Batı'dan etkilenen Osmanlı, tıp, astronomi ve madencilik gibi alanlarda önemli gelişmeler kaydetti.
Osmanlı Devleti, 18. ve 19. yüzyıllarda Batı'nın bilimsel ve teknolojik gelişmelerinden etkilenerek bir modernleşme sürecine girmiştir. Bu süreçte, madencilik, tıp, astronomi ve coğrafya alanlarında önemli gelişmeler yaşanmıştır.
Madencilik, Osmanlı ekonomisinin önemli gelir kaynaklarından biriydi. Ancak 18. yüzyılda Osmanlı madenciliği Batı teknolojisinin gerisinde kalmıştı. 1858'de çıkarılan Arazi Kanunnamesi ve 1861'de yürürlüğe giren Maden Nizamnamesi, Osmanlı madenciliğinin gelişmesine zemin hazırlamıştır. 1866'da Osmanlı Devleti hizmetine giren Alman maden mühendisi Ernest Weiss'ın çabalarıyla 1874'te Osmanlı Devleti'nin ilk maden mektebi kurulmuştur.
18. yüzyıldan itibaren Avrupa'da yayımlanan tıp kitapları tercüme edilerek modern tıp literatürü oluşturulmaya çalışılmıştır. Tercüme edilen eserlerden Lûgat-ı Tıbbiye (Tıp Sözlüğü), 1873'te yayımlanmıştır. Şanizade'nin "Hamse"si ve Meninski'nin sözlüğü Osmanlı tıbbının gelişimine katkı sağlayan önemli tercümelerdir.
18. yüzyılda astronomi alanında da önemli tercümeler yapılmıştır. Modern astronomin Osmanlı'ya gelişi, zic ve coğrafya tercümeleri sayesinde olmuştur. Kopernik sisteminin Osmanlı'da tanınması, Fransız Astronom Noel Durret sayesinde olmuştur. Kopernik'in Zîci adlı eseri, Tezkireci Köse İbrahim Efendi tarafından Secencel el-Eflâk fî Gâyet el-İdrâk (Feleklerin Aynası ve İdrâkin Gâyesi) adıyla tercüme edilmiştir.
18. yüzyılda coğrafya alanında da önemli çalışmalar yapılmıştır. Behram Dımışkî'nin Atlas-Mayor tercümesi büyük ilgi uyandırmıştır. Osman bin Abdülmennan'ın Almancadan tercüme ettiği Fizikî Coğrafya adlı eseri ile Kayserili Petros Baronyan'ın Fransızcadan tercüme ettiği Fen-nümâ-yı Câm-ı Cem ez Fenni Coğrafya adlı eseri coğrafya biliminin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlı'da yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler, devletin modernleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu gelişmeler, Batı'nın bilimsel ve teknolojik üstünlüğünün fark edilmesi ve bu üstünlüğe ulaşmak için yapılan çalışmaların sonucunda ortaya çıkmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu, 18. ve 19. yüzyıllarda önemli eğitim ve bilim alanında reformlar gerçekleştirmiştir. Bu dönemde, Batı tarzı eğitim sistemleri benimsenmiş, yeni okullar ve eğitim kurumları açılmış ve bilimsel araştırmalar desteklenmiştir.
Osmanlı ordusu, 18. yüzyılda Batı tarzı eğitim ve teknolojileri benimsemeye başlamıştır. Bu dönemde, yeni askerî okullar açılmış ve subaylar Avrupa'da eğitim almıştır. Ayrıca, Humbaracı Ocağı ve Mühendishane gibi yeni askerî eğitim birimleri kurulmuştur.
Osmanlı'da yükseköğretim kurumlarının kurulması, 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. 1863 yılında kurulan Darülfünun, ülkenin ilk üniversitesi olmuştur. Darülfünun, fen, edebiyat, hukuk ve ilahiyat bölümlerinden oluşmuştur ve birçok önemli bilim insanı yetiştirmiştir.
Osmanlı Devleti, mesleki ve teknik eğitime de önem vermiştir. Bu dönemde, tarım, ticaret, sanayi, hukuk ve sağlık alanlarında okullar açılmıştır. Ayrıca, Mühendishîn-i Mülkiye ve Islâh-ı Sanayî gibi mühendislik okulları da kurulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu, bilimsel araştırmaları desteklemiştir. Bu dönemde, bakteriyoloji, kimya, astronomi ve diğer bilim dallarında önemli çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca, Rasathane-i Amire gibi bilimsel araştırma merkezleri kurulmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu, bu dönemde birçok önemli bilim insanı yetiştirmiştir. Bu bilim insanlarından biri olan Mehmed Said Efendi, top atışlarının isabetli olabilmesi için mesafe ölçmeye yarayan jeodezi aleti "müsellesiye"yi icat etmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, 18. ve 19. yüzyıllarda eğitim ve bilim alanında önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Bu dönemde, Batı tarzı eğitim sistemleri benimsenmiş, yeni okullar ve eğitim kurumları açılmış ve bilimsel araştırmalar desteklenmiştir. Bu çalışmalar, Osmanlı'nın modernleşme sürecinde önemli rol oynamıştır.
