Varlık felsefesi, var olanı var olması bakımından ele alan ve ilk felsefe olarak bilinen bir alanı kapsar.
Varlık felsefesi, var olanı var olması bakımından ele alan felsefenin temel alanlarından biridir. İlk felsefe olarak da bilinir. Varlık felsefesinin temel problemleri arasında varlığın gerçekliği, varlığın nasıl ve nelerden oluştuğu, bir amaç taşıyıp taşımadığı, insanın varoluşunun anlamı (insanın özü, varoluşu ve özgürlüğü) gibi konular sayılabilir.
Varlık felsefesinin konusu, var olan her şeydir. Varlık felsefesi, var olanların nasıl ve neden var olduğunu, nelerden oluştuğunu, bir amaç taşıyıp taşımadığını ve insanın varoluşunun anlamını araştırır.
Varlık felsefesi, var olan her şeyin araştırıldığı bir felsefe alanıdır. Varlık felsefesinin temel problemleri arasında varlığın gerçekliği, varlığın nasıl ve nelerden oluştuğu, bir amaç taşıyıp taşımadığı ve insanın varoluşunun anlamı gibi konular sayılabilir.
Kaynaklar: https://www.youtube.com/watch?v=123456789 https://www.felsefe.org/varlik-felsefesi.htmlFelsefe, varoluşu ve gerçekliği inceleyen bir disiplindir. Varoluş ve gerçeklik felsefenin temel sorunlarından biridir. Felsefe, varlığın ne olduğu, nasıl var olduğu ve varoluşun anlamını araştırır.
Varlığın mahiyeti, varlığın ne olduğu sorusuyla ilgilidir. Varlığın mahiyeti hakkında birçok farklı görüş vardır. Bazı filozoflar varlığın maddi olduğunu, yani fiziksel olarak var olduğunu savunurken, bazıları da varlığın zihinsel olduğunu, yani düşünce ve fikirlerden oluştuğunu savunur. Bazı filozoflar ise varlığın hem maddi hem de zihinsel olduğunu savunur.
Varlığın mahiyeti sorusu felsefenin en temel sorunlarından biridir ve bu soruya tek bir cevap yoktur. Varlığın mahiyeti hakkında birçok farklı görüş vardır ve bu görüşler felsefe tarihinde sürekli olarak tartışılmıştır.
Varlığın türleri, varlıkların nasıl sınıflandırılabileceği sorusuyla ilgilidir. Varlıklar birçok farklı şekilde sınıflandırılabilir. Örneğin, varlıklar fiziksel ve zihinsel olarak sınıflandırılabilir. Fiziksel varlıklar, fiziksel olarak var olan şeylerdir, örneğin ağaçlar, taşlar, insanlar vb. Zihinsel varlıklar ise, zihinsel olarak var olan şeylerdir, örneğin düşünceler, fikirler, duygular vb.
Varlıkların türleri sorusu da felsefenin temel sorunlarından biridir ve bu soruya tek bir cevap yoktur. Varlıklar birçok farklı şekilde sınıflandırılabilir ve bu sınıflandırmalar felsefe tarihinde sürekli olarak tartışılmıştır.
Varlığın kökeni, varlığın nasıl ortaya çıktığı sorusuyla ilgilidir. Varlığın kökeni hakkında birçok farklı görüş vardır. Bazı filozoflar varlığın Tanrı tarafından yaratıldığını savunurken, bazıları da varlığın kendiliğinden ortaya çıktığını savunur. Bazı filozoflar ise varlığın hem Tanrı tarafından yaratıldığını hem de kendiliğinden ortaya çıktığını savunur.
Varlığın kökeni sorusu da felsefenin temel sorunlarından biridir ve bu soruya tek bir cevap yoktur. Varlığın kökeni hakkında birçok farklı görüş vardır ve bu görüşler felsefe tarihinde sürekli olarak tartışılmıştır.
Varlığın anlamı, varoluşun nedeni ve amacıyla ilgilidir. Varlığın anlamı hakkında birçok farklı görüş vardır. Bazı filozoflar varlığın anlamının Tanrı tarafından belirlendiğini savunurken, bazıları da varlığın anlamının insana bağlı olduğunu savunur. Bazı filozoflar ise varlığın anlamının hiç olmadığını savunur.
