Endülüs, Müslüman hükümdarların desteğiyle bilim ve eğitimde büyük gelişmelere sahne oldu.
Endülüs'te Müslüman hükümdarların desteğiyle bilimsel ortam büyük gelişme göstermiştir. Bu dönemde birçok bilim insanı yetişmiş ve önemli eserler vermişlerdir.
Endülüs'te Müslümanların bilimde ulaştığı seviye, Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte yeni bir ivme kazanmıştır. Bu dönemde birçok bilimsel eser Latinceye ve diğer Avrupa dillerine tercüme edilmiş ve Batı dünyasının bilimsel gelişmesine büyük katkı sağlamıştır.
Endülüs, Müslümanların İber Yarımadası'nda hüküm sürdükleri dönemde (711-1492) önemli bir bilim ve kültür merkeziydi. Bu dönemde Endülüs'te matematik, astronomi, tıp, felsefe, coğrafya ve diğer alanlarda önemli gelişmeler kaydedildi.
Endülüs'teki matematikçiler, cebir, geometri ve trigonometri alanlarında önemli katkılarda bulundular. Örneğin, El-Harîzmî (780-850) cebirin kurucusu olarak kabul edilir ve cebir kelimesi onun adından türetilmiştir. Battânî (858-929) ise astronomide önemli çalışmalar yaptı ve yıldızların hareketlerini doğru bir şekilde hesapladı.
Endülüs'teki tıp alanında da önemli gelişmeler kaydedildi. El-Zahrawî (936-1013) cerrahinin kurucusu olarak kabul edilir ve cerrahi aletleri geliştirdi. İbn Sînâ (980-1037) ise tıp alanında birçok eser yazdı ve tıbbın gelişmesine önemli katkılarda bulundu.
Endülüs'teki felsefeciler, Yunan felsefesini İslam felsefesiyle birleştirerek yeni bir felsefe anlayışı geliştirdiler. İbn Rüşd (1126-1198) bu dönemdeki en önemli felsefecilerden biriydi ve Aristoteles'in eserlerini yorumladı.
Endülüs'teki coğrafyacılar, dünya haritaları çizdiler ve yeni keşifler yaptılar. İdrîsî (1100-1165) Endülüs'ün en önemli coğrafyacılarından biriydi ve dünyanın ilk küresel haritasını çizdi.
Endülüs'teki bilimsel çalışmalar, Orta Çağ'da Avrupa'nın bilimsel gelişimine önemli katkılarda bulundu. Endülüs'teki bilim insanlarının çalışmaları, daha sonra Rönesans döneminde Avrupa'da bilimsel devrimin gerçekleşmesine zemin hazırladı.