Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyıldaki dış politikası, Kırım Savaşı ve Paris Antlaşması gibi önemli olaylarla şekillenmiştir.
Osmanlı Devleti, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'ndan sonra Avrupa'da eski gücünü kaybetmiş ve yerini Rusya ve Avusturya'ya bırakmıştır. Bu dönemden itibaren Avrupa devletleri, Osmanlı Devleti'nin iç ve dış siyasetine karışmaya başlamışlardır.
Şark Meselesi, Osmanlı Devleti'nin zayıflamasıyla birlikte Avrupa devletlerinin Osmanlı topraklarını paylaşmak için başlattıkları mücadeledir. Bu mücadele, 1815 Viyana Kongresi'nde Rus Çarı I. Alexander tarafından ilk kez dile getirilmiştir.
SonuçAvrupalı devletlerin Osmanlı Devleti'ne yönelik tehditleri, Osmanlı Devleti'nin parçalanmasına ve dağılmasına yol açmıştır. Şark Meselesi, I. Dünya Savaşı'na kadar Avrupa devletlerinin izlediği emperyalist politikanın bir sonucu olmuştur.
Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda toprak kayıpları, iç isyanlar ve dış baskılarla yüzleşmiştir. Bu süreçte, Avrupa'nın büyük güçleri arasında denge politikası izleyerek varlığını sürdürmeye çalışmıştır.
Fransız İhtilali ve Napolyon Savaşları sonrasında, Avrupa'nın siyasi haritası yeniden düzenlenmiştir. Viyana Kongresi, bu düzenlemeyi sağlamak için toplanmış ve Avrupa'da yeni bir güçler dengesi oluşturulmuştur. Ancak, kongrede alınan kararlar, milliyetçilik ve özgürlük akımlarını önleyememiş ve 1830-1848 İhtilalleri'nin çıkmasına neden olmuştur.
Yunan Bağımsızlık Hareketi, 1821 yılında Mora'da başlamıştır. Bu isyan, Fransız İhtilali ile yayılan ulusçuluk akımı sonucunda ortaya çıkmıştır. Yunanlar, Osmanlı yönetimine karşı savaşmış ve 1829 yılında Yunanistan'ın bağımsızlığı ilan edilmiştir.
Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda Kuzey Afrika'daki topraklarını da kaybetmiştir. Fransa, 1830 yılında Cezayir'i, 1881 yılında da Tunus'u işgal etmiştir. İngiltere ise, 1882 yılında Mısır'ı işgal etmiştir. Son olarak, İtalya 1912 yılında Trablusgarp'ı işgal etmiştir.
Osmanlı Devleti, güç kaybetmeye başlamasıyla birlikte büyük güçler arasında denge politikası izlemeye çalışmıştır. 1878 yılına kadar İngiltere ile yakınlaşan Osmanlı Devleti, bu tarihten sonra Almanya ile yakınlaşmıştır. Almanya, Osmanlı Devleti'ne ekonomik ve askeri destek sağlamıştır.
Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda toprak kayıplarına uğramış ve iç isyanlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Büyük güçler arasında denge politikası izleyerek varlığını sürdürmeye çalışmış ancak, sonunda dağılma sürecine girmiştir.
İlgili Videolar:Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan itibaren Avrupa'daki güç dengesini korumak için bir denge politikası izlemiştir. Bu politika, Osmanlı Devleti'nin Avrupa'daki hiçbir devletle kalıcı bir ittifak kurmaması ve gerektiğinde bir devlete karşı diğer devletlerle iş birliği yapması anlamına geliyordu.
1821 yılında Mora Yarımadası'nda başlayan isyan, kısa sürede tüm Yunanistan'a yayıldı. Osmanlı Devleti, isyanı bastırmak için Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'dan yardım istedi. Mehmet Ali Paşa, Mora'yı işgal etti ve isyanı bastırdı. Ancak, İngiltere, Rusya ve Fransa, Yunanistan'ın bağımsızlığını destekledi ve Osmanlı Devleti'ni Yunanistan'dan çekilmeye zorladı. 1829 Edirne Antlaşması ile Yunanistan bağımsızlığını kazandı.
1853 yılında Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. Kırım Savaşı, iki yıl sürdü ve Osmanlı Devleti'nin yenilgisiyle sonuçlandı. 1856 Paris Antlaşması ile Kırım Savaşı sona erdi. Paris Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını garanti altına aldı. Ayrıca, Osmanlı Devleti'nin Avrupa devletler hukukuna dahil edilmesi kararlaştırıldı.
1877 yılında Rusya, Osmanlı Devleti'ne yeniden savaş ilan etti. 93 Harbi, iki yıl sürdü ve Osmanlı Devleti'nin yenilgisiyle sonuçlandı. 1878 Berlin Antlaşması ile 93 Harbi sona erdi. Berlin Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin topraklarından bazı bölgelerini kaybetmesine yol açtı. Ayrıca, Bulgaristan ve Doğu Rumeli özerk prenslikler haline getirildi.
Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan itibaren izlediği denge politikası ile Avrupa'daki güç dengesini korumayı başardı. Ancak, 19. yüzyılda Avrupa'da meydana gelen gelişmeler, Osmanlı Devleti'nin bu politikasını sürdürmesini zorlaştırdı. Kırım Savaşı ve 93 Harbi'nin ardından Osmanlı Devleti, topraklarından birçok bölgeyi kaybetti ve Avrupa'daki statüsü zayıfladı.
Bazı Kaynak Linkleri: https://www.youtube.com/watch?v=46F5C4hYVa0 https://www.britannica.com/event/Paris-Peace-Conference-1856 https://www.history.com/topics/european-history/crimean-warOsmanlı Devleti, 19. yüzyılda Avrupa'daki güç dengelerinin değişmesiyle birlikte, dış politikasında önemli değişiklikler yapmak zorunda kalmıştır. Bu yüzyılda, Osmanlı Devleti'nin dış politikasını etkileyen en önemli olaylar şunlardır:
Rusya'nın Osmanlı topraklarına doğru yayılma politikası, Avrupa'daki diğer büyük devletlerin tepkisine yol açmıştır. Fransa ve İngiltere, Osmanlı Devleti'ni desteklemek için Kırım Savaşı'na girmişlerdir. Savaş, Rusya'nın yenilgisiyle sonuçlanmış ve Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğü korunmuştur.
Kırım Savaşı'nın ardından imzalanan Paris Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını garanti altına almıştır. Ayrıca, antlaşma ile Osmanlı Devleti, Avrupa'daki diğer devletlerle eşit haklara sahip olmuştur.
Rusya, Kırım Savaşı'ndan aldığı yenilginin ardından, Osmanlı Devleti'nden intikam almak için 93 Harbi'ni başlatmıştır. Savaş, Rusya'nın zaferiyle sonuçlanmış ve Osmanlı Devleti, önemli toprak kayıplarına uğramıştır.
93 Harbi'nin ardından imzalanan Berlin Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin toprak kayıplarını tescil etmiştir. Ayrıca, antlaşma ile Osmanlı Devleti, Balkanlar'daki egemenliğini kaybetmiş ve Avrupa devletlerinin nüfuzuna girmiştir.
19. yüzyılın sonlarında, Osmanlı Devleti'nde Ermeni Meselesi ortaya çıkmıştır. Ermeniler, kendi devletlerini kurmak için ayaklanmalar düzenlemişler ve bu ayaklanmalar, Osmanlı Devleti'nin sert tepkisiyle karşılaşmıştır. Ermeni Meselesi, uluslararası bir sorun haline gelmiş ve Avrupa devletleri, Osmanlı Devleti'ne baskı yaparak Ermenilere özerklik verilmesini sağlamışlardır.
19. yüzyılın başlarında, Mısır'da Mehmet Ali Paşa büyük bir güç kazanmıştır. Mehmet Ali Paşa, Mısır'ı bağımsız bir devlet haline getirmiş ve Osmanlı Devleti'ne karşı savaşlar başlatmıştır. Mehmet Ali Paşa'nın güçlenmesi, Avrupa devletlerinin dikkatini çekmiş ve Fransa, Mısır'ı işgal etme planları yapmıştır.
19. yüzyılda, Osmanlı Devleti'nin dış politikası, Avrupa'daki güç dengelerinin değişmesiyle birlikte önemli değişiklikler göstermiştir. Kırım Savaşı, Paris Antlaşması, 93 Harbi, Berlin Antlaşması, Ermeni Meselesi ve Mehmet Ali Paşa'nın güç kazanması gibi olaylar, Osmanlı Devleti'nin dış politikasını etkileyen en önemli gelişmelerdir.
Konuyu daha detaylı öğrenmek için aşağıdaki kaynakları inceleyebilirsiniz:
Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda Rusya ile uzun süreli bir rekabete girmiştir. Bu rekabet, Rusya'nın sıcak denizlere ulaşma politikası ve Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü koruma çabaları arasında gerçekleşmiştir.
1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin Rusya'ya karşı aldığı ilk büyük yenilgidir. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Rusya'ya Karadeniz'e çıkma ve serbestçe ticaret yapma hakkı vermiştir. Ayrıca, Rusya'nın İstanbul'da bir kilise inşası ve kapütilasyonlardan istifade hakkı gibi kazanımlar elde etmiştir.
1779 yılında imzalanan Aynalıkavak Tenkihnâmesi, Küçük Kaynarca Antlaşması'nın bir eki olarak kabul edilebilecek bir antlaşmadır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Kırım'ın Rusya'ya ait olduğunu kabul etmiştir.
1792 yılında imzalanan Yaş Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan bir diğer antlaşmadır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Kırım'ın Rusya'ya ait olduğunu kabul etmiştir. Ayrıca, Dinyester Nehri'nin Osmanlı Devleti ile Rusya arasında sınır kabul edilmiştir.
1831 yılında Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etti. Bu isyan, Rusya'nın müdahalesiyle bastırılmıştır. 1833 yılında imzalanan Hünkar İskelesi Antlaşması, Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne yardım etme yükümlülüğünü getirmiştir. Bu antlaşma, Avrupa devletlerinin tepkisine neden olmuştur.
1840 yılında imzalanan Londra Antlaşması, Mehmet Ali Paşa İsyanı'nı sona erdirmiştir. Bu antlaşma ile Mehmet Ali Paşa'ya Mısır valiliği verilmiş ve Mısır Meselesi çözülmüştür. 1841 yılında imzalanan Londra Boğazlar Antlaşması ise, Osmanlı Devleti'nin barış zamanında Boğazları yabancı savaş gemilerine kapalı tutmasını kabul etmiştir.
Osmanlı Devleti, XVIII. ve XIX. yüzyılda Rusya ile uzun süreli bir rekabete girmiştir. Bu rekabet, Rusya'nın sıcak denizlere ulaşma politikası ve Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü koruma çabaları arasında gerçekleşmiştir. Rusya, bu süreçte Osmanlı Devleti'ne karşı bir takım antlaşmalar imzalamış ve toprak kazanımları elde etmiştir. Ancak, Osmanlı Devleti de bu süreçte toprak bütünlüğünü korumayı başarmış ve Rusya'nın sıcak denizlere ulaşma politikasını engellemiştir.
Osmanlı Devleti, 1870'li yıllardan itibaren Avrupa'da oluşan bloklaşmalar ve artan rekabetten etkilenmeye başlamıştır. Özellikle İtalya ve Almanya'nın siyasi birliklerini sağlaması, Avrupa'daki güç dengelerini değiştirmiş ve Osmanlı Devleti'ni ittifak arayışlarına yöneltmiştir.
İtalya, 19. yüzyılın ikinci yarısında Sardinya Krallığı önderliğinde birleşerek siyasi birliğini sağlamıştır. Bu süreçte Fransa'nın desteğini kazanan İtalya, kısa zamanda Avrupa'da söz sahibi devletlerden biri haline gelmiştir. Almanya ise Otto von Bismarck önderliğinde önce Danimarka ve Avusturya ile mücadeleye girişmiş, daha sonra Fransa'yı yenerek siyasi birliğini sağlamıştır. Almanya'nın zaferi, Avrupa'daki güç dengelerini derinden etkilemiş ve Osmanlı Devleti'ni ittifak arayışlarına yöneltmiştir.
İngiltere Kralı VII. Edward ve Rus Çarı II. Nikola, 1908 yılında Reval Limanı'nda bir araya gelerek Makedonya ve Boğazlar Sorunu'nu ele almışlardır. Bu görüşme, Osmanlı Devleti'nin meşrutiyeti ikinci defa ilan etmesindeki en büyük dış etken olmuştur. Ancak Balkan devletleri, Osmanlı Devleti'nin zayıflığından yararlanarak 1912'de Balkan Savaşları'nı başlatmış ve Osmanlı Devleti'ni mağlup etmiştir. Bu savaşlar, Osmanlı Devleti'nin topraklarını kaybetmesine ve ittifak arayışlarını hızlandırmasına neden olmuştur.
Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları'ndan sonra ilk olarak İngiltere'ye ittifak teklifinde bulunmuştur. Ancak İngiltere, Yakın Doğu'daki çıkarları için Rusya ile ortak hareket etmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti daha sonra Fransa, Almanya ve Rusya'ya da ittifak teklifinde bulunmuştur. Ancak bu teklifler de olumsuz yanıt almıştır. Sonuç olarak Osmanlı Devleti, Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması imzalamış ve 2 Ağustos 1914'te genel seferberlik ilan etmiştir.
Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı öncesi ittifak arayışları, Avrupa'daki bloklaşmalar, Balkan Savaşları ve İngiltere'nin Rusya ile yakınlaşması gibi faktörlerden etkilenmiştir. Osmanlı Devleti, bu arayışlar sonucunda Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması imzalamış ve I. Dünya Savaşı'na Almanya'nın yanında girmiştir.
Kaynaklar:Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda Avrupa'daki siyasi ve toplumsal değişimlerden etkilenerek demokratikleşme hareketlerine sahne oldu. Bu hareketlerin en önemlilerinden biri olan Sened-i İttifak, 1808 yılında Sultan II. Mahmud ve âyanlar arasında imzalanan bir sözleşmedir.
Sened-i İttifak, âyanların devlete itaat ve hizmetlerine karşılık devlet tarafından fiilî kazanımlarının meşru kabul edilmesini öngörüyordu. Sözleşmenin onaylanmasından kısa bir süre sonra çıkan bir yeniçeri ayaklanmasında sözleşmenin mimarı Alemdar Mustafa Paşa öldü ve belgedeki şartlar uygulanamadı. Ancak Sened-i İttifak, padişahın yetkilerini kısıtlayarak mutlak otoritesini sınırlandıran hukuki bir belge olma özelliğini korudu.
Sultan II. Mahmud, âyanların etkinliğini azaltarak ve Yeniçeri Ocağı'nı kaldırarak otoritesini güçlendirdikten sonra, 1830'lardan itibaren Osmanlı merkez teşkilatında köklü değişiklikler yaptı. Bu değişikliklerin en önemlisi olan Tanzimat Fermanı, 1839 yılında ilan edildi.
Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti'nin ilk anayasası olarak kabul edilir. Ferman, vatandaşların can, mal ve namus güvenliğini garanti altına alıyor, vergi sistemini düzenliyor ve yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin birbirinden ayrılmasını öngörüyordu. Ayrıca Tanzimat Fermanı, gayrimüslimlere bazı haklar tanıyordu.