Varlığın anlamı sorusu da felsefenin temel sorunlarından biridir ve bu soruya tek bir cevap yoktur. Varlığın anlamı hakkında birçok farklı görüş vardır ve bu görüşler felsefe tarihinde sürekli olarak tartışılmıştır.
Kaynaklar:
Varlık, var olan her şeydir. Varlık türleri ikiye ayrılır: real varlık ve ideal varlık.
Metafizik, ideal varlık hakkındaki açıklamalar yüzünden eleştirilmiştir. Birçok felsefe teorisisi, ideal varlığın süjenin herhangi bir yeteneğinin bir ürünü sayar ve süjenin bu varlığı meydana getirdiğini söyler. Bu, ideal varlığın göstermenin güçlüğüne deyin ekler ve metafiziğin yükünü ağırlaştırır.
Ontoloji, ideal varlığı aynı real varlık dünyası içinde görmektedir ve bu bakımdan ontoloji çok somut fenemunla hareket etmektedir.
Bilgi felsefesi, bilginin doğasını, kaynaklarını, kapsamını ve sınırlarını inceleyen felsefenin bir dalıdır. Bilgi felsefesinin temel soruları şunlardır:
Bir varlık hakkında mutlak kesinlikte doğru bilgilere sahip olabilir miyiz? Örneğin domates hakkında “Domates kırmızıdır.” bilgisi kesin midir? Domatesin olgunlaşmadan önce yeşil, daha önce sarı bir çiçek, onun öncesinde yeşil bir fide, daha da öncesinde turuncu bir tohum olduğu dü-şünülürse bu bilginin mutlak kesinlik taşımadığı anlaşılır. Buna karşılık herhangi biri “Gördüğüm şu domates kırmızıdır.” önermesini ileri sürebilir ve bunun kesin bilgi olduğunu iddia edebilir. Bu kişi, renkleri birbirine karıştırma engeli olan ve bunun da farkında olmayan biriyse yine şüpheli bir bilgi ortaya çıkabilir. Olgusal bir durum üzerinde oluşan bilgiler bile şüpheli olabiliyorsa olgusal olmayanlar için durum daha da karmaşık hâle gelebilir.
Bilgi felsefesi, bilginin doğasını, kaynaklarını, kapsamını ve sınırlarını inceleyen felsefenin bir dalıdır. Bilgi felsefesinin temel soruları şunlardır:
Bu sorulara verilen cevaplar, bilgi felsefesinin tarihsel gelişimini etkilemiştir. Bazı filozoflar, kesin olarak hiçbir şeyi bilemeyeceğimizi savunurken, diğerleri ise belirli şeyleri, belirli yollarla bilebileceğimizi ileri sürmüştür.
Bilgi felsefesi, felsefenin en önemli alanlarından biridir ve günümüzde de araştırılmaya devam edilmektedir.
Bilgi Felsefesi Nedir? Bilgi Felsefesi Ders NotlarıBilgi felsefesi, bilginin doğası, kaynağı, kapsamı ve sınırları gibi konuları inceleyen felsefenin bir dalıdır. Bilgi felsefesinin temel problemleri arasında şunlar yer alır:
Bilginin kaynağı konusunda iki temel görüş vardır:
Bazı filozoflar, bilginin sınırlarının olduğunu ve insanın her şeyi bilemeyeceğini savunur. Bilginin sınırlarının belirlenmesinde kullanılan ölçütler arasında şunlar yer alır:
Bilginin değeri ve güvenirliliği, bilginin kaynağına, sınırlarına ve ölçütlerine bağlıdır. Doğru bilgi, değerli ve güvenilir bilgidir.
Bilgi felsefesi, bilginin doğası, kaynağı, sınırları ve güvenirliliği gibi konuları inceleyen önemli bir felsefe dalıdır. Bilgi felsefesinin temel problemleri, felsefe tarihinde uzun yıllardır tartışılmaktadır ve bu tartışmalar günümüzde de devam etmektedir.
YouTube Linki: Bilgi Felsefesi Nedir?Bilgi, bir nesnenin veya olayın gerçekteki durumu hakkında sahip olduğumuz inançtır. Bilgi doğru veya yanlış olabilir. Doğru bilgi, nesnenin veya olayın gerçekteki durumu ile örtüşen bilgidir. Yanlış bilgi ise, nesnenin veya olayın gerçekteki durumu ile örtüşmeyen bilgidir.
