Türk edebiyatında roman türü ve modernizmin etkileri üzerine kısa bir bilgi. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı modernizmin önde gelen örneklerindendir.
Roman, gerçek ya da gerçeğe uygun olay veya durumları kişi, yer ve zaman unsurlarına bağlı olarak anlatan uzun, edebî bir nesir türüdür. Ortaya çıktığı dönemden bugüne kadar biçimsel, kurgusal ve teknik yönden türlü değişimler geçiren romanın yapı unsurları; kişi, yer, zaman ve olay örgüsüdür.
Türk edebiyatına roman, Tanzimat Dönemi’nde Yusuf Kâmil Paşa’nın Fransız yazar Fénelon’dan çevirdiği Télémaque (Telemak) adlı eserle girmiştir. Bu dönem yazarlarından Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri ilk Türk romanı olarak kabul edilir. Servetifünun Dönemi yazarlarından Halit Ziya Uşaklıgil ise roman türünün Türk edebiyatında Batı tekniğine uygun ilk örneklerini vermiştir. Tanzimat Dönemi’nde Namık Kemal’in İntibah, Cezmi; Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Bey ile Rakım Efendi, Henüz On Yedi Yaşında; Sami Paşazade Sezai’nin Sergüzeşt, Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası; Servetifünun Dönemi’nde Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu; Mehmet Rauf’un Eylül; bu dönemde bağımsız çizgide eser veren Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şıpsevdi, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç; Millî Edebiyat Dönemi’nde Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek, Sinekli Bakkal adlı eserleri türün tanınmış örneklerindendir.
Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı romanlar yazılmıştır. Bu dönemde sanatçılar romanlarında Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele alan romanlar yazmıştır. 1923-1950 arasında roman, farklı biçim ve tekniklerle gelişerek Türk edebiyatındaki varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü, Abdülhak Şinasi Hisar’ın Fahim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz; Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur adlı eserleri roman türünün tanınmış örneklerindendir.
Yaban, Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen romanlardan biridir. Yazar, bu eserini Millî Mücadele sırasında yaşayıp gördüklerinden yararlanarak yazmıştır. Romanda Anadolu coğrafyasının hazin manzarası eşliğinde köylünün içinde bulunduğu yozlaşma ve sefaleti anlatmıştır. Yazar, toplumun içinde bulunduğu olumsuz durumdan Anadolu’yu yüzyıllarca ihmal eden Türk aydınını sorumlu tutmuştur.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur adlı romanında Cumhuriyet aydınları bağlamında Türk toplumunun tarihî, kültürel, sosyal dokusuna ait değerleri tartışır. Yazar, eskiye ait değerlerle yeni medeniyetin getirdiği değerler ve yaşam biçimleri arasında bir uyum kurarak kendi iç huzurunu sağlamaya çalışan aydınları anlatır. Ayrıca savaş, yoksulluk, hastalık, ölüm, sanat, tabiat, aşk gibi temaları da iç içe verir.
Modernizm, XIX. yüzyılda Batı'da ortaya çıkan ve geleneksel gerçekçi roman anlayışını sorgulayan bir edebiyat akımıdır.
Modernizm akımı, Türk edebiyatında geleneksel gerçekçi roman anlayışını sorgulayan ve yeni bir anlatım dili arayan yazarların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu yazarlar, eserlerinde bireyin iç dünyasına odaklanmış, şiirsel söyleyişten ve çağrışımlardan yararlanmış, iç çözümleme, iç konuşma, bilinç akışı, geriye dönüş gibi anlatım tekniklerini kullanmışlardır.
Roman, anlatıcı tarafından anlatılan, gerçekçi veya kurgusal olayların yer aldığı uzun anlatı türüdür. Romanlar, toplumun yapısını, insanların duygu ve düşüncelerini, tarihi olayları, günlük yaşamı konu edinebilir.
Oğuz Atay, 1934 yılında İnebolu'da doğdu. 1951'de Ankara Maarif Kolejini bitirdi. Yükseköğrenimini İTÜ İnşaat Fakültesinde yaptı. İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisinde (şimdiki Yıldız Teknik Üniversitesi) öğretim üyesi olarak çalıştı. Oğuz Atay, 1970'li yıllarda yazdığı eserleriyle Türk edebiyatında modern roman ve hikâyenin öncülerinden oldu.
Oğuz Atay'ın en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar, 1972 yılında yayımlandı. Roman, yaşadığı toplumla uyuşamayan, onun yapay dünyasıyla çelişen ve bu yüzden hayata tutunamayan insanları konu edinmiştir. Roman, iç konuşma ve bilinç akışı gibi modern romana özgü anlatım teknikleriyle yazılmıştır.
Roman, Selim Işık adlı gencin Ankara'ya gelişinden sonra yaşadıklarını anlatmaktadır. Selim, üniversitede okumaya başlar ve burada farklı çevrelerden arkadaşlar edinir. Ancak, bu arkadaşlıklar Selim'i tatmin etmez. Selim, içinde bulunduğu toplumla uyuşamadığını hisseder ve hayata tutunamamaya başlar.
Roman, Selim'in iç dünyasını ve yaşadığı bunalımları derinlemesine yansıtır. Roman, toplumun yapısını, insanların duygu ve düşüncelerini, günlük yaşamı konu edinmektedir.
Tutunamayanlar, Türk edebiyatının önemli romanlarından biridir. Roman, modern anlatım teknikleriyle yazılmış olup, toplumun yapısını ve insanların duygu ve düşüncelerini derinlemesine yansıtır. Roman, okuyuculara farklı bir bakış açısı sunar ve onları düşündürmeye sevk eder.