Yahudilik, Hz. İbrahim, Hz. İshak ve Hz. Yakup gibi büyük peygamberlerin izinden gelerek MÖ 13. yüzyılda ortaya çıkmış bir dindir.
Yahudiliğin tarihi, Hz. İbrahim'e (a.s.) kadar uzanır. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İshak (a.s.), onun oğlu da Hz. Yakup (a.s.)'dır. Hz. Yakup'un (a.s.) on iki oğlu olmuştur ve bu on iki oğul, İsrailoğullarının on iki kabilesinin atası olmuştur.
Hz. Musa (a.s.), İsrailoğullarını Mısır'daki kölelikten kurtarmış ve onlara Tevrat'ı getirmiştir. Hz. Musa (a.s.)'dan sonra İsrailoğulları, Hz. Yeşu liderliğinde söz verilen topraklara ulaşmışlardır.
Hz. Yeşu'dan sonra İsrailoğulları bir müddet lidersiz kalmışlardır. Bu süreçte Yahudi kabileleri "şoftim" denilen hâkimler tarafından yönetilmiştir. Hâkimler Dönemi'nden sonra Krallık Dönemi başlamıştır. Bu dönemde İsrailoğulları, Saul, Davut ve Süleyman gibi krallar tarafından yönetilmiştir.
Hz. Davud (a.s.), İsrailoğullarının en önemli krallarından biridir. O, Kudüs'ü alıp krallığın başkenti yapmıştır. Hz. Davud (a.s.)'un zamanında İsrailoğulları en ihtişamlı dönemlerini yaşamışlardır.
Hz. Davud'un (a.s.) oğlu Hz. Süleyman (a.s.), Kudüs'teki Moriah Dağı'nda Bet-Hamikdaş (Kutsal Ev) olarak adlandırılan büyük bir mabet yaptırmıştır. Böylece Yahudilik tarihinde Birinci Mabet Dönemi başlamıştır.
Hz. Süleyman'ın (a.s.) vefatından sonra İsrailoğulları arasında anlaşmazlıklar olmuştur. Bunun için Tanrı onları bölünmekle cezalandırmıştır. Böylece biri kuzeyde İsrail, diğeri de güneyde Yahuda olmak üzere iki ayrı krallık ortaya çıkmıştır. İsrail krallığı putperestliğe yönelmiş ve MÖ 722 yılında Asurlular tarafından ortadan kaldırılmıştır. Yahuda krallığı ise MÖ 587 yılında Babilliler tarafından yıkılmıştır ve buradakiler Babil'e sürgüne gönderilmişlerdir. Böylece Birinci Mabet Dönemi sona ermiştir.
İsrailoğulları Babil'de 70 yıl sürgün hayatı yaşamışlardır. Bu durum, Perslilerin Babilleri yenmesiyle bitmiştir. Pers kralı, Yahudilerin Kudüs'e dönmelerine ve mabedi yeniden yapmalarına izin vermiştir. Ezra'nın liderliğinde mabet yeniden yapılmıştır ve Yahudiliğin kurum ve hükümleri yeniden uygulanmaya başlanmıştır. Böylece Yahudi tarihinde İkinci Mabet Dönemi başlamıştır. Bu dönem içinde Yahudilik, çok önemli bir din âlimi olan Ezra'nın katkılarıyla din olarak gelişmiştir. MS 70 yılında Romalılar tarafından Kudüs ve mabet yıkılmıştır. Bu olaydan sonra Yahudiler dünyanın dört bir yanına dağılmışlardır.
Yahudilik, uzun ve zengin bir geçmişe sahip bir dindir. Yahudi kutsal kitabına göre Hz. Musa (a.s.)'dan sonra yerine İsrailoğullarına göç yolunda Yeşu liderlik yaptı (MÖ 1250 veya 1200). Yeşu, İsrailoğullarını söz verilen topraklara ulaştırdı. Yeşu’dan sonra İsrailoğulları bir müddet lidersiz kaldı. Bu süreçte Yahudi kabileleri “şoftim” denilen hâkimler tarafından yönetildi.
Yahudilik, MÖ 13. yüzyılda ortaya çıkan ve Hz. İbrahim (a.s.), Hz. İshak (a.s.) ve Hz. Yakup (a.s.)'ın üç büyük atası olduğu bir dindir. Yahudiliğin temel ilkeleri olan On Emir, Hz. Musa'ya (a.s.) Sina Dağı'nda Tanrı tarafından verilmiştir.
Yahudilik, tarihi ve özellikleriyle günümüzde de varlığını sürdüren önemli bir dindir.