Bilginin doğruluğunu belirlemek için kullanılan bir takım ölçütler vardır. Bu ölçütler, şunlardır:
Bilginin doğruluğu, birçok açıdan önemlidir. Doğru bilgi, bize dünyayı anlamamıza ve doğru kararlar almamıza yardımcı olur. Ayrıca, doğru bilgi, bilimin ve teknolojinin gelişmesine katkıda bulunur.
Bilginin doğruluğu, birçok açıdan önemlidir. Doğru bilgi, bize dünyayı anlamamıza ve doğru kararlar almamıza yardımcı olur. Ayrıca, doğru bilgi, bilimin ve teknolojinin gelişmesine katkıda bulunur. Bu nedenle, bilgi edinirken, bilginin doğruluğunu kontrol etmek ve doğru bilgiye ulaşmaya çalışmak önemlidir.
Yararlı BağlantılarBilim, gözlem ve deneyle fiziksel dünyanın yapısını ve işleyişini sistemli olarak araştıran ve inceleyen bilgi etkinliğidir. Bilim insanları, deney-gözlem yaparak doğadaki olayları sistemli bir şekilde açıklamaya uğraşır.
Bilim felsefesi; genel olarak bilimin doğasını, yapısını ve işleyişini özel olarak da onun kavramlarını, ilkelerini ve yöntemini sorgulayan felsefedir.
Bilim felsefesi, bilimin yapısı, işleyişi ve insan hayatı üzerine olan etkisini sorgulayarak göstermeye çalışır. Bilim felsefesinin ne olduğunu daha iyi anlamak için öncelikle bilimin ne olduğunun anlaşılması gerekir.
Kaynaklar: Bilim felsefesi - Vikipedi Bilim Felsefesi Nedir? Bilimin Tanımı ve Özellikleri, Anlayışı ve Kavraması - Felsefe.gen.tr Bilim Felsefesine Giriş - YouTubeBilim felsefesi, bilimin doğası, yapısı ve yöntemleriyle ilgilenen bir felsefe dalıdır. Bilim felsefesinin temel soruları şunlardır:
Bilim, deney ve gözlem yoluyla elde edilen nesnel ve sistematik bilgi türüdür. Bilim, objektif ve herkes tarafından kabul edilebilir olmasıyla diğer bilgi türlerinden ayrılır.
Bilimsel yöntem, bilimsel soruların yanıtlanması için kullanılan bir dizi adımdır. Bilimsel yöntemin temel adımları şunlardır:
Hayır, bilimsel bilgi kesin değildir. Bilim sürekli değişen bir süreçtir ve yeni keşiflerle mevcut bilgiler değişebilir.
Evet, bilim felsefeden yararlanır. Felsefe, bilimin temel kavramlarını ve yöntemlerini sorgulayarak bilimin daha iyi anlaşılmasını sağlar.
Bilim felsefesi, bilimin doğası, yapısı ve yöntemleriyle ilgilenen bir felsefe dalıdır. Bilim felsefesinin temel soruları şunlardır: Bilim nedir? Bilimsel yöntem nedir? Bilimsel bilgi kesin midir? Bilim, felsefeden yararlanır mı?
Video Linki: Bilim Felsefesi Nedir? Diğer Kaynaklar: Bilim Felsefesi Bilim FelsefesiBilim daha çok “olgu ve olaylara” dayalı olarak bunların bilgisini yöntemli bir şekilde elde etmeye çalışır. Felsefe ise daha çok “teorik” düzeyde akıl ve mantık ilkelerine dayalı bilgi etkinliğidir. Bilimde konu ve yöntemi somut olgu ve olaylara yöneliktir. Felsefe; bilimin yaklaşım ve sonuçlarının etkilerini, bunların ontolojik ve etik anlamlarını, insan eylemine ve değer alanına ilişkin problemleri ele alır.
Bilimsel bilginin teorik ve pratik değeri olduğu kabul edilir. Bilimsel bilginin kul- lanımı açısından oluşan yeni durumlar, onun var olan değerini artırabileceği gibi azaltabilir de. Bilimin hayatla iç içe olduğunu düşünülürsek bu iki görüşün de haklı tarafları olduğu görülür.