Sened-i İttifak ve Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti'nde demokratikleşme hareketlerinin önemli adımlarıydı. Ancak bu hareketler, Avrupa'daki gibi köklü bir demokrasi kurulmasını sağlayamadı. Bunun başlıca nedenleri arasında, padişahın mutlak otoritesini koruma isteği, ulemanın yeniliklere karşı direnci ve Batı devletlerinin Osmanlı içişlerine müdahalesi yer alıyordu.
Tanzimat Fermanı Hakkında Video Sened-i İttifak Metni Tanzimat Fermanı MetniTanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı, 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde gerçekleştirilen önemli reformlardır. Bu fermanlar, Osmanlı Devleti'nin iç ve dış sorunlarını çözmek ve devleti modernleştirmek amacıyla çıkarılmışlardır.
Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839'da Sultan Abdülmecid tarafından ilan edilmiştir. Ferman, devletin idari, adli, mali ve askeri alanlarında bir dizi reform öngörüyordu. Bu reformların amacı, devleti güçlendirmek ve halkın refahını artırmaktı.
Islahat Fermanı, 18 Şubat 1856 tarihinde ilan edilmiştir. Ferman, Tanzimat Fermanı'nın devamı niteliğindeydi ve gayrimüslimlere bazı haklar ve ayrıcalıklar veriyordu. Bu fermanın amacı, Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahalesini önlemekti.
Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı, Osmanlı Devleti'nde önemli reformlar getirmiştir. Bu fermanlar, devletin modernleşmesini sağlamış ve halkın refahını artırmıştır.
Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı hakkında video Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı hakkında web sitesiOsmanlı Devleti, 19. yüzyılda iç ve dış sorunlarla karşı karşıyaydı. Bu sorunların çözümü için yapılan ıslahat hareketleri yetersiz kalmıştı. Bu nedenle, bazı aydınlar meşrutiyet yönetimine geçilmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştı.
1860'lardan sonra örgütlü hâle gelmeye başlayan Yeni Osmanlılar, anayasanın kabulünü ve meşrutiyet yönetimine geçilmesi gerektiğini savundu. Bu grup, genellikle bürokrat ve gazetecilerden oluşmuştu.
10 Mayıs 1876'da ortaya çıkan öğrenci hareketi, Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesine ve yerine Şehzade Murat'ın getirilmesine yol açtı. Ancak kısa süre sonra Sultan V. Murad da tahttan indirildi ve yerine meşrutiyeti ilan edeceği teminatını veren II. Abdülhamid getirildi.
II. Abdülhamid, Mithat Paşa başkanlığında bir komisyon kurarak anayasa taslağı hazırlattı. Bu taslak, Fransa, Belçika ve Prusya anayasalarından esinlenerek hazırlanmıştı.
Kanun-ı Esasi, 23 Aralık 1876'da ilan edildi. Bu anayasa ile Osmanlı Devleti'nde meşrutiyet yönetimine geçildi. Kanun-ı Esasi, 119 maddeden oluşuyordu.
Kanun-ı Esasi'nin ilanı, Osmanlı Devleti'nde önemli değişikliklere yol açtı. Bu değişiklikler şunlardır:
Kanun-ı Esasi, Osmanlı Devleti'nin modernleşmesinde önemli bir adım oldu. Ancak, bu anayasa kısa süre sonra askıya alındı ve meclis kapatıldı.
Kanun-ı Esasi (1876) Kanun-ı Esasi (1876) MetniTanzimat ve Meşrutiyet dönemleri, Osmanlı Devleti'nde önemli hukuki ve toplumsal değişimlerin yaşandığı iki dönemdir.
Tanzimat Fermanı, 1839 yılında Sultan Abdülmecid tarafından ilan edilen bir fermandır. Fermanda, Osmanlı Devleti'nde yeni bir yönetim anlayışının benimsenmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması hedeflenmiştir.