Yahudilikte inanç esasları, Tanrı'ya, Peygamberlere, Kutsal Kitap'a, Mükâfat ve Cezalandırmaya, Ahirete ve Mesih'e iman gibi temel konuları içerir. Bu on üç maddelik inanç esaslarının tamamı sadece Ortodoks Yahudiler tarafından kabul edilir.
Yahudi inanç esaslarının birincisini Tanrı inancı oluşturur. Yahudilik, tek tanrıcı bir dindir. Tanrı, her şeyi yaratan ve her şeye hükmeden yüce bir varlıktır. Ezeli ve ebedidir. Onun bedeni, şekli, eşi, benzeri ve ortağı yoktur. Bu yüzden hiçbir şekilde resmi ve heykeli yapılamaz.
Yahudilikteki temel inanç esaslarından biri de Peygamberliktir. Yahudilik inancına göre Peygamberler Tanrı'nın elçisidir. Peygamberlerin ilki Hz. İbrahim (a.s.), sonuncusu MÖ 5. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Malaki'dir. Yahudi tarihinde, aynı anda birden fazla Peygamber görev yapıştır.
Yahudiliğin kutsal metinleri, yazılı ve sözlü olmak üzere iki kısma ayrılır. Yazılı kutsal metinler, Türkçede "Eski Ahit" olarak bilinen "Tanah" adıyla anılır. Tanah; Tora (Tevrat), Neviim (Peygamberler) ve Ketuvim (Kitaplar) bölümlerinden oluşmaktadır. Bunlardan Tora yani Tevrat'ın Hz. Musa'ya (a.s.) verildiğine inanılır. Tevrat; Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye olmak üzere beş kitaptan oluşmaktadır. Bu beş kitapta, yaratılıştan Hz. Musa'nın (a.s.) vefatına kadar gecen olaylar kronolojik bir düzende anlatılır ve Yahudilerin uyması gereken yasalar belirtilir.
Yahudilikte inanç esasları, Tanrı'nın varlığına ve birliğine, Peygamberlere, Kutsal Kitap'a, Mükâfat ve Cezalandırmaya, Ahirete ve Mesih'e imandan oluşur. Bu inanç esasları, Yahudiliğin temelini oluşturur ve Yahudilerin inanç sistemini biçimlendirir.
Yahudilikte İnanç EsaslarıYahudilik, binlerce yıl boyunca oluşan ve bir kültürü ifade eden bir dindir. Yahudilikte ibadetler, ritüeller, semboller ve kutsal mekânlar önemli bir yere sahiptir.
Yahudilikte ritüeller, dinin şekle bağlı olan ibadetlerini ifade eder. Yahudilerin temel görevi Tevrat'taki kuralları yerine getirmektir. Bu kuralların büyük bir kısmı kurban ve sunularla ilgilidir. Yahudilikte ibadete yalnızca erkekler katılır.
Yahudilikte semboller, duyularla algılanamayan şeyleri, algılanabilir hâle getiren somut şeylere veya işaretlere denir.
Yahudilikte kutsal mekânlar, o dinin inananları için önemlidir. Yahudilikte vadedilen topraklar ve bunların içinde özellikle Kudüs, burada da Hz. Süleyman (a.s.) tarafından yapılan ve günümüzde sadece batı duvarı kalan Mabet en önemli kutsal mekândır.
Yahudilikte ritüeller, semboller ve kutsal mekânlar, Yahudi kimlik ve kültürünün oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu unsurlar, Yahudilerin inançlarını ve değerlerini ifade etmelerine yardımcı olur ve onları bir topluluk olarak bir araya getirir.
İçerikle İlgili Video Linkleri:Yahudilik ve Hristiyanlık, Tek Tanrı'ya inanç esasına dayalı iki büyük dünya dinidir. Yahudilik, Hz. İbrahim'in torunu Hz. Musa ile başlayan ve Hz. Davut ve Hz. Süleyman tarafından kurulan bir dindir. Hristiyanlık ise, Hz. İsa'nın öğretileri üzerine kurulmuştur.
Yahudiliğin kutsal metinleri Tevrat, Talmud ve Mişna'dır. Tevrat, Yahudilerin inanç esaslarını, ibadetlerini ve günlük yaşam kurallarını içerir. Talmud ve Mişna ise, Tevrat'ın yorumlarından oluşan kitaplardır.
Yahudiler, tek Tanrı'ya inanırlar ve bunun dışında hiçbir tanrı tanımazlar. Ayrıca, Hz. Musa'nın peygamber olduğuna, Tevrat'ın ilahi bir kitap olduğuna ve Mesih'in geleceğine inanırlar.
