11.Sınıf Temel Dini Bilgiler Yazılı

Bu soruda, İslam düşüncesinde vahiy ve akıl arasındaki ilişkinin nasıl yorumlandığı sorulmaktadır. İslam düşüncesinde, vahiy ve akıl birbirini tamamlayan unsurlardır ve birbirleriyle çelişmezler. Vahiy, insanlar için rehberlik eden kaynak olarak kabul edilirken, akıl da bu rehberliği anlamak ve yorumlamak için kullanılır.

Cevap anahtarı: A) İnsanın aklı ve özgür iradesi. İslam düşüncesinde, insanın yapısından kaynaklanan temel sebeplerden biri insanın aklı ve özgür iradesidir. İnsanın aklı ve özgür iradesi, insanın kendisini tanıması, Allah'ı tanıması ve doğru ile yanlış arasındaki farkı anlaması için önemlidir. İnsanın diğer özellikleri de elbette önemlidir, ancak İslam düşüncesinde insanın temel özelliği akıl ve özgür iradesidir.

Cevap anahtarı A seçeneğidir, İslam düşüncesinde dinî metinlerden kaynaklanan sebeplerin başında Kuran'ın açık hükümleri ve hadisler gelir. Bu metinler, İslam'ın temel kaynaklarıdır ve İslam düşüncesinin temel yapı taşlarını oluştururlar. Bu sebeple, İslam düşüncesinde dinî metinlerin yeri ve önemi büyüktür. Dinî metinler, İslam düşünürlerinin yorumları ve görüşleri için de temel bir kaynak teşkil ederler ve İslam'ın tarihî gelişimi ve toplumsal koşulları hakkında da önemli bilgiler içerirler.

Bu sorunun cevap anahtarı "E) Hepsi" olarak belirlenmiştir. İslam düşüncesindeki yorum farklılıklarının sebepleri, yorum yapma sürecindeki farklı yaklaşımlar, tarihsel, sosyal ve kültürel faktörler, metinlerin açık olmayan veya çelişkili ifadeleri ve farklı düşünce okullarının etkisi gibi birçok etkene bağlıdır. Bu farklılıklar, İslam düşüncesinin çeşitliliği ve zenginliğinin bir yansımasıdır.

Cevap anahtarı "A) Kuran ve hadislerde yer alan hükümlerin uygulama şekilleri" olarak verilmiştir. İslam düşüncesinde amelî-fıkhî yorumlar, İslam hukukunun pratiğe dökülmesini sağlayan yorumlardır ve Kuran ve hadislerde yer alan hükümlerin günlük hayatta nasıl uygulanacağına ilişkin yorumları içerir. Bu yorumlar, farklı düşünce okulları tarafından yapılmaktadır ve İslam toplumlarının tarihsel, sosyal ve kültürel koşullarına göre şekillenmektedir.

Bu sorunun cevap anahtarı "E) Hepsi"dir. İslam düşüncesindeki yorumları birleştiren unsurlar, Kuran ve hadislerin öncelikli kabulü, İslam'ın temel inançlarına sadık kalma, tarihsel ve kültürel bağlamın dikkate alınması ve yorumların ortaya konulduğu yöntem ve süreç gibi farklı faktörlerin bir araya gelmesidir. Bu unsurların hepsi birlikte İslam düşüncesindeki yorumları şekillendirir ve farklı yorumcular arasında ortak bir zemin oluşmasına yardımcı olur.

Bu sorunun cevap anahtarı "E) Tümü" olarak verilmiştir. İslam düşüncesindeki yorum farklılıklarının etkisi çeşitli sonuçlara yol açabilir. Öncelikle, farklı yorumlar dinî hoşgörüyü artırabilir ve çeşitlilik içinde birlikte yaşama kültürünü destekleyebilir. Ancak aynı zamanda, aşırı farklı yorumlar toplumsal bölünmelere ve anlaşmazlıklara neden olabilir. Yorum farklılıkları aynı zamanda İslam'ın doğru yorumlanmasına katkı sağlayabilir ve İslam'ın farklı toplumlara adapte edilmesine yardımcı olabilir. Bu durumda, çeşitlilik ve farklı perspektiflerin önemi vurgulanır.

Bu sorunun cevap anahtarı "Hepsi" olarak belirlenmiştir. İslam düşüncesinde yorum yaparken, yorumun dayandığı delillerin güvenilirliği, İslam'ın temel inançlarına uygunluğu, tarihsel ve kültürel bağlamın dikkate alınması ve diğer yorumlarla uyumlu olma gibi faktörlere dikkat edilmelidir. Bu, doğru ve sağlıklı bir yorum yapmak için önemlidir.

Cevap anahtarı: D) Vahiy ve akıl birlikte kullanılmalıdır. İslam düşüncesinde, vahiy ve akıl arasındaki ilişki önemli bir konudur. Vahiy, insanlara Allah'ın mesajını aktaran ve onların doğru yolu bulmasına yardımcı olan kutsal bir kaynaktır. Ancak aynı zamanda akıl da önemli bir kaynaktır ve insanlar için düşünme, sorgulama ve anlama yeteneğini temsil eder. İslam düşüncesine göre, vahiy ve akıl birbirini tamamlar ve birlikte kullanılmalıdır. Vahiy, akıl yoluyla anlaşılabilir ve doğru bir şekilde yorumlanabilir. Bu nedenle, İslam düşüncesinde akıl ve vahiy arasında bir çelişki yoktur, ancak birlikte kullanıldığında insanlara yol gösterirler.

Cevap anahtarı C olan bu soruda, İslam düşüncesinde insanın yapısı vahiy ile belirlenir. İslam'da insanın yaratılışı ve yapısı, Tanrı'nın vahyi tarafından belirlenir ve bu nedenle insanın hayatı ve davranışları da vahiy tarafından yönlendirilir. İnsanın yaratılışındaki amaç ve görevleri de yine vahiy yoluyla bildirilir.

Bu sorunun cevap anahtarı "D) İlahi vahiy" olarak verilmiştir. İslam düşüncesine göre, dinî metinlerin kaynağı ilahi vahiydir. İlahi vahiy, Allah'ın peygamberlere gönderdiği doğrudan bir iletişimdir ve insanların Allah'ın mesajlarını alabilmeleri için gönderdiği bir araçtır. Dinî metinler, bu ilahi vahiy yoluyla peygamberlere iletilen mesajların yazılı hale getirilmesiyle oluşmuştur. İslam inancına göre, Kur'an da ilahi vahiy yoluyla Hz. Muhammed'e gönderilmiştir.

İslam düşüncesinde akıl ve vahiy arasındaki ilişki, bir denge üzerine kurulmuştur. Akıl ve vahiy birlikte kullanılır ve birbirlerini tamamlarlar. Vahiy, insanların akıllarının erişemeyeceği bilgileri sunarken, akıl da vahiyleri yorumlayarak anlamaya çalışır.

Cevap anahtarı "A) İnsanın özgür iradesi ve akıl yeteneği" olarak verilmiştir. İslam düşüncesine göre insan, yaratılışında özgür irade ve akıl yeteneği ile donatılmış bir varlıktır. Bu özellikleri sayesinde insan, kendisine verilen sorumlulukları yerine getirebilir ve hayatını düzenleyebilir. İnsanın yapısından kaynaklanan bu sebepler, İslam'ın insan anlayışının temelini oluşturur.

Cevap anahtarı: E) Biyolojik faktörler. İslam düşüncesindeki yorum farklılıklarının sebepleri arasında coğrafi, siyasi, kültürel ve iktisadi faktörler önemli rol oynarken, biyolojik faktörler bu sebepler arasında yer almaz. Bu faktörlerin yokluğu, İslam düşüncesindeki yorum farklılıklarının sadece insan faktörlerine dayandığını gösterir.

Cevap anahtarı D şıkkıdır. İslam düşüncesindeki yorumları birleştiren unsurlar arasında yer almayan unsur, İslam hukukunun esnekliğidir. İslam hukuku belirli prensipler ve kurallar üzerine kurulmuş olsa da, esneklik yerine daha çok belirli kurallara ve hükümlere uyulması önemsenir. İslam hukuku genellikle sabit ve değişmez kabul edilen hükümler içerir. Diğer yandan, İslam düşüncesindeki diğer unsurlar, İslami kaynaklara saygı, İslami kaynakların doğru anlaşılması, farklı yorumların kabul edilmesi, içtihadın önemi gibi unsurları içerir.

Cevap: D) İslam hukukunun katı ve değişmez olması etkili olmamaktadır. İslam düşüncesindeki yorum farklılıklarının oluşmasında dil ve kelime anlamlarının farklı yorumlanması, İslami kaynakların yorumlanması sırasında yaşanan zorluklar, coğrafi, siyasi, kültürel ve iktisadi faktörlerin etkisi ve içtihadın farklı yorumlara açık olması gibi birçok faktör etkili olabilmektedir. Ancak, İslam hukukunun katı ve değişmez olması bu faktörler arasında yer almamaktadır.

Bu sorunun cevap anahtarı C seçeneğidir. Barış, insanların hayatta kalması ve refahı için bir ihtiyaçtır çünkü savaşlar insanların yaşamlarını tehdit eder, kaynakları tüketir, çevreleri tahrip eder ve insanların psikolojik sağlığını olumsuz etkiler. Ayrıca barış, ülkeler arasındaki işbirliğini artırarak ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeyi de teşvik eder.

Cevap anahtarı C'dir. Hz. Muhammed, farklı toplumlar arasında barışı sağlamak için çaba harcadı ve birçok barış anlaşması imzaladı. Bu anlaşmalar aracılığıyla farklı din ve etnik kökenden insanların bir arada yaşamasını teşvik etti.

C seçeneği "Barış İçinde Yaşamak Bir İhtiyaçtır" konusuyla ilgili bir örnek değildir çünkü iklim değişikliği, doğal kaynakların azalması gibi sorunlar barışı etkileyebilir ancak konu barışın kendisi değildir. Diğer seçenekler barışın sağlanması, korunması ve öneminin farkında olunması konularına odaklanırken, C seçeneği doğal kaynaklar gibi başka bir konuyu ele almaktadır.

Cevap anahtarı D'dir. İslam dininin öğretilerine göre barış ve birlikte yaşama önemli kavramlardır. İslam, şiddeti yasaklayan ve barışı teşvik eden bir din olarak bilinir. Müslümanlar arasında olduğu gibi, farklı dinler ve topluluklar arasında da barışın korunmasını ve birlikte yaşama kültürünün geliştirilmesini teşvik eder.

Bu sorunun cevap anahtarı "C) İslam, şiddet içeren çatışmalara sadece kendini savunmak amacıyla karşılık verilmesine izin vermektedir" olarak verilmiştir. İslam, şiddet içeren çatışmalara sadece kendini savunmak amacıyla karşılık verilmesine izin veren bir din olarak kabul edilir. Ancak savaşın ancak zorunlu olduğu durumlarda meşru olabileceği ve barış ve adaleti savunmak için savaşmanın gerektiği durumlarda savaşın meşru olduğuna inanıldığı da doğrudur. İslam'ın barışa ve birlikte yaşamaya verdiği önem, insanların birbirlerine karşı sevgi, saygı ve hoşgörü ile yaklaşmalarını öğütlemesi ve farklı din ve kültürlerden insanların barış içinde bir arada yaşamasını teşvik etmesiyle de ortaya çıkar.

Bu sorunun cevap anahtarı "C" seçeneğidir. Zorunlu olmadıkça savaşın bir insanlık suçu olduğu görüşü, savaşın her zaman meşru olduğuna inananların görüşünün tam tersidir. Bu görüş, savaşın gerekliliğini önceden belirleyebilmek için objektif kriterler önermez ve savaşın ancak zorunlu olduğu durumlarda kabul edilebilir olduğunu savunur. Bu görüş, sadece kendi toplumunu savunanların değil, tüm insanların yaşamını korumayı hedefler. Savaşın son çare olarak kullanılması gerektiğini ve barışın tercih edilmesi gerektiğini vurgular.

Bu sorunun cevap anahtarı "E) Tümü doğrudur" olarak verilmiştir. İslam, barışa ve birlikte yaşamaya önem verir çünkü çatışmaların sonucunda insanlar birbirlerine zarar verirler, insanların birbirlerine yardımcı olmaları gerektiğini öğütler, barış ve birlik toplumda huzur ve refahın sağlanmasına katkıda bulunur ve şiddetin kötü bir şey olduğunu öğütler.