Kök, gövde, yaprak, çiçek ve meyve gibi temel kısımların yanı sıra bitkisel dokular ve iletim sistemleri de ele alınmıştır
Bitkiler, besin ve oksijen kaynağı olması nedeniyle canlılar dünyasında çok önemli bir yere sahiptir. Bunun yanın- da yeryüzündeki ısının kontrol edilmesi, atmosferdeki gaz dengesinin korunmasında da görev alır. Ayrıca bitkiler, pek çok canlı için barınak görevi görür.
Kapalı tohumlu bitkinin temel kısımları şunlardır:
Bitkisel dokular, sınıflandırılmalarına göre dört ana gruba ayrılır:
Bitkiler, yaşamın devamı için gerekli besin ve oksijeni üretirler, çevre kirliliğini azaltırlar ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olurlar. Bu nedenle bitkileri korumak ve onlara zarar vermemek çok önemlidir.
Bitkilerin Yapısı Hakkında Video Bitkiler Hakkında Wikipedia SayfasıMeristematik dokular, bitkilerde büyüme ve gelişmeden sorumlu dokulardır. Bitkinin büyümesine ve gelişmesine olanak sağlayan hücre bölünmelerini gerçekleştirirler.
Embriyonik dönemden beri bölünme yeteneğini kaybetmemiş hücrelerden oluşurlar. Kök ve gövde uçlarında bulunurlar. Bitkinin primer büyümesini sağlarlar.
Bitkinin uçlarında bulunan meristemlerdir. Kök ucu meristemi ve sürgün ucu meristemi olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Bitkinin yan taraflarında bulunan meristemlerdir. Demet kambiyumu ve mantar kambiyumu olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Bölünme yeteneğini kaybetmiş parankima hücrelerin hormonların etkisi ile sonradan bölünme yeteneğini kazanması sayesinde oluşan dokudur. Sonradan bölünme yeteneğini kazanan meristeme yanal meristem, sekonder meristem ya da kambiyum denir.
Odunlaşmış bitkilerin gövdelerinde ve köklerinin merkezinde bulunur. Ksilem ve floemi oluşturur.
Odunlaşmış bitkilerin gövdelerinin dış tarafında bulunur. Mantar dokuyu oluşturur.
Meristematik dokular, bitkilerin büyüme ve gelişmesinden sorumlu dokulardır. Primer meristemler, bitkinin primer büyümesini sağlarlar. Sekonder meristemler ise, bitkinin sekonder büyümesini sağlarlar.
Kaynaklar: * [Biyoloji 12 - Ders Kitabı](https://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/56/04/616256/ders_kitaplari/biyoloji_12_ders_kitab.pdf) * [Meristematik Dokular](https://tr.wikipedia.org/wiki/Meristematik_doku)Bitki dokuları, bitkinin büyüme ve gelişimi için gerekli olan temel yapısal ve işlevsel birimlerdir. Temel dokular, bitkinin büyümesini ve gelişmesini sağlayan dokulardır. İletim dokular ise, bitkinin çeşitli organları arasında su, mineral ve besin maddelerinin taşınmasını sağlayan dokulardır.
Bitkilerde üç çeşit temel doku bulunur:
Bitkilerde iki çeşit iletim dokusu bulunur:
Temel dokular ve iletim dokuları, bitkilerin büyüme ve gelişimi için gerekli olan temel yapısal ve işlevsel birimlerdir. Temel dokular, bitkinin büyümesini ve gelişmesini sağlar. İletim dokular ise, bitkinin çeşitli organları arasında su, mineral ve besin maddelerinin taşınmasını sağlar.
Kaynaklar:Bitkilerde iletim dokusu, su, mineraller ve besin maddelerinin bitkinin farklı kısımlarına taşınmasından sorumludur. İletim dokusu iki ana bölümden oluşur: ksilem ve floem.
Ksilem, su ve mineralleri köklerden yapraklara taşır. Ksilem, trake ve trakeit adı verilen ölü hücrelerden oluşur. Trakeler daha geniş, daha kısa ve daha ince çeperlidir. Trakeitler ise daha dar, daha uzun ve daha kalın çeperlidir. Ksilemdeki su, geçit adı verilen ince bölgelerden geçerek taşınır.
