İslam'da kardeşlik duygusu ve sorumlulukları üzerine bilgiler. Müslümanlar arasında birlik, dayanışma ve sevgi. P
İslam dinine göre insan, üstün ve saygıdeğer bir varlıktır. Yüce Allah (c.c.), insanlar arasında inanan, inanmayan ayrımı yapmadan ama “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.”(Tîn suresi, 4. ayet) gibi ayetlerle insanın diğer canlılar içindeki farklı konumuna ve üstün yaradılış özelliklerine işaret etmiştir.
İslam dini, insanların birbirlerine saygılı olmasını emreder. Peygamberimiz (s.a.v.) de saygının önemini vurgulayarak, "Küçüklerimize merhamet, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir." (Tirmizi, Birr, 15) buyurmuştur.
İslam dini, sosyal statülerin eşitliğini savunur. Peygamberimiz (s.a.v.), "Ey insanlar! İyi biliniz ki Rabb'iniz birdir, babanız birdir, hepiniz Âdem'in çocuklarısınız; Âdem de topraktan yaratılmıştır. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a, kızıl tenlinin beyaz tenliye, beyaz tenlinin de kızıl tenliye takva dışında hiçbir üstünlüğü yoktur." (Ahmet b. Hanbel, Müsned, C 5, s. 411) buyurarak sosyal statülerin eşitliğini vurgulamıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.), köleliğin yaygın olduğu bir toplumda büyük bir değişim gerçekleştirdi. O, köleleri ikinci sınıf insan sayan anlayışı yıkarak köle ile efendiyi eşit sayan bir düşünceyi savundu. Ayrıca, kadınların hor görüldüğü bir toplumda, kadınla erkeğin eşit olduğunu vurguladı.
Peygamberimiz (s.a.v.), eşyanın hukukuna karşı da çok hassastı. O, çevrenin temiz tutulması, hayvanların korunması, suların kirletilmemesi, arazilerin boş bırakılmaması ve ağaç dikilmesi gibi birçok uygulama ile ekolojik dengeyi korumaya çaba gösterirdi.
Peygamberimiz (s.a.v.), insanlara saygıda son derece hassastı ve ümmetinin de birbirleri hakkında hassas olmalarını isterdi. O, sosyal statülerin eşitliğini savundu, köleliği kaldırdı, kadın haklarını savundu ve ekolojik dengeyi korumaya çalıştı.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), adalet konusunda çok titiz davranırdı. Hiç kimsenin hakkının kendisine geçmesini istemezdi. Yaşamı boyunca kul hakkı konusunda özenli davrandı.
İslam dininde insanların haklarının korunmasına ve adalete büyük bir önem verilir. Yüce Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
Peygamberimiz (s.a.v.) insanların hukuk önünde eşit olduğunu söyler ve uygulamalarında da buna büyük önem verirdi. Örneğin bir gün soylu bir kadın hırsızlık yapmıştı. Bu kadının affedilmesi için yakınları Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sevdiği bir kişi olan Hz. Üsame bin Zeyd’i (r.a.) aracı olarak gönderdiler. Hz. Peygamber (s.a.v.), kendisinden bu kadının affedilmesini isteyen Hz. Üsame’ye (r.a.) şöyle dedi: “Ey Üsame! Seni bir daha Allah’ın koymuş olduğu bir cezanın uygulanmaması için aracılık yaparken görmeyeyim.” Ardından da Müslümanlara hitaben şöyle bir konuşma yaptı: “Şüphesiz sizden önceki milletlerin mahvolmasının sebeplerinden birisi, içlerinden soylu bir kişi hırsızlık yaptığında onun cezasını affetmeleri, zayıf birisi hırsızlık yaptığında ise ona ceza uygulamalarıdır. Allah’a yemin olsun ki eğer hırsızlık yapan Muhammed’in kızı Fatıma da olsa onun da elini keserdim.” (Buhari, Hudûd, 11; Ebu Dâvûd, Hudûd, 4.)
Peygamberimiz (s.a.v.) alışverişte ölçü ve tartıya dikkat edilmesini tavsiye eder, müşteri ve satıcı arasında haksızlıkların önlenmesini ve tarafların birbirlerine kolaylık göstermesini isterdi.
“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Mâide suresi, 8. ayet.)
Adalet, toplumların huzur ve barış içinde yaşaması için olmazsa olmaz bir değerdir. Peygamberimiz (s.a.v.), adalet konusunda bizlere en güzel örnekleri bırakmıştır. Onun öğütlerine uymak ve adaleti her zaman gözetmek, Müslümanların en önemli görevlerinden biridir.
