır.
Özellikle Abbasi halifesi Mensur tarafından Beyt'ül Hikme'de başlatılan çeviri faaliyetlerinde Aristoteles'in “Organon” ve Porphyrius'un “İsagoji” eserleri (mantık alanına ait eserler) çevirilmiş, burası bilim ve felsefe akademisi hâline getirilmiştir. Plotinos'un sudûr nazariyesi ve Aristoteles'in mantık görüşleri, İslam felsefesi filozoflarını büyük ölçüde etkilemiştir. Yapılan çeviriler, İslam felsefesine yön vermiş ve İslam coğrafyasını felsefenin merkezi hâline getirmiştir.
Çeviri faaliyetleri, Hristiyan ve İslam felsefesinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Bu faaliyetler sayesinde, farklı kültürlerin felsefi düşünceleri birbirleriyle etkileşime girmiş ve yeni fikirlerin ortaya çıkmasına olanak sağlanmıştır.
Aquinalı Thomas, İbn Rüşd'ün düşüncelerini eleştirel bir şekilde değerlendirmiştir. Ona göre İbn Rüşd, Tanrı'nın varlığını akıl yoluyla kanıtlamaya çalışırken hatalı bir yaklaşım benimsemiştir. Thomas, Tanrı'nın varlığının ancak iman yoluyla bilinebileceğini ve aklın bu konuda yeterli olmadığını savunmuştur.
Aquinalı Thomas, İbn Rüşd'ün düşüncelerini eleştirel bir şekilde değerlendirmiş ve onun felsefesinin Hıristiyan inancıyla uyumlu olmadığını savunmuştur.
MS 2. ve 15. yüzyıllar arasında, felsefede birçok önemli gelişme yaşandı. Bu dönemde, Platonculuk, Aristotelesçilik, Stoacılık ve Yeni Platonculuk gibi farklı felsefi akımlar ortaya çıktı.
Düşünür | Felsefi Akım | Önemli Eserleri |
---|---|---|
Platon | Platonculuk | Diyaloglar |
Aristoteles | Aristotelesçilik | Organon, Fizik, Metafizik |
Seneca | Stoacılık | Mektuplar, Diyaloglar, Doğa Üzerine |
Plotinus | Yeni Platonculuk | Enneadlar |
Augustinus | Hıristiyan Felsefesi | Tanrı Devleti, İtiraflar |
Thomas Aquinas | Skolastik Felsefe | Summa Theologica |
Descartes | Rasyonalizm | Meditasyonlar, İlkeler |
Locke | Empirizm | İnsan Anlamı Üzerine Bir Deneme |
Berkeley | İdealizm | İnsan Bilgisinin İlkeleri |
Hume | Şüphecilik | İnsan Doğasının Araştırması |
MS 2. ve 15. yüzyıllar arasında yaşanan felsefi gelişmeler, Batı düşüncesinin gelişiminde önemli bir rol oynadı. Bu dönemde ortaya çıkan fikirler, modern felsefenin temellerini oluşturdu ve günümüzde de tartışılmaya devam ediyor.
Youtube videosu: https://www.youtube.com/watch?v=4PefXTl-Rkw Diğer kaynaklar: - https://www.felsefe.gen.tr/antik-cagdaki-felsefe-akillari - https://www.felsefe.gen.tr/ortacag-felsefesi - https://www.felsefe.gen.tr/yenicag-donemi-felsefesi