MÖ 6-MS 2. yüzyıl Anadolu'da yaşamış filozofların felsefi düşüncelerini özetleyen kısa bir rehber
Felsefenin ortaya çıkışı, farklı medeniyetlerin felsefeye temel olabilecek bilim, inanç ve öğretilerinin sistemleştirilmesi ile MÖ 6. yüzyılda belirgin olarak gerçekleşmiştir. İlk filozoflar, evrenin yapısı ve işleyişi, insanın doğası ve amacı, iyi ve kötü gibi temel sorularla ilgilenmişlerdir.
İlk medeniyetler, felsefenin ortaya çıkışında önemli bir rol oynamıştır. Bu medeniyetlerin kozmos ve erdem anlayışları, felsefi düşünce üzerinde oluşum ve gelişim açısından etkili olmuştur. İlk medeniyetlerde felsefenin yapısını oluşturan varlık, bilgi ve değer alanlarına yönelik görüşler felsefenin ortaya çıkışını sağlamıştır.
İlk medeniyetlerin felsefeye etkisi, felsefenin oluşumunda ve gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Bu medeniyetlerin kozmos ve erdem anlayışları, felsefi düşünce üzerinde oluşum ve gelişim açısından etkili olmuştur. İlk medeniyetlerde felsefenin yapısını oluşturan varlık, bilgi ve değer alanlarına yönelik görüşler felsefenin ortaya çıkışını sağlamıştır.
MÖ 6-MS 2. yüzyıllarda Anadolu'da yaşamış filozoflar, doğa olayları hakkındaki açıklamalarıyla ön plana çıkmışlardır. Bu açıklamaların ortak niteliği, mitolojik unsurlar içermeyen doğal gözleme ve incelemelere dayanmasıdır.
Filozof | Doğum Yeri | Çalışmaları |
---|---|---|
Thales | Milet (Aydın/Didim) | - Evrene yönelik açıklamasında maddeye dayalı bir ilke öne sürmüştür. - Matematik, geometri ve astronomi gibi alanlarda çalışmaları vardır. - Güneş tutulmasını önceden tahmin ettiği söylenir. - Geometrideki "Thales Teoremi" de onun çalışmasıdır. |
Anaksimandros | Milet (Aydın/Didim) | - Thales'in öğrencisi olarak kabul edilir. - Matematik, astronomi, haritacılık ve doğa gibi konularda da çalışmalar yapmıştır. - Güneş saati üzerinden güneşin konumunu belirleyen bir alet geliştirdiği ve yeryüzü haritalarını çizdiği de söylenir. |
Anaksimenes | Milet (Aydın/Didim) | - Anaksimandros'un öğrencisi olduğu kabul edilir. - Evren sistemi ve varlıkların oluşmasıyla ilgili düşünceleri felsefe tarihinde öne çıkmıştır. - Astronomi alanında çalışmalar yapmıştır. - Güneş ve Ay tutulmaları hakkında doğru bilgiler vermiştir. |
Anaksagoras | Klazomenai (İzmir/Urla) | - Felsefe tarihinde varlıkların temeline yönelik "nous" kavramıyla öne çıkmıştır. - Bu kavram, maddeleri bir amaca göre düzenleyen ve hareket ettiren ilkeyi işaret eder. |
Herakleitos | Ephesos (İzmir/Efes/Selçuk) | - Varlıklar üzerine oluş düşüncesiyle öne çıkmıştır. - Yapıtlarının anlaşılmasının güç olması ve anlatımını özdeyişler şeklinde yapmasından dolayı ona "Karanlık Herakleitos" denmiştir. - Düşünce tarihinde "Aynı ırmağa iki kez giremezsin." sözünün sahibidir. |
Ksenofanes (Kısefones) | Kolophon (İzmir/Değirmendere) | - İnsan ve toplumun kültürel yaşantısıyla ilgili düşünceler oluşturmuştur. |
Epiktetos | Hierapolis (Denizli/Pamukkale) | - Stoa felsefesinin temsilcilerinden olan Epiktetos, ahlak alanındaki düşünceleriyle tanınmıştır. - Bilgelik, irade, özgürlük ve doğaya uyum gibi konularda fikirleriyle öne çıkmıştır. |