Ek Kaynaklar: Peygamberimizin Adaletle İlgili Sözleri Mâide Suresi 8. Ayet Mealiİstişare, herhangi bir konuda doğruyu bulmak için alanında güvenilir ve uzman kişilerin görüşlerine başvurmak ve onlarla fikir alışverişinde bulunmak demektir. İstişare önemlidir çünkü:
Hz. Peygamber, hayatının her alanında istişare etmiştir. O, ashabıyla savaş taktikleri, esirlerin durumu, şehir yönetimi gibi birçok konuda istişare ederdi. Peygamberimizin istişareye verdiği önemi, “Danışan dağı aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış.” sözüyle de anlayabiliyoruz.
İstişare, Peygamberimizin hayatında önemli bir yer tutan bir davranıştır. O, istişareyi hem Allah'ın emri olduğu için hem de Müslümanlara istişareyi öğretmek için yapardı.
Youtube Video Linki: İstişare Önemi ve Peygamberimizin Hayatı Diğer Kaynak Linkleri: İstişare ve Önemi İstişarenin Önemi Nedir? İstişare Nedir? İstişare Nasıl Olmalıdır?Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) barışa büyük önem vermiştir. Barış, huzur ve güvenin kaynağıdır. Barış olmadan özgürlük, rahat, huzur, güven ve kalkınma olmaz.
Peygamberimiz (s.a.v.) barışa verdiği önemi hayatının her döneminde göstermiştir.
İslam tarihinde Müslümanların barışa verdiği önemi gösteren pek çok örnek bulunmaktadır.
Peygamberimiz (s.a.v.) barışa verdiği önemi hayatının her döneminde göstermiştir. O, barış için çalışmış, affetmiş ve bağışlamıştır. Müslümanlar olarak bizler de Peygamberimizin (s.a.v.) yolundan giderek barışa katkıda bulunmaya çalışmalıyız.
Video Kaynakları: Diğer Kaynaklar:Hz. Muhammed (s.a.v.), sosyal hayatında barış, dürüstlük, adalet ve yardımseverlik gibi değerleri ön planda tutan bir örnektir. Bu değerler, onun hayatının her alanında görülebilir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), barışa büyük önem verirdi. Mekkeli müşrikler, onu öldürmek isteyip Medine'ye hicret etmesine neden olsalar da, Mekke fethedildiğinde onları bağışladı. Aynı şekilde, amcası Hz. Hamza'yı (r.a.) şehit eden kişiyi de affetti. Kur'an'da, "Onlar affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" (Nur suresi, 22. ayet) buyrulmaktadır.
Hz. Muhammed (s.a.v.), ticarette dürüstlüğe büyük önem verirdi. Ölçü ve tartıda dürüst davrananların cennette peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacağını söylerdi. Stokçuluğu, satılan malın kusurlarının gizlenmesini, gereksiz yere abartı ile övülmesini ve yalan yere yeminle malın sürümünün artırılmak istenmesini de hoş karşılamazdı.
Hz. Muhammed (s.a.v.), yardımseverliği ve iyiliğiyle de örnek bir kişiydi. Fakirlere, yetimlere ve düşkünlere yardım eder, onları korurdu. Kur'an'da, "Allah’ın size ihsanda bulunduğu gibi siz de insanlara ihsanda bulunun" (Kasas suresi, 77. ayet) buyrulmaktadır.
Hz. Muhammed (s.a.v.), sosyal hayatında barış, dürüstlük, adalet ve yardımseverlik gibi değerleri ön planda tutan bir örnektir. Bu değerler, onun hayatının her alanında görülebilir. O, bu değerlerle insanlara örnek olmuş ve İslam'ın yayılmasına büyük katkı sağlamıştır.
Bu yazımızda Peygamber Efendimizin (s.a.v.) günlük hayatını ve örnek davranışlarını ele alacağız.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) günlük yaşamı; ibadet, aile hayatı, ticaret hayatı, sosyal hayatı ve ahlakı olmak üzere beş başlık altında incelenebilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), günlük hayatında örnek bir Müslüman olarak yaşadı. O, her zaman ibadetlerini titizlikle yerine getirdi, ailesine ve çevresine karşı şefkatli ve merhametli oldu ve dürüst ve güvenilir bir şekilde ticaret yaptı. Ayrıca, sosyal hayatında insanlarla iyi geçindi ve onlara yardım etti. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ahlaki özellikleri de örnek teşkil edecek nitelikteydi. O, dürüst, güvenilir, merhametli, şefkatli ve yardımseverdi. Ayrıca, sabırlı, kanaatkâr ve hoşgörülüydü. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), günlük hayatında örnek bir Müslüman olarak yaşadı ve bizlere örnek oldu.
Peygamberimizin (s.a.v.) Günlük HayatıHz. Ali (r.a.), Hz. Peygamber'in (s.a.v.) amcası Ebu Talib'in küçük oğludur. Hicretten yaklaşık yirmi iki yıl önce dünyaya gelmiştir. Ebu Talib'in maddi durumunun bozulması üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) onun bakımını üstlenmiş ve Hz. Ali beş yaşından itibaren Hz. Peygamber’in (s.a.v.) himayesinde büyümüştür.
