Kimyasal türler arası etkileşimler, kimyasal bağlar ve fiziksel etkileşimler olmak üzere iki ana grupta sınıflandırılabilir.
Kimyasal türler, atomlar, iyonlar ve moleküller olarak sınıflandırılır. Atomlar bir elementin fiziksel ve kimyasal özelliklerini gösteren en küçük birimidir. İyonlar, elektron vermiş veya almış atom ya da atom gruplarıdır. Moleküller, aynı veya farklı atomların birbiri ile etkileşmesi sonucu oluşan kimyasal türlerdir.
Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, bağlanan türlere ve bağın sağlamlığına göre sınıflandırılabilir.
Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, kimyasal türlerin özelliklerini ve davranışlarını belirler. Güçlü etkileşimler, kimyasal bağlar oluşturur ve molekülleri bir arada tutar. Zayıf etkileşimler ise, moleküller arasındaki etkileşimleri ve fiziksel özellikleri belirler.
KaynaklarAtomlar, elektron alışverişi veya elektron ortaklaşması yaparak başka atomlarla etkileşerek bileşikleri oluşturur.
İyonik bağ, zıt yüklü iyonların birbirini elektrostatik çekim kuvveti ile çekmesi sonucunda oluşur.
Na | + | Cl |
---|---|---|
2 | 8 | 8 |
Li | + | F |
---|---|---|
2 | 1 | 8 |
Mg | 2+ | Cl | Cl |
---|---|---|---|
2 | 8 | 8 | 8 |
İyonik bağlar, zıt yüklü iyonların birbirini çekmesiyle oluşan güçlü etkileşimlerdir. İyonik bileşikler, düzenli bir kristal örgü yapısına sahiptir ve bu yapı onlara belirli özellikler kazandırır.
İyonik bileşikler, metal ve ametal atomları arasında oluşan bileşiklerdir. İyonik bileşiklerin formülleri, katyon ve anyonların yüklerine göre belirlenir. Katyonlar, pozitif yüklü iyonlardır ve element sembollerinin sağ üst köşesine (+) işareti yazılarak gösterilirler. Anyonlar, negatif yüklü iyonlardır ve element sembollerinin sağ üst köşesine (-) işareti yazılarak gösterilirler.
İyonik bileşiklerin formülleri, aşağıdaki adımlara göre yazılır:
İyonik bileşikler adlandırılırken önce katyon (metal veya kök) adı sonra anyon (ametal veya kök) adı yazılır ve okunur.
Formülleri yazılan bileşiklere örnek olarak NaCl (sodyum klorür), MgO (magnezyum oksit), Al2O3 (alüminyum oksit), CaCO3 (kalsiyum karbonat) verilebilir.
Bazı metaller farklı bileşiklerinde farklı değerliğe (yük/yükseltgenme basamağına) sahip olabilir. Me-tal birden fazla iyon yüküne sahipse adlandırma yapılırken metalin adının yanına, o bileşikte aldığı iyon yükü parantez içinde roma rakamıyla belirtilir.
Bu tür bileşiklerin adlandırılması aşağıda verildiği şekilde yapılır.
Değişken değerlikli metalin iyon adı + anyon adı = Bileşik (Bileşik adı)
Örneğin, Cu2+ iyonu içeren bileşikler bakır(II) bileşikleri olarak adlandırılır. Cu+ iyonu içeren bileşikler ise bakır(I) bileşikleri olarak adlandırılır.
Kovalent bağlar, iki veya daha fazla atomun elektronlarının ortaklaşa kullanılmasıyla oluşan bağlardır. Kovalent bağ oluşumu, Lewis yapısı ile gösterilebilir. Lewis yapısında ortak kullanılan elektron çiftlerine bağlayıcı elektron çifti, bağ oluşumuna katılmayan elektron çiftlerine ise ortaklanmamış elektron çifti denir.
Kovalent bağ aynı atomlar arasında veya farklı atomlar arasında gerçekleşebilir. Aynı atomlar arasında gerçekleşen kovalent bağa apolar kovalent bağ, farklı atomlar ara- sında gerçekleşirse polar kovalent bağ olarak sınıflandırılabilir.
Polar Kovalent Bağ:
HCl gibi farklı ametal atomları arasında elektronların ortaklaşa kullanılması ile oluşur. Farklı ametal atomlarının elektronegatiflik de- ğerleri de farklıdır. Bu nedenle ortak kullanılan elektronlar elektone- gatifliği fazla olan atom tarafından daha çok çekilir. Elektronegatifliği daha fazla olan atom tarafı kalıcı kısmi negatif (-δ) yükle yüklenirken diğer atom kalıcı kısmi pozitif (+δ) yükle yüklenir. Böylece kalıcı olarak (+) ve (-) iki kutup oluşur. Bu tür bağa polar kovalent bağ (kutuplu kovalent bağ) denir.