Yahudiler, günlük olarak üç vakit namaz kılarlar. Ayrıca, haftada bir gün Şabat günü olarak kutlanır ve bu günde hiçbir iş yapılmaz. Yahudiler ayrıca, her yıl Paskalya, Şavuot ve Sukkot gibi bayramlar kutlarlar.
Hristiyanlığın kutsal metinleri Eski Ahit ve Yeni Ahit'tir. Eski Ahit, Yahudiliğin kutsal metinlerini içerirken, Yeni Ahit ise Hz. İsa'nın öğretilerini, hayatını ve ölümünü anlatır.
Hristiyanlar, tek Tanrı'ya inanırlar ve bu Tanrı'nın üçlü bir yapıya sahip olduğuna inanırlar. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olmak üzere üçlü bir yapıya sahip olan bu Tanrı'ya Teslis denir. Hristiyanlar ayrıca, Hz. İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğuna, çarmıha gerilerek öldüğüne ve üçüncü gün dirildiğine inanırlar.
Hristiyanlar, genellikle kiliselerde ibadet ederler. Kiliselerde ayinler yapılır ve dualar okunur. Ayrıca, Hristiyanlar her hafta Pazar günü ibadet ederler ve bu günde kiliseye giderler.
Yahudilik ve Hristiyanlık, Tek Tanrı'ya inanç esasına dayalı iki büyük dünya dinidir. Her iki dinin de kendine özgü inanç esasları, kutsal metinleri ve ibadet biçimleri vardır.
Hristiyanlık, özde tek tanrılı olmakla beraber sonradan teslise yer veren ilahi kaynaklı ve “İsa-Mesih” merkezli bir dindir.
Hristiyanlığın tarihi Hz. İsa (a.s.) ile başlar. Onun yaşadığı dönemde Filistin, Romalıların egemenliğinde idi. Yahudiler arasında devamlı olarak problemler yaşanıyordu. Bunun yanı sıra Yahudilerin kendi aralarında da birlik yoktu ve birbirleriyle de mücadele ediyorlardı. Hz. İsa (a.s.) böyle bir ortamda 30 yaşlarında peygamberlik görevine başladı. Hz. İsa’nın (a.s.) temel görevi, Hz. Musa’nın (a.s.) dinini, yeniden canlandırmak ve Yahudileri uyarmaktı. Çeşitli yerleri dolaşarak kendisini dinleyenlere Yahudiliğin mevcut durumu ile ilgili eleştirilerini anlattı. Bir müddet sonra etrafında, ona tebliğinde yardım eden anlamına gelen “havariler” oluştu. Hz. İsa (a.s.), tebliğ faaliyetinin başında 12 kişiyi havari olarak seçti. Ancak onun tebliğinden, hem mevcut Yahudiliğe getirdiği eleştiriler sebebiyle Yahudi din âlimleri hem de ileride kendileri için tehdit oluşturur diye Romalılar rahatsız oldu. Yaklaşık üç yıl süren tebliğinin sonunda Yahudilerin tahrikleriyle Romalılar tarafından çarmıha gerildi. Hz. İsa’nın (a.s.) tebliği süresince Hristiyanlık sınırlı kalmış, çok geniş kitlelere yayılamamıştır.
Hz. İsa’nın (a.s.) ölümünden sonra onun öğretilerini havarileri devam ettirmeye çalıştılar. Bu döneme, “Havariler Dönemi” veya “Pavlus Öncesi Dönem” denir. Hz. İsa’dan (a.s.) sonra tebliğ için çeşitli bölgelere dağılan havariler Kudüs’te bir araya gelerek yeniden tebliğe başladılar. Bu dönemde özellikle Petrus isimli havarinin geniş kitleler üzerinde etkili olduğu görülür.