Hz. Ali (r.a.), çocukluğunda hiç puta tapmadı-ğı için kendisi daha sonraları “Kerremallahuveche” (Allah yüzünü şereflendirsin.) sıfatıyla anılmıştır. Sahabe arasında bu sıfatla anılan tek kişidir. Çe-şitli künye ve unvanlarla anılan Hz. Ali’nin (r.a.) aslan anlamında “Haydar”, Allah’ın (c.c.) güçlü as- lanı anlamında “Esedullahi’l-Gâlib”, Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmış anlamında “el-Murtazâ” gibi la- kapları da vardır.
Hz. Ali (r.a.) Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ilk inan- nan kişilerdendi. Mekke müşriklerinin Müslümanla- ra eziyetlerini artırmaları hatta kendisini öldürmeye teşebbüs etmeleri üzerine Medine’ye hicret etmeye karar veren Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Ali’yi (r.a.), kendisini öldürmeye gelecek müşrikleri oyalamak, yokluğunu hissettirmemek ve üzerindeki emanetle- ri sahiplerine vermek amacıyla Mekke’de bırakmış- tır. O da gece Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yatağına yatarak onun evde olduğu kanaatini uyandırmıştır.
Daha sonra da Hz. Peygamber’in (s.a.v.) kendisine bıraktığı emanet eşyaları sahiplerine iade edip yine onun emri ile Mekke’den ayrılarak Kuba’da Hz. Peygamber’e (s.a.v.) yetişmiştir. Hicretin beşinci ayında muhacir ile ensar arasında yakınlık ve dayanışma sağlamak amacıyla yapılan kardeşleştirmede (muâhât), Hz. Peygamber (s.a.v.) onu kendisine kardeş seçmiştir. Hz. Ali (r.a.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) vahiy kâtipliği yapmıştır. Onun fıkıh alanındaki üstünlüğü de sahabiler tarafından tartışılmayan bir gerçektir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), o
Hz. Ali (r.a.), İslam'ın en önemli isimlerinden biridir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) amcasının oğlu ve damadıdır. Hz. Fatıma (r.a.) ile evlenmiş ve Hz. Hasan (r.a.), Hz. Hüseyin (r.a.) ve Hz. Muhsin (r.a.) adlı çocukları olmuştur. Hz. Ali (r.a.), Peygamber Efendimizin (s.a.v.) vefatından sonra halife seçilmiş ve kısa bir süre hilafet yapmıştır.
Hz. Ali (r.a.), ilmi, cesareti ve adaleti ile tanınan bir kişiydi. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) en yakın arkadaşlarından biriydi ve birçok savaşta yer aldı. Hz. Ali (r.a.), aynı zamanda çok iyi bir hatipti ve birçok hutbesi günümüze ulaşmıştır.
Hz. Ali (r.a.), hicretin 35. yılında halife seçildi. Ancak hilafeti çok kısa sürdü. Hz. Ali (r.a.), hicretin 40. yılında Kûfe'de Şii bir grup tarafından şehit edildi.
Hz. Ali (r.a.), İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan bir kişidir. Ilmi, cesareti ve adaleti ile örnek alınan bir kişidir. Hz. Ali (r.a.), aynı zamanda Hz. Fatıma (r.a.) ile evlenmiş ve Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.) adlı çocukları olmuştur.
Video Linki: [Hz. Ali'nin (r.a.) Hayatı](https://www.youtube.com/watch?v=XYZ123) Diğer Kaynaklar: * [Hz. Ali'nin (r.a.) Hayatı](https://islamansiklopedisi.org.tr/ali-b-ebitalib) * [Hz. Ali'nin (r.a.) Hutbeleri](https://www.enfal.de/hz-ali-nin-hutbeleri/) * [Hz. Ali'nin (r.a.) Adaleti](https://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-cagrici/hz-ali-nin-adalet anlayisi)İslam dininde kardeşlik duygusu üzerine yer alan surelerden ayet bilgisi yer alabilir
Kardeşlik duygusu, Müslümanlar arasında güçlü bir bağdır.
Kardeşlik duygusu, Müslümanlar arasında birçok fayda sağlar.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kardeşlikle ilgili birçok hadis söylemiştir.
Hadis | Anlamı |
---|---|
"Müminler ancak kardeştirler." (Hucurat, 10) | Müslümanlar birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar. |
"Müminin mümine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir." (Buhârî, Edeb, 27) | Müslümanlar birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olmalıdırlar. |
"Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olamaz." (Buhârî, İman, 7) | Müslümanlar başkalarını da kendileri gibi düşünmelidirler. |
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medine'ye hicret ettikten sonra Müslümanları kardeşleştirmiştir.
Bencillik, Müslümanlar arasında kardeşlik duygusuna zarar verir.
Kardeşlik duygusunu geliştirmek için şunlar yapılabilir: