Hz. Salih (a.s.) ve Semud kavminin hikayesi, peygamberin sabrı ve mucizelerini içerir. İslam peygamberlerinin öğretileriyle dolu bir kıssadır.
İnsanın yaratılışından gelen özellikleri ile insanların iyiliğini ve mutluluğunu hedef alan kuralların hayata geçirilmesi ile kazanılan iyi ve güzel davranışlara denir.
İslam dininde güzel ahlaka büyük bir önem verilir. İnsanlardan; dürüst, güvenilir, büyüklerine saygılı, alçak gönüllü, merhametli, anlayışlı, tatlı dilli, güler yüzlü ve anlayışlı olmaları istenir.
Güzel ahlaklı bir insan, her zaman doğruyu söyler, kimseyi aldatmaz, verdiği sözleri tutar ve emanetleri de titiz bir şekilde korur.
İslam dini, güzel ahlaklı, dürüst, güvenilir ve adil insanlar olmamızı ister. Bizlere yalan, hile, haksızlık, adaletsizlik gibi kötü davranışlardan kaçınmamızı öğütler.
Yardımseverlik, başkalarının ihtiyaçlarını karşılama ve onlara destek olma davranışıdır. İslam dininde yardımseverlik çok önemli bir erdemdir. Kuran-ı Kerim'de ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hadislerinde yardımseverliğe vurgu yapılır.
Adalet, bir işi yerli yerine koyma, hak sahibine hakkını verme, hak ve hukuka uygunluk gibi anlamlara gelir. İslam dininde adalet çok önemli bir ilkedir. Kuran-ı Kerim'de ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hadislerinde adalete vurgu yapılır.
Yardımseverlik ve adalet, İslam ahlakının temel ilkelerindendir. Bu ilkeler, insanların birbirleriyle uyumlu ve huzurlu bir şekilde yaşamalarını sağlar. Yardımsever ve adil insanlar, toplumun değerli üyeleridir ve herkes tarafından saygı görürler.
Vatanımız, üzerinde özgürce yaşadığımız toprak parçasıdır ve bizim için kutsaldır. Bizler bu vatanda doğduk, asırlardır bu vatanda yaşıyoruz.
Vatan sevgisi, bir insanın içinde yaşadığı topraklara duyduğu sevgi ve bağlılıktır. Vatan sevgisi, bir bireyin kendini ait hissettiği yer ile arasında kurduğu duygusal bağdır. Vatan sevgisi, bir bireyin içinde yaşadığı topraklarda yaşamaktan duyduğu haz ve mutluluktur.
Hz. Salih (a.s.), Semud kavmine gönderilen bir peygamberdir. Semud kavmi, Medine ile Şam arasında, Hicr denilen bölgede yaşıyordu ve taşlardan, kaya parçalarından kendi elleriyle yonttukları putlara tanrı diye tapıyorlardı.
Hz. Salih (a.s.), kavmini yalnızca Allah'a (c.c.) inanıp ibadet etmeye, putlara tapmaktan vazgeçmeye çağırmıştı. Semud kavmi, Hz. Salih'in (a.s.) çağrısına şüpheyle yaklaşmış ve ona inananlara, "Biz de sizin inandığınızı inkâr ediyoruz..." demişti.
Hz. Salih (a.s.) sabırla, bıkmadan ve usanmadan insanları hakka davet etmişti. Her fırsatta insanları tevhit inancını kabul etmeye, putlara tapmaktan vazgeçmeye çağırmıştı. Fakat Semud kavmi Hz. Salih'i (a.s.) küçümseyip "Sen de bizim gibi bir insansın. Senin bizden bir farkın yok. Şayet sana inanmamızı istiyorsan bize bir delil getir." demişlerdi.
Hz. Salih (a.s.), Semud kavmine bir mucize olarak bir deve göstermişti. Deve, kayadan çıkmış ve su içmişti. Semud kavmi, deveyi öldürmüş ve Hz. Salih'e (a.s.) ve ona inananlara, "Eğer dediğin doğruysa, Allah (c.c.) seni helak etsin bakalım." demişti.
Hz. Salih (a.s.) ve ona inananlar hicret ettikten sonra Allah (c.c.) Semud kavmini bir zelzele ile helak etmişti.
Hz. Salih (a.s.), kavmini putlara tapmaktan vazgeçirmek için çok çaba sarf etmiş, ancak Semud kavmi Hz. Salih'in (a.s.) çağrısına şüpheyle yaklaşmış ve ona inanmamıştı. Hz. Salih'in (a.s.) sabrı ve kararlılığı karşısında Semud kavmi helak olmuştur.