Havarilerden sonraki döneme Hristiyanlık tarihinde “Pavlus Dönemi” denir. Havarilerle birlikte Hristiyanlık yavaş yavaş Yahudilerle sınırlı olmaktan çıkıp başka din ve milletten olanlar arasında da yayılmaya başladı. Ancak yeni katılanlar Hz. İsa’ya (a.s.) inanmakla birlikte Yahudiliğin kurallarına uymakta zorlandılar. Bu durum, Yahudi asıllı Hristiyanlarla putperest asıllı Hristiyanları karşı karşıya getirdi. Bunun üzerine MS 50 yılında Kudüs’te sorunları çözmek ve bir karara bağlamak amacıyla üst düzey din adamlarının bir araya gelmesiyle bir konsül yani toplantı yapıldı. Bu konsülde kendisi de Tarsuslu bir Yahudi olup başlangıçta havarilere şiddetle karşı çıkan, fakat daha sonra Hristiyanlığı kabul ederek tebliğe başlayan Pavlus putperestlerden yana tavrını koydu. Onun etkisiyle Hristiyanlık yön değiştirdi ve yavaş yavaş Yahudilikle bağlarını koparmaya başladı. Onun yorumlarıyla Yahudilikten gelen pek çok inanç, ibadet ve dinî pratikler terk edildi. Bu değişiklikler, Hristiyanlığın Greko-Romen halklar arasında yayılmasını sağladı. Pavlus, dinî emir ve hükümlerin çok da önemli olmadığını, uhrevi kurtuluşun Hz. İsa’ya (a.s.) iman yoluyla elde edileceğini öğretmeye başladı. Millî din yerine evrenselci din anlayışını benimsedi. Yahudiliğin kuralları yerine “Tanrı’nın izzeti ve onun herkese ulaşabileceği” anlayışını koydu. Öğretisinin temeline Hz. İsa’nın (a.s.) çarmıha gerilişini koydu. O, Hz. İsa (a.s.), Hz. Ȃdem’in (a.s.) cennette işlediği ilk günahın cezasını çekmek için kendisini feda etti anlayışını benimsedi. Onun bu yaklaşımı, Hz. İsa’nın (a.s.) diğer havarileri tarafından tepki aldı. Ancak Kudüs’ün Romalılar tarafından alınmasıyla Yahudi asıllı Hristiyanlar büyük bir darbe aldı ve Pavlus’un öğretisi güçlenmeye başladı. Onun için Pavlus bugünkü Hristiyanlığın kurucusu kabul edilir.
Pavlus’un ölümünden sonrası, Hristiyanlık tarihinde “Pavlus Sonrası Dönem” olarak adlandırılır. Bu dönemde Hristiyanlık hem öğreti hem de coğrafya olarak Filistin dışında yayılmaya başladı.
Hristiyan dünyasında Pavlus’un, Hz. İsa’yı (a.s.) Hz. Ȃdem’in (a.s.) günahını ortadan kaldıran insan şeklindeki tanrı olarak tanıtması, tanrının birliği, mahiyeti ve Hz. İsa’nın (a.s.) konumuyla ilgili düşünceleri Hristiyanlar arasında bölünmeler oluşturdu. Bu farklı fikir ve düşünceleri ortadan kaldırmak için konsüller yapıldı. Bu konsüllerde Hz. İsa’nın (a.s.) ve kutsal ruhun da tanrı olduğuna karar verilerek teslis inancı oluşturuldu. Fakat bu inanç da Hristiyanlar arasında tartışmalar başlattı. Hristiyan dünyası 11. yüzyılda Katolik ve Ortodoks olarak iki gruba ayrıldı. 16. yüzyılda tekrar bir bölünme yaşanarak Katoliklik içinden Protestanlık çıktı.
Hristiyanlık, kendi içinde fikir tartışmaları yaşamakla birlikte kurumsallaşmış yapısı ve devlet gücünü arkasına almasıyla Batı’da kabul gördü. Misyonerlik faaliyetleriyle de kısmen doğuda yayıldı. Günümüzde en yaygın olduğu bölge Avrupa’dır. Kuzey Amerika’nın tamamı, Güney Amerika’nın kıyı kesimleri ve Avustralya’nın büyük çoğunluğu Hristiyan nüfustan oluşmaktadır. Bunun dışında Afrika’da ve Asya’da da oldukça fazla sayıda Hristiyan bulunmaktadır.
Hristiyanlığın TarihçesiHristiyanlık, dünyada en çok inananı bulunan tek tanrılı bir dindir. Yaklaşık 1,5 milyar taraftarı vardır. Yahudilik'ten doğan bir dindir ve Hz. İsa'nın (a.s.) öğretilerine dayanır.
Hristiyanlık, dünyada en çok inananı bulunan tek tanrılı bir dindir. Hz. İsa'nın (a.s.) öğretilerine dayanır ve zengin bir inanç sistemine ve ritüellere sahiptir.
Hristiyanlık Hakkında Bilgi Hristiyanlık Nedir?Hristiyanlıkta ibadet önemli ritüellerden biridir. Hristiyanlığa göre Tanrı, ibadetin tek kaynağı olup Ona yönelmek gerekir. İbadetin amacı ise Tanrı’da birleşmektir. Tanrı’nın iradesinde birleşmek ancak Kutsal Ruh’un öncülüğünde mümkündür. Tanrı’ya varmanın ve onu tanımanın yolu da duadır.