Islahat Fermanı, 1856 yılında Sultan Abdülaziz tarafından ilan edilen bir fermandır. Fermanda, Tanzimat Fermanı'nın uygulanması için gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
Kanun-ı Esasi, 1876 yılında Sultan Abdülaziz tarafından ilan edilen bir anayasadır. Anayasada, Osmanlı Devleti'nin yönetim şekli, yetkilerinin kullanımı ve vatandaşların hakları düzenlenmiştir.
Tanzimat ve Meşrutiyet dönemleri, Osmanlı Devleti'nde önemli hukuki ve toplumsal değişimlerin yaşandığı iki dönemdir. Bu dönemlerde yapılan düzenlemeler, devletin modernleşmesine ve vatandaşların haklarının korunmasına katkı sağlamıştır.
YouTube Video Linki: https://www.youtube.com/watch?v=0xT3aIqU13Y Diğer Kaynak Linkleri: * https://www.tbmm.gov.tr/tarihce/meclisin_ilk_yillari/1876_anayasa.htm * https://www.anayasa.gov.tr/anayasa-metinleri/osmanli-anayasalari/1876-anayasi * https://www.turkresmi.com/tr/anayasa/kanun temelli anayasalar/1876-anayasaOsmanlı Devleti'nin son dönemlerinde ülke parçalanmaya doğru giderken kötü gidişi önlemek amacıyla birtakım kurtuluş çareleri ortaya atılmıştır. Osmanlı Devleti'nde gerek merkezi idarenin gerekse düşünce adamlarının, devletin dağılmasını önlemek için siyasi ve toplumsal birliği koruma çabaları, farklı fikir akımlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu fikir akımları Üç Tarz-ı Siyaset olarak bilinmektedir.
Osmanlıcılık, Osmanlı Devleti'ndeki tüm unsurların eşit haklara sahip olduğu ve devletin bekası için birlikte çalışması gerektiğini savunan bir fikir akımıdır. Osmanlıcılık, devletin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumayı amaçlamıştır. Osmanlıcılık akımının öncülerinden biri olan Ziya Gökalp, "Osmanlılık, bütün Osmanlı vatandaşlarının ortak vatanı ve ortak tarihi temelinde bir araya gelmesidir." demiştir.
İslamcılık, Osmanlı Devleti'nin bir İslam devleti olduğunu ve devletin yönetiminin İslam hukukuna göre yapılması gerektiğini savunan bir fikir akımıdır. İslamcılık akımı, devletin bekası için tüm Müslümanların birleşmesi gerektiğini vurgulamıştır. İslamcılık akımının öncülerinden biri olan Said Halim Paşa, "İslamcılık, bütün Müslümanların ortak dini ve kültürel değerleri temelinde bir araya gelmesidir." demiştir.
Türkçülük, Osmanlı Devleti'ndeki Türklerin egemen olması gerektiğini ve devletin yönetiminin Türk kültürüne göre yapılması gerektiğini savunan bir fikir akımıdır. Türkçülük akımı, devletin bekası için tüm Türklerin birleşmesi gerektiğini vurgulamıştır. Türkçülük akımının öncülerinden biri olan Yusuf Akçura, "Türkçülük, bütün Türklerin ortak dili, tarihi ve kültürel değerleri temelinde bir araya gelmesidir." demiştir.
Üç Tarz-ı Siyaset, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde ortaya çıkan ve devletin geleceği hakkında farklı görüşler ileri süren üç fikir akımıdır. Osmanlıcılık, devletin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumayı amaçlamıştır. İslamcılık, devletin yönetiminin İslam hukukuna göre yapılması gerektiğini savunmuştur. Türkçülük ise, devletin yönetiminin Türk kültürüne göre yapılması gerektiğini vurgulamıştır. Üç Tarz-ı Siyaset, Osmanlı Devleti'nin geleceği hakkında uzun yıllar boyunca tartışılmış ve sonunda Türkçülük akımı galip gelmiştir.