Floem, yapraklarda üretilen besin maddelerini bitkinin diğer kısımlarına taşır. Floem, kalburlu boru elemanları, arkadaş hücreleri, floem parankiması ve floem sklerenkiması olmak üzere dört hücre tipinden oluşur. Kalburlu boru elemanları, ince çeperli ve canlı hücrelerdir. Arkadaş hücreleri, kalburlu boru elemanının yanında bulunur ve iletime katılmaz. Floem parankiması besinlerin depo edildiği hücrelerdir. Floem sklerenkiması ise bitkiye destek sağlamada görev yapar.
Ksilem ve floem, bitkilerin hayatta kalması için olmazsa olmaz iki iletim dokusudur. Ksilem, su ve mineralleri köklerden yapraklara taşırken, floem, yapraklarda üretilen besin maddelerini bitkinin diğer kısımlarına taşır.
YouTube Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=zql6dpbyuNU Ek Kaynaklar: * http://www.biologycorner.com/anatomy/xylem-phloem.html * http://www.khanacademy.org/science/biology/plant-biology/transport-in-plants/a/xylem-and-phloemBitkiler kök, gövde ve yapraklar olmak üzere üç temel organa sahiptir. Kök, genellikle bitkinin toprak altında kalan kısmıdır. Kökün temel görevleri bitkiyi toprağa bağlamak, topraktan su ve mineralleri alarak bitkinin diğer kısımlarına taşınmasını sağlamak, besin maddelerini depolamak, destek sağlamak ve bazı bitki hormonlarını sentezlemektir.
Kökün boyuna kesitinde net sınırlarla ayrılmayan hücre bölünme bölgesi, uzama bölgesi ve olgunlaşma bölgesi olarak adlandırılan üç bölge vardır.
Kök, bitkinin toprak altında kalan kısmı olarak birçok önemli görev üstlenir. Kökler, topraktan su ve mineral emerek bitkinin diğer kısımlarına taşır ve bitkiyi toprak altında sabitler. Kökler ayrıca, besin maddelerini depolar ve bitki büyümesini destekler.
Kökün Yapısı ve Görevleri hakkında YouTube videosuBitki Kökü
Bitki kökünün enine kesitinde dıştan içe doğru sırasıyla kök emici tüyleri, epidermis, korteks, endodermis ve merkezî silindir görülür.
Bitki Gövdesi
Bitki kökü ve gövdesi, bitkinin hayatiyetini sürdürebilmesi için çok önemli organlardır. Kök, bitkiyi toprağa sabitler, su ve mineralleri emer ve besin maddelerini bitkinin diğer organlarına iletir. Gövde ise yaprak, çiçek, yan dallar, meyve, tomurcuk gibi kısımları taşır, bu kısımları destekler, köklerden alınan su ve minerallerin en uçtaki yapraklara kadar iletilmesini sağlar ve fotosentez sonucu sentezlenen besini bitkinin diğer organlarına iletir.
Bitkilerde kök, gövde ve yaprak olmak üzere üç temel organ bulunur. Bu organlar, bitkinin beslenmesi, büyümesi ve üreme süreçlerinde farklı görevler üstlenir.
Kök, bitkinin toprağa sabitlenmesini, su ve mineral maddeleri topraktan almasını ve depo etmesini sağlar. Kökler, genellikle toprak altında bulunur ve dallanarak büyürler. Kök ucunda bulunan büyüme noktası, köklerin sürekli olarak uzamasını sağlar.
Gövde, bitkinin yapraklarını, çiçeklerini ve meyvelerini taşır. Ayrıca, bitkinin su ve besin maddelerini kökten yapraklara taşır. Gövdeler, genellikle dik olarak büyürler ve dallanarak çoğalırlar. Gövde ucunda bulunan büyüme noktası, gövdenin sürekli olarak uzamasını sağlar.
Yaprak, bitkinin fotosentez yapmasını, terleme yoluyla su buharı kaybetmesini ve gaz alışverişini gerçekleştirmesini sağlar. Yapraklar, genellikle yeşil renklidir ve gövdeden çıkan yaprak sapı ile gövdeye bağlanırlar. Yaprak ayası, yaprağın fotosentez yapan kısmıdır. Yaprak damarları, yaprağa su ve besin maddelerini taşır.
Kök, gövde ve yaprak, bitkilerin üç temel organıdır. Bu organlar, bitkinin beslenmesi, büyümesi ve üreme süreçlerinde farklı görevler üstlenir.