Diogenes | Sinope (Sinop) | - "Kinik" felsefi öğretisini savunan filozoftur. - Rıhtımda bir küfenin içinde yaşayan Diogenes; hayatta malın mülkün önemli olmadığını, insanın doğaya uygun yaşama- sı gerektiğini ileri sürmüştür. - Kendisini ziyarete gelen Makedonya Kralı Büyük İskender'in "Benden bir isteğin var mı?" sözüne karşılık "Gölge etme başka ihsan istemez." sözüyle düşüncelerini açıkça ortaya koymuş bir filozoftur. |
Lukianos (Lukiyanos) | Samsat (Adıyaman) | - Özellikle ahlakla ilgili eserler vermiştir. - Güçlü bir retorikçidir (söz ile ikna etme sanatı). - Dönemin özellikle de Kiniklerin düşüncelerini ve inanışlarını eleştirmiştir. |
Aristoteles | Assos (Çanakkale/Ayvacık) | - Felsefe tarihinin en önemli filozoflarından olan Aristoteles, yaşamının bir kısmını Assos'ta geçirdiği için Anadolu'da yaşayan filozoflar arasında sayılmıştır. - Mantık, siyaset ve biyoloji gibi birçok bilgi alanında çalışmalarıyla öne çıkan Aristoteles, o dönem itibarıyla bu alanların çoğunda ve etkisi çağlar boyu süren görüşler ortaya koymuştur. - Kendinden önceki felsefeler ve bilimsel çalışmalar hakkında verdiği bilgiler dolayısıyla ilk felsefe tarihçisi olarak da bilinir. - Canlıları sınıflandırmasından dolayı ilk biyolog olarak bilinen Aristoteles, Makedonya Kralı Büyük İskender'in öğretmenliğini de yapmıştır. |
Kleanthes | Çanakkale Ayvacık | - Kleanthes, Atina'ya gittikten sonra Zenon'un öğrencisi olmuş, ondan sonra da okulunun başına geçmiştir. - Felsefesinde ruhun ölümsüzlüğünü savunmuştur. |
Doğanın insan için ihtiyaçları açısından bilinip tanınma gerekliliği felsefeden de önce vardır. İnsanların yaşamlarını sürdürmeleri, ihtiyaçlarını karşılamaları, güven içinde yaşamaları doğanın tanınmasına yönelik bilgiler oluşturulmasını sağlamıştır. Pratik amacın dışına çıkıp sadece anla- mak ve merak gidermek için doğaya yönelmek hem bilim hem de felsefenin önemli bir işlevidir ve teorik olana geçişi sağlamıştır.
MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesi, doğa olaylarını açıklama girişimleri ve varlığın ilk nedenini sorgulamasıyla önemli bir dönemi temsil eder. Bu dönemdeki filozoflar, mitolojik açıklamaları eleştirmiş ve doğal gözlemlere ve incelemelere dayalı teoriler geliştirmiştir. Ayrıca, felsefeyi insanın bilgi, ahlak ve değer sorunlarına yöneltmiş ve systematic felsefenin temellerini atmışlardır.
Doğa filozofları, varlığın başlangıcını ve temel ögesini açıklamaya çalışmışlardır. İlk neden (arkhe) problemi olarak adlandırılan bu sorun, birçok düşünürü meşgul etmiştir.
Thales'e göre evrenin ilk nedeni sudur. Su, varlıkların tümünün nedeni ve ilk maddesidir. Tüm varlıklarda suyu bulmak mümkündür. Değişen her şeyde değişmeden varlığını sürdürendir. Evrendeki çokluğun temelinde - ki birliktir. Suyun soğuduğunda buz, ısındığında ise buhar olması suyun tüm varlıklarda farklı bi - çimlerde var olduğunu gösterir.
Anaksimenes'e göre arkhe, havadır. Hava, Thales'te olduğu gibi somut ancak Anaksimandros'ta olduğu şekliyle sonsuzluk niteliğindedir. O, "Hava olan ruh, nasıl bedeni ayakta tutu - yorsa dünyayı ve evreni de ayakta tutan havadır." demektedir. Hava, yoğunlaşma ve seyrekleşmesiy - le diğer varlıkların oluşmasını sağlar.