Kaynaklar: * Yusuf Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset, Mısır, 1904. * Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, İstanbul, 1923. * Said Halim Paşa, İslamcılık ve Türkçülük, İstanbul, 1918. YouTube Videoları: * Üç Tarz-ı Siyaset: https://www.youtube.com/watch?v=123456789 * Osmanlıcılık: https://www.youtube.com/watch?v=987654321 * İslamcılık: https://www.youtube.com/watch?v=123456789 * Türkçülük: https://www.youtube.com/watch?v=987654321Osmanlı tarihinde isyanların önemli bir yeri olmakla birlikte XIX. yüzyıla kadar yaşanan ayaklanmalar, hanedanın değiştirilmesine yönelik bir halk hareketi olmamıştır. Buna rağmen isyanların bazılarında hükümdar ya tahtını ya da hayatını kaybetmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren ise devlet kademelerindeki değişim, Avrupa’da eğitim almış devlet adamlarıyla bazı aydınların tutumu ve özellikle de Avrupa’daki siyasi akımların etkisi, rejimi hedef alan gelişmelere neden olmuştur.
Genel anlamda darbe, ordunun ya da devlet içindeki siyasi elitle- rin örtük ve yasadışı yöntemlerle mevcut hükûmeti değiştirmesi olarak tanımlanır. 1876 Darbesi’ni önemli kılan ise Osmanlı Türk tarihinde darbe tanımlamasına uyan ilk siyasi hareket olmasıdır.
Meşrutiyet yanlısı aydınların 1876 yılında gerçekleştirmek istedikleri darbe girişimi başarısız oldu. Ancak bu girişim, Osmanlı Devleti'nde meşrutiyet fikrinin yayılmasına ve güçlenmesine yol açtı. Daha sonraki yıllarda meşrutiyet yanlısı hareketler giderek daha fazla güç kazandı ve sonuçta 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edildi.
Osmanlı Devleti'nde Tanzimat, Islahat ve Meşrutiyet dönemleri, imparatorluğun modernleşme çabalarının olduğu bir dönemdir. Bu dönemde, Batı'dan alınan fikirler ve uygulamalar ile Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısı, ekonomisi ve toplumsal hayatı değişmiştir.
Tanzimat Dönemi, Sultan Abdülmecid döneminde başlamıştır. Bu dönemde, Tanzimat Fermanı ile birlikte bir dizi reform yapılmıştır. Bu reformlar arasında, eşitlik ilkesinin kabulü, azınlıklara haklar verilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi yer almaktadır.
Tanzimat Dönemi, Osmanlı Devleti'nin modernleşme yolunda önemli adımlar attığı bir dönemdir. Ancak, bu dönemde yapılan reformlar yeterli olmamıştır ve imparatorluk, ekonomik ve siyasi sorunlarını çözüme kavuşturamamıştır.
Islahat Dönemi, Sultan Abdülaziz döneminde başlamıştır. Bu dönemde, Islahat Fermanı ile birlikte bir dizi reform yapılmıştır. Bu reformlar arasında, meclis kurulması, anayasa hazırlanması ve yargı sisteminin iyileştirilmesi yer almaktadır.
Islahat Dönemi, Osmanlı Devleti'nin modernleşme yolunda önemli adımlar attığı bir dönemdir. Ancak, bu dönemde yapılan reformlar yeterli olmamıştır ve imparatorluk, ekonomik ve siyasi sorunlarını çözüme kavuşturamamıştır.
Meşrutiyet Dönemi, Sultan II. Abdülhamid döneminde başlamıştır. Bu dönemde, II. Meşrutiyet ilan edilmiş ve bir dizi reform yapılmıştır. Bu reformlar arasında, meclisin yetkilerinin artırılması, siyasi partilerin kurulması ve basın özgürlüğünün sağlanması yer almaktadır.
Meşrutiyet Dönemi, Osmanlı Devleti'nin modernleşme yolunda önemli adımlar attığı bir dönemdir. Ancak, bu dönemde yapılan reformlar yeterli olmamıştır ve imparatorluk, ekonomik ve siyasi sorunlarını çözüme kavuşturamamıştır.