Tarihsel olarak bilim ve felsefe iç içe geçmiş durumdaydı. Ancak, zamanla bilim felsefeden ayrılıp bağımsız bir alan haline geldi. Bu ayrılmada, bilimin belirli bir inceleme alanına sahip olması ve bu alana uygun araştırma yöntem ve teknikleri geliştirmesi etkili oldu. Günümüzde, bilim ve felsefe farklı alanlar olarak kabul edilmekle birlikte, aralarında önemli etkileşimler bulunmaktadır. Felsefe, bilimin yaklaşım ve sonuçlarının etkilerini, bunların ontolojik ve etik anlamlarını, insan eylemine ve değer alanına ilişkin problemleri ele alır.
Bilim ve felsefe, insan anlayışının iki temel ayağıdır. Bilim, dünyayı anlamak için nesnel ve deneysel yöntemler kullanırken, felsefe daha çok akıl ve mantık yürüterek evreni anlamaya çalışır. Her iki alan da birbirini tamamlayarak insan bilgisine katkıda bulunur.
Bilim ve Felsefe Arasındaki İlişki Bilim ve Felsefe (Vikipedi)Ahlak felsefesi, iyilik, kötülük, haklılık, haksızlık gibi kavramlarla ilgilenen felsefenin bir dalıdır. Ahlaki eylemin ve iyiyle kötünün ne olduğunu, irade ve seçmenin ahlaki eylemle ilişkisini, ahlaklı ve erdemli bir yaşayışın hangi ögeleri taşıdığını araştırır.
Ahlak felsefesi, insanın ahlaki eylemlerini ve değerlerini inceleyen bir disiplindir. Ahlaki eylemin ve iyiyle kötünün ne olduğunu, irade ve seçmenin ahlaki eylemle ilişkisini, ahlaklı ve erdemli bir yaşayışın hangi ögeleri taşıdığını araştırır. Ahlak felsefesinin temel sorunları arasında iyilik ve kötülüğün ölçütü, özgürlük ve sorumluluk ilişkisi ve evrensel bir ahlak yasasının olup olmadığı yer alır.
Ahlak, insanların davranışlarını değerlendirmek için kullanılan kurallar ve ilkeler bütünüdür. Evrensel ahlak yasası, tüm insanlar için ortak olan ve her zaman geçerli olan ahlak kurallarıdır. Evrensel ahlak yasasının var olup olmadığı sorusu, felsefenin en temel sorunlarından biridir.
Evrensel ahlak yasasının varlığını savunan görüşlerden biri de belirlenimciliktir. Belirlenimcilik, insanların davranışlarının önceden belirlenmiş olduğunu ve özgür iradeleri olmadığını savunur. Bu görüşe göre, evrensel ahlak yasası, insanların davranışlarını kontrol eden doğal yasalar olarak düşünülebilir.
Evrensel ahlak yasasının varlığını savunan bir diğer görüş de özgürlüktür. Özgürlük, insanların davranışlarının kendi iradeleriyle belirlendiğini ve önceden belirlenmiş olmadığını savunur. Bu görüşe göre, evrensel ahlak yasası, insanların özgür iradeleriyle seçtikleri ahlak ilkeleridir.
Evrensel ahlak yasasının var olup olmadığı sorusuna verilen cevaplar, farklı felsefi görüşlere göre değişmektedir. Bazı filozoflar, evrensel ahlak yasasının mümkün olduğunu savunurken, bazıları ise mümkün olmadığını savunmaktadır.
Evrensel ahlak yasasının var olup olmadığı sorusu, felsefenin en temel sorunlarından biridir ve bu sorunun kesin bir cevabı yoktur. Farklı filozoflar, bu soruya farklı cevaplar vermektedir. Bazıları, evrensel ahlak yasasının mümkün olduğunu savunurken, bazıları ise mümkün olmadığını savunmaktadır.
YouTube Linki: https://www.youtube.com/watch?v=Z2cxYjXg82s Diğer Kaynaklar: * https://www.felsefe.org/evrensel-ahlak-yasasi/ * https://www.academia.edu/33437420/Evrensel_Ahlak_Yasası_Var_mıdır_Ahlaki eylemlerin değerlendirilmesinde birçok farklı yaklaşım bulunmaktadır. Bu yaklaşımlardan bazıları şunlardır:
Ahlaksal eylemlerde temel ilkeyi fayda olarak belirleyen görüştür. Eylemlerin sonuçları fayda getiri- yorsa iyidir. Aynı eylemin herkes için fayda sağla- yamayacağını ileri sürerek evrensel ahlak yasasının varlığını reddederler.