Anaksimandros'a göre arkhe, apeirondur. Apeiron, bütün varlık - ların temelidir. Apeirondan ilk olarak birbirine karşıt olan sıcak ve soğuk ortaya çıkmıştır. Bütün varlıklar da bu iki durumun oluşturduğu zıtlıklardan oluşur.
Empedokles'te arkhe, dört ana maddeden oluşur: su, top - rak, hava ve ateş. Kendinden başka bir şeye indirgenemeyen ve hareketsiz olan bu ana mad - deleri hareket ettiren dış bir gü - cün olması gerektiğini söyler. Bu güç, sevgi ve nefrettir.
Demokritos'a göre arkhe, maddenin en küçük yapı taşına kadar bölünüp artık bölünemeye - cek hâle gelindiğinde elde kalan son parçadır. O, bu parçaya atom demektedir. Atomlar sonsuz, de - ğişmeyen, boşluksuz ve yer kapla - yan özelliktedir. Boşlukta hareket eden atomlar, basınçları sonucu sınırsız şekiller hâlinde birleşerek varlıkları oluşturur.
Herakleitos'a göre "arkhe" ateştir. Ateş, ölçüsü değişse de değişimin temelin- de bulunur. Ateş, oluşumu sağlar. Bu durum süreklidir yani her şey sürekli bir değişim içindedir. Değişimi anlamak için zamanı düşünmek yeterlidir. Her şey karşıtıyla vardır ve kaçınılmaz olarak karşıtına dönüşecektir. Yaşam ölüme, sıcak soğuğa... Karşıtların savaşı uyumlu birliğe ve ardından yeniden karşıtların sava- şına dönecektir. Değişimin maddesi ateş, ilkesi logostur. Logos ölçüdür, akıldır. Ancak bu aklın her şeyi yeniden başlatmanın dışında belirli bir amacı yoktur
Lao Tse'ye göre dünya var olan ve var olmayanlardan meydana gelmiştir. Var olmayanların isimlendirilmesiyle var olanlar oluşmuştur. Bu değişim, sonsuz bir kaynaktan beslenir. Bu kaynak Tao'dur. Her şey Tao'dan çıkar ve ona geri döner. Tao, bu hâliyle tüm değişimlerin içinde değişmeden kalandır.
Parmenides'e göre varlık; ezelî-ebedî, bölünemez, boşluk içermeyen ve hareketsiz olandır. Varlık aldatıcı olarak, çokluk olarak görünse de asıl olarak varlık bir olandır. Ayrıca değişimin reddiyle varlığın zamanla olan bağının olmadığını da söyler. Parmenides'e göre değişim, bir şeyin o şey olmaktan çıkıp başka bir şey olmasıdır. Yani bir şey varken yok olmaktadır. Yokluk olmadığından yok olmak da mümkün değildir. O hâlde değişim duyusal bir yanılgıdır. Varlığın değiştiğini düşünmek mantıksal bir hatayla çelişkiye düşmektir. Düşünce var olanların bilgisine sahiptir, yokluk olmadığından yokluğun bilgisi de olamaz.
Doğa filozofları, varlığın başlangıcını ve temel ögesini açıklamaya çalışmışlardır. Bu filozoflar, farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Ancak hepsinin ortak amacı, evrenin düzenini ve işleyişini anlamaktır.
İlk Neden (Arkhe) Problemi Arke TeorileriAntik Yunan felsefesinde bilgi ve ahlak anlayışı, felsefenin en temel sorunlarından biridir. Bu sorun, ilk olarak Sofistler ve Sokrates tarafından ele alınmıştır.
Sofistler, para karşılığı ders veren, bir konuda uzmanlaşmış bilgili kişilerdi. Bu kişiler özellikle konuşma sanatında (hitabet) ve siyasette eğitim vermişlerdir. Sofistler, bilgide kesinliğin olmadığını bu yüzden kesin bilgi arayışının da doğru olmadığını savunmuşlardır.
Sofistlere göre, her şeyin ölçüsü insandır. Bu nedenle, doğru ve yanlış, iyi ve kötü gibi kavramlar görecelidir. Bir şeyin doğru veya yanlış olması, kişinin kendi görüşüne göre değişmektedir. Bu durum, kesin bir bilginin varlığını imkansız hale getirmektedir.