Bitkilerde Kök, Gövde ve Yaprak YapısıBitkisel hormonlar, bitkilerin büyüme ve gelişmesinde önemli rol oynayan organik moleküllerdir. Az miktarda üretilirler, ancak hedef hücrelerde büyüme, gelişme ve metabolik faaliyetler üzerinde büyük etkiye sahiptirler.
Bitkisel Hormon | Bitkide Bulunduğu ve Üretildiği Yerler | Başlıca Özellikleri ve Görevleri |
---|---|---|
Oksin | Kök ve gövde uçları, tohumlar, meyveler ve genç yapraklarda üretilir. | • Kök ve gövde büyümesini teşvik eder. • Çiçek oluşumunu ve meyve gelişimini destekler. • Yan sürgünlerin oluşumunu engeller. • Yaprak dökülmesini önler. |
Giberellinler | Çimlenme, büyüme ve gelişme süreçlerinde üretilir. | • Tohumların çimlenmesini teşvik eder. • Gövde ve yaprak büyümesini hızlandırır. • Çiçek oluşumunu ve meyve gelişimini destekler. • Meyvede çekirdek oluşumunu teşvik eder. |
Sitokininler | Kök uçları, yapraklar ve genç meyvelerde üretilir. | • Hücre bölünmesini ve büyümeyi teşvik eder. • Yan sürgünlerin oluşumunu teşvik eder. • Yaprak yaşlanmasını geciktirir. • Kök oluşumunu teşvik eder. |
Absisik asit (ABA) | Neredeyse tüm bitki hücrelerinde üretilir. | • Su stresi sırasında stomaların kapanmasını teşvik eder. • Tohumun uyku durumunda (dormansi) kalmasını sağlar. • Erken çimlenmeyi engeller. • Yaprak yaşlanmasını sağlar. • Meristem hücrelerinde bölünmenin durmasına ve tomurcukların kın ile çevrilmesine neden olur. |
Etilen | Gaz hâlindeki bu hormon tüm hücrelerde üretilir. Yaralanma gibi stres durumlarında sentezi artar. | • Pek çok meyvede nişastanın şekere dönüşmesini sağlayarak meyvenin olgunlaşmasını sağlar. • Yaprak dökülmesini teşvik eder. • Yatay büyüme ve yanal genişlemeyi sağlarken gövde uzamasını engeller. • Kök ve kök emici tüylerin oluşumunu artırır. • Yaşlanmayı hızlandırır. • Bitkilerde kuraklık, mekanik basınç ve enfeksiyon gibi streslere çözüm olarak üretilir. |
Bitkisel hormonlar, bitkilerin büyüme ve gelişmesinde önemli rol oynayan organik moleküllerdir. Bu hormonlar, bitkilerin farklı organ ve dokularında üretilir ve taşınır. Bitkisel hormonların özellikleri ve görevleri, bitkilerin yaşam döngüsü boyunca değişebilir.
Buraya youtubedan içerikle alakalı video linki veya diğer kaynak linkleri eklenebilir.
Bitkilerde tropizma hareketleri, çevresel uyaranlara karşı gösterilen yönelme hareketleridir. Bu hareketler, oksin hormonunun düzensiz dağılımı sonucu ortaya çıkar.
Bitkilerin ışık uyaranına karşı gösterdiği yönelme hareketidir. Işığın geldiği yöne doğru gerçekleşen hareket pozitif fototropizma, ışığın tersi yönünde gerçekleşen hareket negatif fototropizma olarak adlandırılır. Köklerde negatif fototropizma, gövdede ise pozitif fototropizma görülür.
Bitkilerin ışığı algılama mekanizmasını çözmek için yapılan deneylerde, oksin hormonunun fototropizmada etkili olduğu bulunmuştur. Işık almayan taraftaki hücrelerde oksin konsantrasyonu daha yüksek olduğundan, bu hücreler daha hızlı büyür ve bitki ışık yönünde eğilir.