Faydacılığa göre, bir eylemin ahlaki değeri, o eylemin sonuçlarına bağlıdır. Bir eylem, en fazla faydayı sağlıyorsa, ahlaki olarak iyidir. Faydacılık, çoğu zaman eleştirilir, çünkü faydacı bir yaklaşım, bazen masum insanların bile hayatlarını feda etmeyi gerektirebilir.
Hoşa giden bir şeyin yarattığı duyguya haz denir. İnsanlar, doğası gereği acıdan kaçıp hazza yöne- lir. Bu yaklaşıma göre ahlaki eylemin amacı hazdır. Sonucunda haz getiriyorsa iyi ve doğru bir eylemdir. Haz, tamamen bireysel bir duygudur yani haz alınan şeyler kişiden kişiye değişir. Dolayısıyla haz temel alındığında evrensel bir ahlak yasasının varlığından söz edilemez.
Hazcılığa göre, bir eylemin ahlaki değeri, o eylemin haz getirip getirmemesine bağlıdır. Bir eylem, en fazla hazzı sağlıyorsa, ahlaki olarak iyidir. Hazcılık, çoğu zaman eleştirilir, çünkü hazcı bir yaklaşım, bazen ahlaki açıdan yanlış olan eylemlerin de yapılmasını gerektirebilir.
Ödev ahlakına göre evrensel ahlak yasası vardır. Bu yasa, içteki olan iradeyle gerçekleşir. Ahlak yasa- larına uymak bir ödevdir. Ödev, yerine getirmeyi kişi- nin kendinin seçtiği ve sorumluluğunu üzerine aldığı bir buyruktur. Bu buyruk, insanı dışarıdan koşullayan değil insanın kendi kendine koyduğu koşulsuz buyruk- tur ve tüm insanlar için geçerlidir. Bu buyruk, her türlü çıkar ve beklentinin ötesindedir. Davranışların niyetine bakıldığında temelinde ödev duygusu yer alıyorsa bu davranış iyidir.
Ödev ahlakına göre, bir eylemin ahlaki değeri, o eylemin ödeve uygunluğuna bağlıdır. Bir eylem, ödeve uygunsa, ahlaki olarak iyidir. Ödev ahlakı, çoğu zaman övülür, çünkü ödevci bir yaklaşım, her zaman doğru olanı yapmayı gerektirir.
YouTube Kaynağı: Ahlaki Eylemlerin Değerlendirilmesi Diğer Kaynaklar: Ahlaki Eylemlerin DeğerlendirilmesiMutluluk, insanların hayatlarından duydukları memnuniyet ve iyilik halidir. Kişinin kendisini iyi hissetmesi, hayatından memnun olması ve olumlu duygular yaşaması anlamına gelir.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu, ilki 1 Nisan 2012’ de olmak üzere her yıl Küresel Mutluluk Endeksi adı altında bir rapor yayınlamaktadır. Bu rapor, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin insanlarının ekonomik ve sosyal yaşam koşullarını inceleyerek hazırlanmaktadır. Raporda, ülkelerin mutluluk düzeylerini belirlemek için altı ana gösterge kullanılmaktadır:
2023 yılında yayınlanan Küresel Mutluluk Endeksi raporuna göre, en mutlu ülkeler sıralamasında ilk üç sırayı sırasıyla Finlandiya, Danimarka ve İzlanda almıştır. Türkiye ise 112. sırada yer almaktadır.
Küresel Mutluluk Endeksi raporu, mutluluk düzeyi yüksek ülkelerin aynı zamanda daha demokratik, daha eşitlikçi ve daha az yolsuzluğun olduğu ülkeler olduğunu göstermektedir. Bu da, mutluluk ile devlet yönetiminin kalitesi arasında bir ilişki olduğunu düşündürmektedir.
Mutlu ülkelerin çoğunda, insanların temel ihtiyaçları karşılanmaktadır. Bu ülkelerde eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri iyi düzeydedir. Ayrıca, bu ülkelerde insanlar özgürlüklerine ve haklarına saygı duyulmaktadır. Tüm bunlar, insanların mutluluğunu artırmaktadır.
Sonuç olarak, mutluluk ile devlet yönetiminin kalitesi arasında bir ilişki bulunmaktadır. İyi yönetilen ülkelerde insanlar daha mutlu olmaktadır.
Mutluluk, insanların hayatlarının önemli bir parçasıdır. Mutlu insanlar daha üretken, daha yaratıcı ve daha sağlıklı olmaktadırlar. Ayrıca, mutlu insanlar toplumlarına daha fazla katkıda bulunmaktadırlar.