Apolar Kovalent Bağ:
H2 gibi aynı ametal atomları arasında ortak kullanılan elektronla- rın eşit olarak çekilmesiyle oluşan bağa apolar (kutupsuz) kovalent bağ denir. Aynı tür atomların elektronegatiflik değerleri aynı oldu- ğundan ortak kullanılan elektronlar her iki atom tarafından eşit çe- kilir. Elektron yük yoğunluğu eşit dağıldığı için kutup oluşmaz bu nedenle kutupsuz yani apolar kovalent bağ denir.
Molekülün Lewis yapısı; o molekülün polar mı, apolar mı olduğu- nu anlamamızı sağlar. Apolar kovalent bağ içeren bir molekülde ortak kullanılan elektronlar her iki atom tarafından eşit olarak çekildiğinden elektron yük yoğun- luğu dengeli dağılır ve moleküldeki atomlar arasında kalıcı pozitif ve negatif kutuplar oluşmaz. Bu nedenle molekül apolardır. Eğer mole- külde elektron yük dağılımı dengeli değilse ve bir atom üzerinde yo- ğunlaşmışsa bu durumda elektron yük yoğunluğunun çok olduğu ta- rafta kalıcı negatif kutup, diğer taraftada kalıcı pozitif kutup oluşaca- ğı için molekül polar olacaktır.
Kimyasal türler arası etkileşimler, kimyasal maddelerin özellikleri ve davranışlarını belirleyen önemli bir faktördür. Bu etkileşimler, kimyasal bağlar ve fiziksel etkileşimler olmak üzere iki ana grupta sınıflandırılabilir.
Kimyasal bağlar, atomları veya iyonları birbirine bağlayan kuvvetlerdir. Kimyasal bağlar, elektronların paylaşımı veya transferi ile oluşur. Kimyasal bağların oluşumu sırasında enerji açığa çıkar ve bu enerji bağ enerjisi olarak adlandırılır. Bağ enerjisi ne kadar büyükse, bağ o kadar güçlü olur.
Kovalent bağ, atomların paylaştığı elektron çiftleriyle oluşan bir kimyasal bağ türüdür. Kovalent bağlar, atomların değerlik elektronlarının ortaklaşa kullanılmasıyla oluşur. Kovalent bağlar, iyonik bağlardan daha güçlüdür ve moleküllerin oluşumunda önemli rol oynar.
İyonik bağ, atomların elektron alışverişi ile oluşan bir kimyasal bağ türüdür. İyonik bağlar, bir atomun değerlik elektronlarını diğer bir atoma vermesiyle oluşur. İyonik bağlar, kovalent bağlardan daha zayıftır ve iyonik bileşiklerin oluşumunda önemli rol oynar.
Metalik bağ, metal atomlarının değerlik elektronlarının serbestçe hareket etmesiyle oluşan bir kimyasal bağ türüdür. Metalik bağlar, metal atomlarının değerlik elektronlarının metal iyonları arasında hareket etmesiyle oluşur. Metalik bağlar, kovalent ve iyonik bağlardan daha güçlüdür ve metallerin özellikleri üzerinde etkilidir.
Fiziksel etkileşimler, atomlar veya moleküller arasındaki çekim kuvvetleridir. Fiziksel etkileşimler, kimyasal bağlardan daha zayıftır ve maddenin fiziksel özelliklerini belirlemede önemli rol oynar.
Dipol-dipol etkileşimi, kutuplu moleküller arasındaki çekim kuvvetleridir. Dipol-dipol etkileşimleri, moleküllerin elektron yoğunluğunun eşit dağılmaması nedeniyle oluşur. Dipol-dipol etkileşimleri, hidrojen bağı oluşumunda önemli rol oynar.
London kuvvetleri, atomlar veya moleküller arasındaki anlık dipollerin etkileşimiyle oluşan çekim kuvvetleridir. London kuvvetleri, atomların veya moleküllerin elektron yoğunluğunun sürekli olarak değişmesi nedeniyle oluşur. London kuvvetleri, gazların ve sıvıların davranışlarını belirlemede önemli rol oynar.