Deney | Sonuç |
---|---|
Koleoptil ucu kesildiğinde ışığa yönelim olmaz. | Işığı algılayan koleoptil ucu kesildiğinde, oksin üretimi durur ve bitki ışığa yönelemez. |
Koleoptil ucu ışık geçirmeyen bir başlık ile kapatıldığında ışığa yönelim olmaz. | Işık koleoptil ucuna ulaşmadığında, oksin üretimi olmaz ve bitki ışığa yönelemez. |
Koleoptil ucu ışık geçiren bir başlık ile örtüldüğünde ışığa yönelim olur. | Işık koleoptil ucuna ulaştığında, oksin üretimi olur ve bitki ışığa yönelir. |
Koleoptil ucu açık bırakılarak koleoptilin diğer kısımları ışık geçirmeyen siyah bir örtü ile kapatıldığında ışığa yönelim olur. | Oksin, koleoptil ucunda üretilerek diğer kısımlara taşınır. Bu nedenle, koleoptil ucu açık bırakıldığında, oksin diğer kısımlara taşınır ve bitki ışığa yönelir. |
Koleoptilin ucu, hücreler arasındaki teması kesen fakat kimyasalların geçişine izin veren jelatin bir blokla koleoptilin alt kısımlardan ayrıldığında fidelerin ışığa doğru yöneldiği gözlenmiştir. | Oksin, jelatin blok gibi geçirgen bir engelden geçebilir. Bu nedenle, koleoptil ucu jelatin blok ile ayrıldığında, oksin diğer kısımlara taşınır ve bitki ışığa yönelir. |
Koleoptilin uç kısmı alt kısmından geçirimsiz bir madde (mika) ile ayrıldığında ışığa yönelim olmaz. | Oksin, mika gibi katı bir engelden geçemez. Bu nedenle, koleoptil uç kısmı mika ile ayrıldığında, oksin diğer kısımlara taşınamaz ve bitki ışığa yönelemez. |
Bitkiler, çevrelerindeki uyaranlara tepki olarak çeşitli hareketler gösterirler. Bu hareketler, bitkilerin büyüme ve gelişmesi, beslenme, üreme ve çevre koşullarına uyum sağlaması açısından büyük önem taşır.
Uyaranın yönüne bağlı olarak gerçekleşen hareketlere tropizma hareketleri denir. Tropizma hareketleri, bitkilerin büyüyen ve uzayan kısımlarında meydana gelir.
Tropizma hareketleri, iki ana grupta incelenir:
Tropizma hareketlerine örnek olarak şunlar verilebilir:
Uyaranın yönüne bağlı olmayan hareketlere nasti hareketleri denir. Nasti hareketleri, bitkilerin turgor basıncındaki değişimler sonrasında gerçekleşir.
Nasti hareketlerine örnek olarak şunlar verilebilir:
Bitki hareketleri, bitkilerin büyüme ve gelişmesi, beslenme, üreme ve çevre koşullarına uyum sağlaması açısından büyük önem taşır. Tropizma hareketleri, uyaranın yönüne bağlı olarak gerçekleşen hareketlerdir. Nasti hareketleri ise, uyaranın yönüne bağlı olmayan hareketlerdir.
Bitki Hareketleri Bitki HareketiBitkiler, hayatta kalmak ve büyümek için çeşitli maddelere ihtiyaç duyarlar. Bu maddeler arasında su, mineraller, karbon dioksit ve oksijen bulunur. Bitkiler bu maddeleri çevrelerinden emerler ve çeşitli mekanizmalar kullanarak vücutlarına dağıtırlar.
Bitkiler, su ve mineralleri kökleri vasıtasıyla topraktan emerler. Su ve mineraller, köklerdeki kıllar aracılığıyla bitkinin içine alınır. Daha sonra, ksilem damarları yoluyla gövdeye ve yapraklara taşınırlar.
Ksilem damarları, bitkinin odunsu kısmında bulunan uzun ve ince hücrelerdir. Bu hücreler, su ve mineralleri yukarı doğru taşırlar. Su ve minerallerin taşınması, kohezyon gerilim teorisi ile açıklanır.
Kohezyon gerilim teorisi: Su molekülleri birbirlerine yapışma özelliğine sahiptir. Bu özelliğe kohezyon denir. Ayrıca, su molekülleri de xilem damarlarının duvarlarına yapışma özelliğine sahiptir. Bu özelliğe adhezyon denir. Su molekülleri, kohezyon ve adhezyon kuvvetleri sayesinde ksilem damarları boyunca yukarı doğru taşınırlar.
Kök basıncı: Kök basıncı, bitkilerin kök sistemindeki basınçtır. Kök basıncı, xilem damarlarındaki suyun yukarı doğru hareket etmesini sağlar.