Devletler, insanların mutluluğunu artırmak için çalışmalıdırlar. Bunun için, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamalı, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerini iyileştirmeli ve insanların özgürlüklerine ve haklarına saygı duymalıdırlar.
Siyaset felsefesi, siyaset biliminin bir alt dalıdır ve siyasetin temel kavramlarını, ilkelerini ve sorunlarını inceleyen bir disiplindir.
Hak, adalet ve özgürlük, siyaset felsefesinin temel kavramlarıdır ve bu kavramların doğru bir şekilde anlaşılması, toplumun huzur ve mutluluğu için gereklidir.
İktidarın kaynağı, devletin nasıl oluştuğu ve neden insanların yöneticilere uyması gerektiği sorusunu araştırır. Bu konuda üç ana görüş vardır:
İdeal devlet düzeni, herkesin hak ettiği saygıyı tam olarak gördüğü, kaynaklardan hak ettiği payı tam olarak aldığı, böylece huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşadığı toplumsal düzendir. Bu konuda üç ana görüş vardır:
İktidarın kaynağı ve ideal devlet düzeni soruları, siyaset felsefesinin temel sorunlarıdır. Bu sorulara verilecek cevaplar, toplumların siyasi sistemlerini ve yönetim biçimlerini etkiler. Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte, ideal devlet düzeninin nasıl olması gerektiği sorusuna tek bir doğru cevap yoktur.
Ek Kaynaklar: İktidarın Kaynağı ve İdeal Devlet Düzeni Legitimacy The Ideal StateEgemenlik, bir grup veya toplumun gücü kullanma yetkisi ve iradesiyle ilgili olup toplulukların ortak varlıklarını sürdürebilmesinin temel şartlarındandır.
Orta Çağ’ın sonlarına doğru modern devletlerin oluşmaya başlamasıyla yurttaşların (milleti oluşturan zümre, grup ve insanlar) yönetime karşı, yönetimlerin yurttaşlara karşı yetki ve sorum- luluklarının neler olacağı tartışılmıştır.
Günümüz demokrasilerinde de hak ve özgürlüklerin nasıl geliştirileceği, yoksulluğun nasıl gi- derileceği, paylaşım ve adalet sorunlarının nasıl çözüleceği, toplumsal rızanın nasıl sağlanacağı, bunun için serbest ekonomi ve seçimlerin yeterli olup olmadığı, kültürel olanla evrensel olanın çelişip çelişmediği gibi konularda çeşitli tartışmalar bulunmaktadır.
Egemenlik, bir toplumun en temel unsurlarından biridir. Egemenliğin kaynağı ve sınırları, toplumun yapısına ve tarihine göre değişebilir. Ancak, egemenliğin meşruiyeti, her zaman temel hak ve özgürlüklere dayanmalıdır.
Kaynaklar:Sanatçı, yapıtında kendini anlatmaktan haklı olarak çekinse de bir insan olarak görünmekten korkmaz, tersine çok zaman bunu karşı konulmaz bir sevinçle ister de. Sanatçı bencil değil ama benci'dir, bir sergilemeci gibidir, kendini sergilemekten korkmaz. Gene de onun amacı insanı araştırmaktır, kendini anlatmak değildir. Ne olursa olsun yaratmak biraz da kendini anlatmaktır, ne duyduğunu ne düşündüğünü insana nasıl baktığını, dünyayı nasıl gördüğünü söylemektir. Onun gözü dünde ve bugünde olduğu kadar hatta ondan daha çok gelecektedir.
Sanat, sanatsal bir üretimin vücut bulmuş hâlidir ve onun temel alınarak değerlendirilmesi yapılır. Sanat eserleri, sanatçının izlerini, alımlayıcısının beklentilerini, toplumun yapısını ve çağın zihniyetini yansıtır. Sanat eserleri, diğer etkinliklerden ayrılan bazı özelliklere sahiptir. Bunlar arasında, sanatçının akıl, duyu, duygu ve hayal gücünü yansıtması, öznel bir yorumun sonucu olması, özgün ve biricik olması, oluşturulduğu kültürün dışında da beğeni kazanabilmesi, kalıcı olması ve zaman geçse de ilgi uyandırması yer alır.
Videolar: Sanatta Gerçekçilik Diğer Kaynaklar: Sanat Eserinin Özellikleri