Cumhuriyet'e geçişte Türkiye'nin ekonomik gelişimi ve Atatürk dönemindeki reformlar, Türkiye'nin milli ekonomi modelini oluştumuştur.
Osmanlı ekonomisi, 16. ve 17. yüzyıllarda çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bu zorluklar arasında, tımar sisteminin bozulması, iltizam sistemine geçilmesi, askerî harcamaların artması ve Avrupa'daki yeni ekonomik yaklaşımların etkisi yer almaktadır.
Tımar sistemi, Osmanlı Devleti'nin toprak yönetim sistemiydi. Bu sistemde, topraklar askerlere ve yöneticilere verilirdi ve bu kişiler toprakların gelirlerinden pay alırlardı. Ancak, 16. yüzyılda tımar sistemi bozulmaya başladı. Askerler ve yöneticiler, topraklarını başkalarına kiraya vermeye başladılar ve bu durum, toprakların verimliliğinin azalmasına yol açtı.
Tımar sisteminin bozulması üzerine, Osmanlı Devleti iltizam sistemine geçti. Bu sistemde, devletin vergi kaynakları (mukataa) açık artırma usulü ile belli bir süreliğine mültezim adı verilen görevlilere veriliyordu. Mültezimler, vergi verenlere iyi davranmak ve vergi gelirlerini artırmaya yönelik çalışmalarda bulunmak zorundaydı. Aksi hâlde, mültezimin mallarına el konulur ve mültezimler şiddetle cezalandırılırdı.
Osmanlı Devleti, 16. ve 17. yüzyıllarda sürekli olarak savaşlar yaptı. Bu savaşlar, devletin askerî harcamalarını artırdı ve devletin ekonomisine büyük bir yük getirdi.
15. ve 18. yüzyıllar arasında Avrupa'da, Merkantilizm ve Makyavelizm gibi yeni ekonomik yaklaşımlar ortaya çıktı. Merkantilizm, devletin büyümesinin ekonominin güçlenmesi ile birlikte olacağını savunuyordu. Makyavelizm ise, amacına ulaşmak için her yolun mübah olduğunu savunuyordu. Osmanlı Devleti, bu yeni ekonomik yaklaşımlardan farklı bir yöntem takip etti ve bu durum, Osmanlı ekonomisinin gerilemesine yol açtı.
Osmanlı ekonomisi, 16. ve 17. yüzyıllarda çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldı ve bu zorluklar, Osmanlı ekonomisinin gerilemesine yol açtı. Osmanlı Devleti, bu zorlukları aşmak için çeşitli önlemler aldı, ancak bu önlemler yetersiz kaldı ve Osmanlı ekonomisi gerilemeye devam etti.
Türkiye, Millî Mücadele'nin ardından 1920'li yıllarda ekonomik olarak zor bir dönem yaşamıştır. Osmanlı Devleti'nin sona ermesiyle birlikte ekonomi bozulmuş, üretim ve ticaret durmuştur. Atatürk, bu dönemde ekonomik kalkınmayı sağlayıp millî bir ekonomi modeli oluşturmak için çalışmalar başlatmıştır.
Atatürk, henüz Cumhuriyet ilân edilmeden önce 17 Şubat 1923 tarihinde Türkiye İktisat Kongresi’ni İzmir’de toplayarak ekonomik kalkınmanın politikalarını belirlemiştir. Bu kongrede yerli üreticinin teşvik edilmesi, girişimciliğin desteklenmesi ve çalışma özgürlüğü sağlanması kararları alınmış, yasalara uymak kaydı ile yabancı sermayeye de izin verilmesi kararlaştırılmıştır.
Atatürk, özel girişimciliği desteklemek ve zengin bir Türkiye oluşturmak amacıyla çeşitli inkılaplar yapmış, hiçbir siyasi ve ekonomik kısıtlamayı kabul etmemiştir. Özellikle de yabancıların elindeki işletmelerin millîleştirilmesi ve bunların sermayelerinin millî unsurlara transfer edilerek özel girişimciliğin desteklenmesi konusunda çalışmalar yapılmıştır.
Atatürk'ün ekonomik politikaları, Türkiye'nin ekonomik kalkınması ve bağımsızlığını sağlamak için önemli adımlardır. Bu politikalar, daha sonraki yıllarda da Türkiye'nin ekonomik kalkınmasının temelini oluşturmuştur.
Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra ekonomide bir takım reformlar yapılmıştır. Bu reformlar, ülkenin sanayileşmesini ve ekonomik bağımsızlığını sağlamayı amaçlamıştır.
Bu dönemde, özel girişimcilik teşvik edilmiş ve serbest piyasa ekonomisi uygulanmıştır. Bu amaçla, İş Bankası ve Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. Ayrıca, teşvik yasaları çıkarılarak yatırım yapacaklara çeşitli kolaylıklar sağlanmıştır.
1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, Türkiye'yi de olumsuz etkilemiştir. Bu bunalımdan kurtulmak için devlet, ekonomiye daha fazla müdahale etmeye başlamıştır. Bu dönemde, korumacı ve devletçi ekonomi politikaları uygulanmıştır. Bu amaçla, "Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu" çıkarılmış ve Merkez Bankası kurulmuştur.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında uygulanan ekonomik politikalar, ülkenin sanayileşmesini ve ekonomik bağımsızlığını sağlamada önemli bir rol oynamıştır.
Yıllar | Sanayi Üretim Artışı (%) | Tarımsal Üretim Artışı (%) | Millî Gelir Büyümesi (%) |
---|---|---|---|
1923-1929 | 8 | 16 | 11 |
Liberalizm, yakın çağda ortaya çıkan bir fikir akımıdır. Liberalizme göre devlet ekonomik ve sosyal konularda müdahaleci olmamalıdır.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, liberalizm anlayışına uygun olarak, devlet ekonomide müdahaleci bir rol üstlenmedi. Ancak, 1929'daki Büyük Buhran'ın etkisiyle, devlet ekonomiye müdahale etmeye başladı. Bu dönemde, devletçi ekonomi politikaları uygulandı ve devletin ekonomideki rolü arttı.
Cumhuriyet dönemi ekonomi politikalarının sonuçları şunlardır:
Cumhuriyet dönemi ekonomi politikaları, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu dönemde, ekonomi büyümüş, tarım ve sanayi sektörlerinde hızlı bir büyüme yaşanmış, halkın tasarrufu artmış, dış ticaret açığı azalmış ve Türkiye, ekonomik özgürlük açısından birçok ülkeyi geçmiştir.
Video Linki: Cumhuriyet Dönemi Ekonomi Politikaları Diğer Kaynaklar: TBMM Vademecum: Cumhuriyet Dönemi Ekonomi Politikaları