Fotosentez ürünleri, bitkinin yapraklarında üretilir. Bu ürünler, floem damarları yoluyla gövdeye ve köklere taşınırlar.
Floem damarları, bitkinin odunsuz kısmında bulunan uzun ve ince hücrelerdir. Bu hücreler, fotosentez ürünlerini aşağı doğru taşırlar.
Fotosentez ürünlerinin taşınması, basınç akış teorisi ile açıklanır.
Basınç akış teorisi: Fotosentez ürünleri, yaprak hücrelerinde yüksek konsantrasyonda bulunur. Bu nedenle, bu hücrelerde ozmotik basınç yüksektir. Ozmotik basınç, suyun yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyona doğru hareket etmesini sağlayan bir kuvvettir. Su, yaprak hücrelerinden floem damarlarına doğru hareket eder. Bu hareket, fotosentez ürünlerinin floem damarlarına doğru taşınmasını sağlar.
Bitkiler, su, mineraller ve fotosentez ürünlerini çeşitli mekanizmalar kullanarak vücutlarına dağıtırlar. Bu maddelerin taşınması, bitkinin yaşamsal faaliyetleri için olmazsa olmazdır.
Ek Kaynaklar:Bitkiler, ihtiyaç duydukları suyu ve mineralleri topraktan kökleri aracılığıyla alırlar. Su ve mineraller, ksilem borularıyla bitkinin yaprağına kadar taşınır. Yapraklarda fotosentez yoluyla üretilen besinler, floem borularıyla gövde ve köke taşınır.
Bitkiler, su ve mineralleri kökleri aracılığıyla topraktan alırlar. Su, emici tüyler aracılığıyla topraktan alınır ve ksilem borularıyla bitkinin yaprağına kadar taşınır. Mineraller ise, aktif taşıma yoluyla topraktan alınır ve floem borularıyla gövde ve köke taşınır.
Suyun köklerden yapraklara taşınması iki yolla gerçekleşir: simplast yol ve apoplast yol.
Bitkiler, yaşamsal faaliyetleri için çok fazla ihtiyaç duyduğu elementlere makro elementler adı verilir. Bu elementler karbon (C), oksijen (O), hidrojen (H), azot (N), kükürt (S), fosfor (P), potasyum (K), kalsiyum (Ca) ve magnezyumdur (Mg).
Bitkilerin yaşamsal faaliyetleri için çok az miktarda ihtiyaç duyduğu elementlere mikro elementler adı verilir. Bu elementler klor (Cl), demir (Fe), bor (B), mangan (Mn), çinko (Zn), bakır (Cu), molibden (Mo) ve nikeldir (Ni).
Alman bilim insanı Justus von Liebig, 1840 yılında yaptığı çalışmalarda minimum yasasını ortaya koymuştur. Bu yasaya göre, bir bitkinin büyümesini sınırlayan faktör, o bitkinin ihtiyaç duyduğu en az miktarda bulunan elementtir.
Toprağın verimini artırarak büyüme ve gelişmesini olumlu etkileyen maddelere gübre, bu maddelerin toprağa eklenmesine gübreleme adı verilir.
Topraktaki mineral eksikliğini gidermek için kullanılan gübreler doğal ve yapay olarak elde edilebilir. Organik olan hayvansal gübre ve solucan gübresi doğal gübreye örnektir. İnorganik olan yapay gübre ise fabrikalarda üretilir. Çoğunlukla azot, fosfor ve potasyum içeren çeşitleri vardır. Yapay gübreler çevre kirliliğine yol açabilir.
Bazı bitkiler, topraktan su ve mineral alımını artırmak için bazı bakteri ve mantar türleri ile mutualist bir birliktelik kurar. Bu bitkilerin kökleri, mantar hifleri ile mikoriza oluşumu gerçekleştirirken bazı bakterilerle de nodül oluşumunu gerçekleştirir.
Mikoriza, bazı bitkilerin kökleri ile topraktaki özel mantarların oluşturduğu simbiyotik birliktir. Tohumlu bitkilerin çoğu, mikoriza oluşturarak toprağın suyunu emmek için yüzey alanlarını artırır. Mantarlar, su ve inorganik iyonları emen hif adı verilen ipliklere sahiptir. Hifler, kökü dıştan sarar ve toprak içlerine uzanarak emilim yüzeyini artırır. Mikoriza, kök korteks hücreleri arasına yerleşir. Mantar hiflerinin topraktan aldığı su ve iyonlar, hiflerden bitkinin kök hücrelerine geçer.