Hristiyanlıkta ibadet önemli ritüellerdendir. Hristiyanlığa göre Tanrı, ibadetin tek kaynağı olup Ona yönelmek gerekir. İbadetin amacı ise Tanrı’da birleşmektir. Bu birleşme, Kutsal Ruh’un öncülüğünde mümkündür. Tanrı’ya varmanın ve onu tanımanın yolu da duadır. Dua, Hz. İsa (a.s.) merkez olmak üzere Tanrı (Baba) ve Kutsal Ruh etrafında döner.
Kaynaklar:Hristiyanlıkta, tarihî süreç içerisinde inanç, ibadet, sakrament, ayin, hac, oruç gibi konulardan kaynaklanan sebeplerle bölünmeler yaşanmıştır. Bu bölünmelerden inanç ve uygulamaları farklılık gösteren çeşitli mezhepler doğmuştur. Katoliklik, Ortodoksluk ve Protestanlık bu mezheplerin başta gelenleridir. Bu mezhepler genel olarak Kilise adı ile de anılırlar.
Katoliklik, Hristiyan dünyasında mensubu en fazla olan mezheptir. Dünyanın hemen her yerinde Katolikler bulunur. Özellikle Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, kısmen Almanya ve Güney Amerika’da Katolikler yoğundur. Katolik mezhebinin bazı temel özellikleri şunlardır:
Ortodoksluk sayısal olarak Hristiyan dünyasındaki ikinci büyük mezheptir. Günümüzde Ortodoks mezhebinin Orta Doğu, Balkanlar ve Rusya başta olmak üzere dünyada çok sayıda mensubu vardır. Ortodoksluk mezhebinin bazı temel özellikleri şunlardır:
Protestanlık, Katolik kilisesinin bazı uygulamalarına karşı 16. yüzyılda Martin Luther (Martin Luter, 1483-1546) öncülüğünde bir reform hareketi başlamıştır.
Luther ve taraftarları, “protesto edenler, başkaldıranlar” anlamında Protestan olarak adlandırılmıştır. Almanya’da Luther hareketini takiben İsviçre’de Ulrich Zwingli (Ulrih Zivingli, 1484-1531), Fransa’da da Jean Calvin (Jan Kalvin, 1509-1564) reform hareketlerine katılmıştır.
Protestanlık, Katoliklik ve Ortodoksluktan daha hızlı bir biçimde dünyada yayılmış ve farklı şekillerde isimlendirilmiştir. 16. yüzyılda başlayıp günümüze kadar gelen Protestanlık, bütün reform kökenli hareketlerin genel adıdır.
Kaynaklar: * [Hristiyan Mezhepleri](https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C4%B1ristiyan_mezhepleri) * [Katoliklik](https://tr.wikipedia.org/wiki/Katoliklik) * [Ortodoksluk](https://tr.wikipedia.org/wiki/Ortodoksluk) * [Protestanlık](https://tr.wikipedia.org/wiki/Protestanlık)Protestanlık, 16. yüzyılda Avrupa'da başlayan bir Hristiyanlık reform hareketidir. Martin Luther adlı bir rahip tarafından başlatılmış ve kısa sürede tüm Avrupa'ya yayılmıştır. Protestanlar, Katolik Kilisesi'nin otoritesini reddederler ve sadece Kutsal Kitap'ı otorite olarak kabul ederler.Protestanlığın Özellikleri
Protestanlık içinde ortaya çıkan grupların en çok bilinenlerinden biri de Baptistler ve Metodistler gibi Evanjelik akımlardır. Evanjelik akım ve kiliselerin birçoğu İngiltere ve özellikle Amerika kökenli cemaatlerdir. Evanjelik, İncil’e ait demektir. Onun için bu akımların ortak özelliğini, kilise papazları tarafından oluşturulan Hristiyanlık yerine tekrar İncil’e dönülmesi fikri oluşturur. Evanjelikler, kişinin kendi imanı ile arınıp kurtulacağını ve bir aracıya gerek olmadığını savunur. Dolayısıyla her Hristiyan doğrudan kutsal kitabı okumalı ve anlamalıdır.
Protestanlık, Hristiyanlığın en büyük kollarından biridir ve dünyanın dört bir yanında milyonlarca takipçisi bulunmaktadır. Protestanlar, Katolik Kilisesi'nin otoritesini reddederler ve sadece Kutsal Kitap'ı otorite olarak kabul ederler. Evanjelik akım ise, Protestanlık içinde ortaya çıkan bir yenilenme hareketidir. Evanjelikler, kişinin kendi imanı ile arınıp kurtulacağını ve bir aracıya gerek olmadığını savunur. Dolayısıyla her Hristiyan doğrudan kutsal kitabı okumalı ve anlamalıdır.