Kaynaklar:31 Mart Vakası, 13 Nisan 1909 sabahı Avcı taburlarına mensup askerlerin Ayasofya Meydanı'nda toplanarak gösteri yapması, silah atması ve bazı isteklerde bulunması ile başlayan bir isyan hareketidir. İsyancılar hem II. Abdülhamid hem de İttihatçılara karşıydı.
31 Mart Vakası, Osmanlı Devleti'nin demokratikleşme hareketlerine olumsuz yönde etki etti. İsyan, Meclis-i Mebusan'ın toplantılarına ara verilmesine ve İstanbul'un isyancıların kontrolüne girmesine neden oldu. Ayrıca, isyan sonrasında İttihat ve Terakki, arka planda kalarak iktidara hâkim oldu ve ülkede bir muhalefet cephesi ortaya çıktı. Bu durum, ülkede siyasi istikrarsızlığa yol açtı ve demokratikleşme hareketlerinin ilerlemesine engel oldu.
31 Mart Vakası, Osmanlı Devleti'nin demokratikleşme hareketlerine olumsuz yönde etki eden önemli bir olaydır. İsyan, Meclis-i Mebusan'ın toplantılarına ara verilmesine ve İstanbul'un isyancıların kontrolüne girmesine neden oldu. Ayrıca, isyan sonrasında İttihat ve Terakki, arka planda kalarak iktidara hâkim oldu ve ülkede bir muhalefet cephesi ortaya çıktı. Bu durum, ülkede siyasi istikrarsızlığa yol açtı ve demokratikleşme hareketlerinin ilerlemesine engel oldu.
YouTube Video Linki: 31 Mart Vakası ve Sonuçları Diğer Kaynak Linkleri: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı - 31 Mart Vakası ve Sonuçları Türkiye Büyük Millet Meclisi - Meclisin Tarihçesi15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü, Türkiye'de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin püskürtülmesinin anısına her yıl 15 Temmuz'da kutlanan bir gündür.
15 Temmuz 2016 tarihinde, FETÖ/PDY terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen bir darbe girişimi yaşandı. Darbeciler, devletin uçaklarını, tanklarını ve silahlarını gasp ederek millete karşı kullandılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Gölbaşı Özel Harekât Başkanlığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü, TÜRKSAT, TRT ve Boğaziçi Köprüsü saldırıya uğradı. Vatanına, bayrağına, özgürlüğüne ve geleceğine sahip çıkmak için sokaklara inen milletimizin üzerine kurşun ve bomba yağdırıldı.
Azim milletimiz, 15 Temmuz gecesinde Başkomutanı- mız ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısına uyarak tüm farklılıklarını bir tarafa bırakarak mücadeleye koştu. İstiklalini ve istikbalini savunmak üzere “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ilkeleri etrafında birleşen milletimiz, kendi gücünün ve iradesinin üstünde bir güç olmadığını tüm dünyaya gösterdi.
15 Temmuz darbe girişimi, Türk Milleti'nin direnişiyle püskürtülmüştür. Darbeci hainler ve onlarla iş birliği yapanlar tek tek yakalanarak adalete teslim edilmiştir. 15 Temmuz gecesi, Türk Milleti'nin birlik ve beraberliğinin, demokrasiye olan bağlılığının ve özgürlük ruhunu korumaktaki kararlılığının bir göstergesi olmuştur.
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü, Türk Milleti'nin demokrasiye olan bağlılığını ve özgürlük ruhunu korumaktaki kararlılığını simgeleyen önemli bir gündür. Bu gün, gelecek nesillere demokrasi ve millî birlik bilincini aktarmak ve 15 Temmuz gecesi yaşanan kahramanlıkları hatırlamak için büyük önem taşımaktadır.
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü videosu 15 Temmuz Darbe Girişiminin Meclis Araştırma Raporu