Nodül, bazı bitkilerin köklerinin üzerinde bulunan ve azot fiksasyonu yapan bakterilerin yaşadığı yapıdır. Azot fiksasyonu, atmosferdeki azot gazının amonyum ve nitrata dönüştürülmesidir. Amonyum ve nitrat, bitkilerin azot ihtiyacını karşılayan önemli besin maddeleridir.
YouTube Videosu: Bitkilerde Madde Taşınması Khan Academy: How Plants Move Water and Nutrients### Su ve Minerallerin Taşınması #### Giriş Su, bitkiler için vazgeçilmez bir kaynaktır. Fotosentez, büyüme, üreme ve diğer fizyolojik süreçler için suya ihtiyaç duyarlar. Mineraller de bitkiler için önemlidir ve çeşitli işlevlere hizmet ederler. Bitkiler, suyu ve mineralleri kökleri aracılığıyla topraktan emerler. Daha sonra, bu su ve mineraller gövde ve yapraklara taşınır. #### Suyun Taşınması Su, bitkilerde ksilem adı verilen özel bir doku tarafından taşınır. Ksilem, köklerden yapraklara kadar uzanan bir damar sistemidir. Su, kök basıncı, kılcallık kuvveti, transpirasyon ve kohezyon-adezyon kuvvetleri sayesinde ksilemde yukarı doğru hareket eder. * Kök basıncı: Kök hücreleri, aktif taşıma yoluyla mineralleri ksileme taşırlar. Bu işlem sırasında oluşan ozmotik basınç, suyu ksilemde yukarı doğru iter. * Kılcallık kuvveti: Ksilem borularının çapı çok küçüktür. Bu nedenle, su molekülleri ksilem borularının çeperlerine yapışarak yukarı doğru hareket ederler. * Transpirasyon: Terleme, yaprakların yüzeyinden su buharının atmosfere yayılmasıdır. Transpirasyon, suyun ksilemde yukarı doğru hareket etmesini sağlar. * Kohezyon-adezyon kuvvetleri: Su molekülleri birbirine kohezyon kuvvetiyle bağlıdır. Ayrıca, su molekülleri ksilem borularının çeperlerine adezyon kuvvetiyle tutunurlar. Bu kuvvetler, suyun ksilemde sürekli bir sütun halinde hareket etmesini sağlar. #### Minerallerin Taşınması Mineraller, bitkilerde floem adı verilen özel bir doku tarafından taşınır. Floem, yapraklardan köklere kadar uzanan bir damar sistemidir. Mineraller, yaprakların mezofil hücrelerinde aktif taşıma yoluyla floeme taşınırlar. Daha sonra, floem yoluyla köklere taşınırlar. * Aktif taşıma: Yaprakların mezofil hücreleri, mineralleri aktif taşıma yoluyla floeme taşırlar. Bu işlem sırasında, hücreler enerji harcarlar. * Pasif taşıma: Mineraller, floem borularında pasif taşıma yoluyla hareket ederler. Bu işlem sırasında, hücreler enerji harcamazlar. #### Sonuç Su ve minerallerin taşınması, bitkiler için hayati önem taşıyan bir süreçtir. Bu süreç sayesinde, bitkiler fotosentez, büyüme, üreme ve diğer fizyolojik süreçleri gerçekleştirebilirler. #### Kaynaklar * [Su ve Minerallerin Taşınması](https://www.khanacademy.org/science/biology/plant-biology/water-and-mineral-transport-in-plants/a/water-and-mineral-transport-in-plants) * [Ksilem ve Floem](https://www.britannica.com/science/xylem-and-phloem) * [Terleme ve Transpirasyon](https://www.sciencedirect.com/topics/agricultural-and-biological-sciences/transpiration)Bitkilerde su ve madde taşınması, canlılığın devamı için gerekli olan su ve besin maddelerinin bitkinin farklı bölümlerine ulaştırılması sürecidir. Bu taşınma, ksilem ve floem olmak üzere iki ayrı sistem tarafından gerçekleştirilir.
Ksilem, su ve minerallerin topraktan bitkinin gövdesine ve yapraklarına taşınmasını sağlayan sistemdir. Ksilem, odunsu dokuların bir parçasıdır ve gövdede damarlar halinde bulunur. Ksilem hücreleri, ölü hücrelerdir ve hücre duvarları kalınlaşmıştır. Bu sayede, su ve minerallerin taşınması sırasında oluşan basınca dayanıklıdırlar.