Hidrojen bağı, hidrojen atomunun elektronegatif bir atoma (oksijen, azot veya flor) bağlanmasıyla oluşan bir fiziksel etkileşim türüdür. Hidrojen bağı, hidrojen atomunun elektron yoğunluğunun elektronegatif atoma doğru çekilmesi nedeniyle oluşur. Hidrojen bağı, suyun ve diğer hidrojen içeren bileşiklerin özelliklerini belirlemede önemli rol oynar.
Kimyasal türler arası etkileşimler, kimyasal maddelerin özellikleri ve davranışlarını belirleyen önemli bir faktördür. Kimyasal bağlar ve fiziksel etkileşimler olmak üzere iki ana grupta sınıflandırılabilen bu etkileşimler, moleküllerin oluşumundan maddenin fiziksel özelliklerine kadar birçok konuda etkilidir.
YouTube Video Linki: https://www.youtube.com/watch?v=ph5mZ44IaWY Diğer Kaynak Linkleri: • https://www.khanacademy.org/science/chemistry/chemical-bonds/ionic-bonds/a/ionic-bonds • https://www.britannica.com/science/covalent-bond • https://www.sciencedirect.com/topics/materials-science/metallic-bondKimyasal türler arası etkileşimler, moleküller ve atomlar arasındaki çekim kuvvetleridir. Bu etkileşimler, maddelerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirler.
Van der Waals kuvvetleri, zayıf etkileşimlerdir. Bu kuvvetler, moleküllerin veya atomların birbirlerine yaklaşmasıyla oluşur.
Hidrojen bağı, güçlü bir etkileşimdir. Bu bağ, hidrojen atomunun bir elektronegatif atom (ok-sijen, azot veya flor) ile yaptığı bağdır.
Hidrojen bağı, moleküllerin birbirlerine yaklaşmasıyla oluşur. Hidrojen bağının oluşması için, hidrojen atomu elektronegatif atoma yakın olmalıdır.
Kimyasal türler arası etkileşimler, maddelerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirler. Van der Waals kuvvetleri, zayıf etkileşimlerdir ve dipol-dipol etkileşimleri, iyon-dipol etkileşimleri, dipol-indüklenmiş dipol etkileşimleri ve London kuvvetleri olmak üzere dört çeşittir. Hidrojen bağı, güçlü bir etkileşimdir ve moleküllerin birbirlerine yaklaşmasıyla oluşur.
Kaynaklar: Khan Academy: Intermolecular Forces and Properties Britannica: Hydrogen BondKimyasal türler arası etkileşimler, moleküller veya atomlar arasındaki kuvvetlerdir. Bu etkileşimler, moleküllerin ve atomların fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirler.
Van der Waals kuvvetleri, moleküller veya atomlar arasındaki zayıf etkileşimlerdir. Bu kuvvetler, moleküllerin veya atomların elektronlarının geçici kutuplanmasından kaynaklanır. Van der Waals kuvvetleri, üç ana gruba ayrılır:
Van der Waals kuvvetleri, moleküller veya atomlar arasındaki zayıf etkileşimlerdir. Bu kuvvetler, moleküllerin veya atomların fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirler.
Hidrojen bağı, moleküller arasında oluşan güçlü bir etkileşimdir. Hidrojen bağı, hidrojen atomunun elektronegatifliği yüksek atomlarla (F, O ve N) oluşturduğu moleküllerdeki hidrojen atomları ile elektronegatifliği yüksek atomlar arasındaki etkileşimlerden kaynaklanır.
Hidrojen bağı, moleküller arasında oluşan güçlü bir etkileşimdir. Hidrojen bağı, moleküllerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirler.
Moleküller arasındaki etkileşimler, bir maddenin kaynama noktasını belirler. Moleküller arasındaki etkileşimler ne kadar güçlü olursa, kaynama noktası o kadar yüksek olur.
Moleküller arasındaki etkileşimler, bir maddenin kaynama noktasını belirler. Moleküller arasındaki etkileşimler ne kadar güçlü olursa, kaynama noktası o kadar yüksek olur.
Kimyasal değişim, maddenin kimyasal yapısının değiştiği bir olaydır. Fiziksel değişim ise, maddenin kimyasal yapısının değişmediği bir olaydır. Her iki değişim de aynı enerjiyi gerektirmez. Kimyasal değişimler fiziksel değişimlere göre daha yüksek enerji gerektirmektedir. Kimyasal değişimler kaynaklı olarak maddeler ve özellikleri değişirken, fiziksel değişimler kaynaklı olarak madde özellikleri değişmez.
Kimyasal değişim, maddenin kimyasal yapısının değiştiği bir olaydır. Fiziksel değişim ise, maddenin kimyasal yapısının değişmediği bir olaydır. Her iki değişim de aynı enerjiyi gerektirmez.