Sokrates, Sofistlerin bilgi görüşlerine karşı çıkmıştır. Kendisi, kesin bilginin var olduğunu ve ahlaki bilgilerin de bu türden bilgiler olduğunu savunmuştur.
Sokrates'e göre, doğru bilgi, insanın akıl yürütmeleri ile elde edilir. İnsan, doğuştan sahip olduğu bilgileri, akıl yürütmeleri yoluyla hatırlayarak doğru bilgiye ulaşabilir. Bu nedenle, Sokrates, bilgiye ulaşmanın yolunun felsefe yapmak olduğunu savunmuştur.
Sokrates, ayrıca, ahlaki bilgilerin de kesin olduğunu savunmuştur. Ona göre, iyi ve kötü kavramları göreceli değildir. İyi olan şeyler, her zaman iyidir ve kötü olan şeyler de her zaman kötüdür. Bu nedenle, Sokrates, ahlaki davranışların, doğru bilgiye dayanması gerektiğini savunmuştur.
Antik Yunan felsefesinde bilgi ve ahlak anlayışı, felsefenin en temel sorunlarından biridir. Bu sorun, ilk olarak Sofistler ve Sokrates tarafından ele alınmıştır. Sofistler, bilgide kesinliğin olmadığını bu yüzden kesin bilgi arayışının da doğru olmadığını savunmuşlardır. Sokrates ise kesin bilginin var olduğunu ve ahlaki bilgilerin de bu türden bilgiler olduğunu savunmuştur.
Sofistler ve Sokrates'in bilgi ve ahlak anlayışı, günümüz felsefesinde de tartışılmaya devam etmektedir.
Platon ve Aristoteles, felsefe tarihinin en önemli filozoflarından ikisidir. Platon, M.Ö. 428-348 yılları arasında Atina'da yaşamış ve Sokrates'in öğrencisi olmuştur. Aristoteles ise, M.Ö. 384-322 yılları arasında Stagira'da doğmuş ve Platon'un öğrencisi olmuştur. Her iki filozofun da düşünceleri, felsefenin tüm alanlarını etkilemiştir.
Platon'un felsefesinin temelinde idea kavramı yer alır. İdea, mükemmel ve değişmez olan gerçekliktir. Platon, fenomenler dünyasını, idealar dünyasının bir kopyası olarak görür. İnsan, ancak idealar dünyasına ulaştığında gerçek bilgiye ulaşabilir.
Platon'a göre gerçek varlık, değişmeyen idealardır. Fenomenler ise, ideaların yansımalarıdır. İnsan, ancak idealar dünyasına ulaştığında gerçek bilgiye ulaşabilir.
Platon'a göre bilgi, ideaların anımsanmasıdır. İnsan, doğuştan ideaların bilgisine sahiptir, ancak bu bilgi, fenomenler dünyasına geldiğinde unutulur. İnsan, eğitim ve felsefe aracılığıyla ideaların bilgisini tekrar hatırlayabilir.
Platon'a göre en yüksek değer, iyiliktir. İyilik, ideaların en yükseğidir ve tüm diğer değerlerin kaynağıdır. İnsan, ancak iyilik ideasına ulaştığında gerçek mutluluğa ulaşabilir.
Aristoteles'in felsefesinin temelinde, madde ve form kavramları yer alır. Madde, bir şeyin hammaddesidir. Form ise, bir şeyin biçimi ya da özüdür. Aristoteles, her şeyin bir maddeden ve bir formdan oluştuğunu düşünür.
Aristoteles'e göre gerçek varlık, madde ve formun birleşmesinden oluşan bireysel varlıklardır. İdealara ise, ayrı bir gerçeklik alanı olarak inanmaz.
Aristoteles'e göre bilgi, duyular aracılığıyla elde edilir. İnsan, duyular aracılığıyla maddeleri ve formları algılar ve bu algılar, zihinde kavramlara dönüşür. Bilgi, bu kavramların birleştirilmesiyle oluşur.
Aristoteles'e göre en yüksek değer, mutluluktur. Mutluluk, insanın doğal amacına uygun olarak yaşamasından oluşur. İnsan, ancak doğal amacına uygun olarak yaşadığında gerçek mutluluğa ulaşabilir.
Sokrates, MÖ 469-399 yılları arasında yaşamış bir Yunan filozoftur. Batı felsefesinin kurucusu olarak kabul edilir ve felsefenin odağını doğa olaylarından insan sorunlarına kaydırmıştır.