Floem, organik maddelerin bitkinin yapraklarından diğer bölümlerine taşınmasını sağlayan sistemdir. Floem, kabuksu dokuların bir parçasıdır ve gövdede damarlar halinde bulunur. Floem hücreleri, canlı hücrelerdir ve hücre duvarları incedir. Bu sayede, organik maddelerin taşınması sırasında oluşan basınca dayanıklıdırlar.
Suyun taşınması, ksilem tarafından gerçekleştirilir. Su, topraktan emici tüylerle alınır ve ksilem damarlarına geçer. Ksilem damarlarında su, kohezyon ve adhesyon kuvvetleri sayesinde yukarı doğru taşınır. Kohezyon kuvveti, su moleküllerinin birbirine olan çekim kuvvetidir. Adhesyon kuvveti ise, su moleküllerinin ksilem damarlarının duvarlarına olan çekim kuvvetidir. Bu iki kuvvet sayesinde, su ksilem damarlarında kesintisiz bir şekilde yukarı doğru taşınır.
Maddelerin taşınması, floem tarafından gerçekleştirilir. Maddeler, fotosentez sırasında yapraklarda üretilir ve floem damarlarına geçer. Floem damarlarında maddeler, basınç akışı mekanizmasıyla diğer bölümlere taşınır. Basınç akışı mekanizması, floem hücrelerindeki ozmotik basıncın değişmesiyle oluşan bir basınç farkının sonucu olarak ortaya çıkar. Ozmotik basınç, bir çözeltideki çözünen maddenin konsantrasyonunun artmasıyla artar. Floem hücrelerindeki ozmotik basınç arttığında, su floem hücrelerine doğru hareket eder. Bu hareket, floem özsuyunda bulunan maddelerin diğer bölümlere taşınmasını sağlar.
Bitkilerde su ve madde taşınması, canlılığın devamı için gerekli olan su ve besin maddelerinin bitkinin farklı bölümlerine ulaştırılması sürecidir. Bu taşınma, ksilem ve floem olmak üzere iki ayrı sistem tarafından gerçekleştirilir.
Kaynaklar: * Khan Academy: Transport in Plants * Biology Corner: Transport in Plants * PBS Learning Media: Transport in PlantsÇiçekler, yaprakların değişimi ile meydana gelmiş yapılardır. Kapalı tohumlu bitkilere ait çiçek genel olarak dıştan içe doğru çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organdan oluşur. Bir çiçeğe yukarıdan bakıldığında bu organların iç içe geçmiş halkalar şeklinde düzenlendikleri görülür.
Çiçekler, bitkilerin eşeyli üreme organlarıdır. Çiçeğin yapısı, bitkinin türüne göre değişebilir. Çiçekler, çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organdan oluşur. Erkek organ, polen üretir. Dişi organ ise, yumurta hücresi üretir. Tozlaşma, polenlerin erkek organdan dişi organa taşınması işlemidir. Döllenme, polen çekirdeğinin yumurta çekirdeği ile birleşmesi işlemidir. Tohum, döllenmiş yumurta hücresinden gelişir. Meyve, tozlaşma ve döllenme sonucu oluşan yapıdır.
Çiçeklerin Yapısı ve Kısımları ÇiçekÇiçekli bitkiler, tohum üreten bitkilerdir. Tohum, bitkinin embriyosunu ve onu koruyan bir örtüyü içerir. Çiçekli bitkilerde üreme, çiçeklerde gerçekleşir. Çiçekler, erkek ve dişi üreme organlarını içeren yapılardır.
Erkek üreme organları, başçık ve polen keselerinden oluşur. Başçık, polen üreten organdır. Polen keseleri, başçığın içinde bulunan ve polenleri depolayan yapılardır.
Dişi üreme organları, ovaryum, tepecik ve dişicik borusundan oluşur. Ovaryum, tohum taslaklarını içeren organdır. Tepecik, polenlerin tutulduğu organdır. Dişicik borusu, polen tüpünün ovaryuma ulaşmasını sağlayan organdır.
Tozlaşma, polenlerin erkek organdan dişi organa taşınmasıdır. Tozlaşma, böcekler, kuşlar, rüzgâr ve su gibi çeşitli etkenlerle gerçekleşebilir.