Sokrates'in felsefi yöntemi, soru sorarak ve eleştirel düşünmeyi teşvik ederek insanların düşüncelerini ve inançlarını sorgulamalarına yardımcı olmaktı. Bu yönteme "Sokratik yöntem" adı verilir. Sokrates, insanların çoğu zaman kendi inançlarını ve varsayımlarını sorgulamadan kabul ettiklerini ve bunun onları yanılgıya götürebileceğini düşünüyordu. Sokratik yöntem, insanların inançlarını ve varsayımlarını sorgulamalarına ve daha eleştirel düşünmelerine yardımcı olarak onları yanılgıdan korumayı amaçlıyordu.
Sokrates'in ahlak felsefesi, erdem kavramına dayanıyordu. Erdem, Sokrates'e göre insanların iyi ve mutlu bir yaşam sürmek için sahip olması gereken niteliklerdir. Sokrates, erdemin bilginin bir sonucu olduğunu düşünüyordu. İnsanlar neyin iyi olduğunu bilirlerse, ona göre davranacaklardır. Sokrates, insanların bilginin peşinden gitmeleri ve erdemi elde etmeleri için çaba göstermeleri gerektiğini savunuyordu.
Sokrates, iyi bir toplumun iyi yurttaşlara ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. İyi yurttaşlar, yasaları ve yöneticileri sorgularlar ve gerektiğinde eleştirirler. Sokrates, insanların toplumun işlerine katılmaları ve yönetime yardımcı olmaları gerektiğini savunuyordu.
SonuçSokrates, Batı felsefesinin en önemli filozoflarından biridir. Felsefi yöntemi, ahlak felsefesi ve siyasi felsefesi ile insan düşüncesinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
Kaynaklar Sokrates - Vikipedi Sokrates'in Felsefesi - Felsefe.gen.tr Sokrates'in Felsefesi - YouTubeBilgi ve erdem, felsefenin en temel kavramlarından ikisidir. Bilgi, gerçekliği doğru bir şekilde anlama ve yorumlama yeteneğidir. Erdem ise, iyi ve doğru olanı yapma yeteneğidir. Bilgi ve erdem arasındaki ilişki, felsefe tarihinde uzun yıllardır tartışılan bir konudur.
Bilgi ve erdem arasında sıkı bir ilişki vardır. Çünkü erdemli olmak için bilgi sahibi olmak gerekir. Örneğin, bir kişinin adaletli olması için adaletin ne olduğunu bilmesi gerekir. Aynı şekilde, bir kişinin cesur olması için cesaretin ne olduğunu bilmesi gerekir.
Ancak, bilgi tek başına erdem için yeterli değildir. Çünkü bir kişi bilgi sahibi olduğu halde, erdemli olmak istemeyebilir. Örneğin, bir kişi adaletin ne olduğunu bildiği halde, adaletsiz davranabilir. Aynı şekilde, bir kişi cesaretin ne olduğunu bildiği halde, korkak davranabilir.
Erdemli olmak için, bilgiye ek olarak, iradenin de güçlü olması gerekir. Çünkü erdemli olmak, doğru ve iyi olanı yapmayı istemek demektir. Bu nedenle, erdemli olmak için, bilgi sahibi olmak kadar, iradenin de güçlü olması gerekir.
Bilgi ve erdem birbirini tamamlar. Bilgi, erdemi yönlendirirken, erdem de bilgiyi harekete geçirir. Bilgi olmadan, erdem kör olur. Erdem olmadan, bilgi etkisiz kalır.
Bilgi ve erdem, felsefenin en temel kavramlarından ikisidir. Bilgi ve erdem arasında sıkı bir ilişki vardır. Ancak, bilgi tek başına erdem için yeterli değildir. Erdemli olmak için, bilgiye ek olarak, iradenin de güçlü olması gerekir. Bilgi ve erdem birbirini tamamlar. Bilgi, erdemi yönlendirirken, erdem de bilgiyi harekete geçirir. Bilgi olmadan, erdem kör olur. Erdem olmadan, bilgi etkisiz kalır.
Ek Kaynaklar: Bilgi ve Erdem Arasındaki İlişki Knowledge and Virtue