Döllenme, spermin yumurta hücresiyle birleşmesidir. Döllenme, ovaryumda gerçekleşir. Döllenmeden sonra, yumurta hücresi zigotu oluşturmak üzere bölünmeye başlar. Zigot, yeni bitkinin embriyosudur.
Tohum, embriyonun ve onu koruyan örtünün birleşmesiyle oluşur. Meyve, ovaryumun olgunlaşmasıyla oluşur. Meyve, tohumları koruyan ve dağılmasını sağlayan bir yapıdır.
Çiçekli bitkilerde üreme, çiçeklerde gerçekleşir. Tozlaşma, polenlerin erkek organdan dişi organa taşınmasıdır. Döllenme, spermin yumurta hücresiyle birleşmesidir. Döllenmeden sonra, yumurta hücresi zigotu oluşturmak üzere bölünmeye başlar. Zigot, yeni bitkinin embriyosudur. Tohum, embriyonun ve onu koruyan örtünün birleşmesiyle oluşur. Meyve, ovaryumun olgunlaşmasıyla oluşur. Meyve, tohumları koruyan ve dağılmasını sağlayan bir yapıdır.
Tohumlu bitkilerde üreme ve gelişim, çiçek açma ve döllenme ile başlar. Çiçekler, bitkilerin üreme organlarıdır ve erkek ve dişi gametleri üretirler. Döllenme, erkek gametin (polen) dişi gametle (yumurta hücresi) birleşmesiyle gerçekleşir.
Tozlaşma, polenlerin erkek organlardan dişi organlara taşınmasıdır. Tozlaşma, rüzgâr, böcekler, kuşlar ve diğer hayvanlar tarafından gerçekleştirilebilir.
Döllenme, polenlerin stigma üzerine düşmesi ve polen tüpünün yumurtalığa ulaşmasıyla başlar. Polen tüpü, sperm hücrelerini yumurtalığa taşır. Sperm hücrelerinden biri yumurta hücresiyle birleşerek zigotu oluşturur. Diğer sperm hücresi ise iki polar çekirdek ile birleşerek triploit çekirdeği oluşturur. Bu olaya çift döllenme denir.
Çift döllenmeden sonra, tohum taslağı bir tohuma dönüşmeye başlar. Tohum, tohum kabuğu, besi doku (endosperm) ve uyku hâlindeki embriyodan oluşur.
Döllenme olayından sonra çanak ve taç yapraklar dökülür. Erkek ve dişi organlar solar. Tohumu kuşatmış olan ovaryum etlenerek şişkinleşir ve meyveye dönüşür.
Tohumun uygun koşullarda yeni bitkiyi oluşturmak üzere tohum kabuğunu çatla- tarak dışarı çıkıp gelişmesine çimlenme denir.
Tohumlu bitkilerde üreme ve gelişme, çiçek açma ve döllenme ile başlar. Döllenmeden sonra, tohum taslağı bir tohuma dönüşmeye başlar. Tohum, tohum kabuğu, besi doku (endosperm) ve uyku hâlindeki embriyodan oluşur. Döllenme olayından sonra çanak ve taç yapraklar dökülür. Erkek ve dişi organlar solar. Tohumu kuşatmış olan ovaryum etlenerek şişkinleşir ve meyveye dönüşür. Tohumun uygun koşullarda yeni bitkiyi oluşturmak üzere tohum kabuğunu çatla- tarak dışarı çıkıp gelişmesine çimlenme denir.
Tohumların çimlenmesi, bitki yaşam döngüsünün önemli bir parçasıdır. Çimlenme sırasında, tohum içindeki embriyo gelişerek yeni bir bitki oluşturur. Bu süreç, uygun koşullar altında gerçekleşir ve çevresel faktörlerden etkilenebilir.
Tohumların çimlenmesi için aşağıdaki koşulların sağlanması gerekir:
Tohumların çimlenmesi, aşağıdaki aşamalarda gerçekleşir:
Tohumların çimlenmesini etkileyen faktörler şunlardır:
Tohumların çimlenmesi, bitki yaşam döngüsünün önemli bir parçasıdır. Çimlenme sırasında, tohum içindeki embriyo gelişerek yeni bir bitki oluşturur. Bu süreç, uygun koşullar altında gerçekleşir ve çevresel faktörlerden etkilenebilir.