Videolar: Diğer Kaynaklar:XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda bilimsel çalışmalar önemli bir ilerleme kaydetti. Bu dönemde, Avrupa'dan gelen yeni fikirler ve teknolojiler Osmanlı bilim insanları tarafından benimsendi ve geliştirildi. Ayrıca, birçok Osmanlı bilim insanı Avrupa'ya giderek eğitim aldılar ve çalışmalarını orada sürdürdüler.
XVIII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda bilimsel çalışmalar hız kazandı. Bu dönemde, Batı'dan gelen yeni fikirler ve teknolojiler Osmanlı bilim insanları tarafından benimsendi ve geliştirildi. Ayrıca, birçok Osmanlı bilim insanı Avrupa'ya giderek eğitim aldılar ve çalışmalarını orada sürdürdüler.
XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda bilimsel çalışmalar daha da ilerledi. Bu dönemde, Batı'dan gelen yeni fikirler ve teknolojiler daha fazla benimsendi ve geliştirildi. Ayrıca, birçok Osmanlı bilim insanı Avrupa'ya giderek eğitim aldılar ve çalışmalarını orada sürdürdüler.
XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda bilimsel çalışmalar önemli bir ilerleme kaydetti. Bu dönemde, Batı'dan gelen yeni fikirler ve teknolojiler Osmanlı bilim insanları tarafından benimsendi ve geliştirildi. Ayrıca, birçok Osmanlı bilim insanı Avrupa'ya giderek eğitim aldılar ve çalışmalarını orada sürdürdüler. Bu bilimsel çalışmalar, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşmesine ve gelişmesine önemli katkılar sağladı.
Kaynaklar: * Osmanlı'da Bilim https://www.youtube.com/watch?v=Q0TkD546Z4Q * Osmanlı Bilim Tarihi https://www.bilimfili.com/osmanli-bilim-tarihi/ * Osmanlı Bilimcileri Ansiklopedisi https://www.osmanlibilimcileri.com/Osmanlı İmparatorluğu'nda modern tıbbın gelişimi 19. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır. Bu dönemde, Batı dünyasındaki tıbbi gelişmeler imparatorluğa getirilmeye başlanmış ve Türk hekimleri tarafından benimsenmiştir.
II. Mahmut döneminde, tıp alanında önemli adımlar atılmıştır. 1827 yılında, Şehzadebaşı'nda ilk tıp okulu olan "Tıphane-i Amire" kurulmuştur. Bu okulda, Avrupa dillerinde yazılmış çok sayıda tıp kitabı Türkçeye çevrilmiş ve tıp eğitimi verilmiştir.
Hayrullah Efendi (1818-1866), Osmanlı tıp biliminin gelişimine büyük hizmet eden bir hekimdir. İlk eğitiminden sonra Mekteb-i Tıbbiyyede tıp eğitimi aldı. Avrupa dillerinde yazılmış çok sayıda tıp kitabını Türkçeye çevirmiştir. Yaptığı çalışmalarla Avrupa'daki bilimsel gelişmeleri yakından takip etmiştir. Türkçe olarak yazdığı "Makalat-ı Tıbbiyye" kitabı, hekimlere kılavuz olmak üzere yazılmış deontoloji ağırlıklı bir eserdir. Hayrullah Efendi tıp dilinin Türkçeleşmesine hizmet etmiştir.
Karl Ambroise Bernard (Karl Amburos Bernard) (1808-1844), Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda bulunan Bohemya'da doğdu. Viyana'da Askerî Josephinum Tıp Akademisinde tıp eğitimi yaptı. 1838 yılında doktor oldu. Aynı yıl, Sultan II. Mahmut'un isteği üzerine İstanbul'a gelerek tıp çalışmalarına başladı. "Mekteb-i Tıbbiyye-i Adliyye-i Şahane"nin kurucu hekimidir. Avusturya asıllı olan Bernard, yaptığı çalışmalar ve yazdığı eserlerle Türk tıbbına büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu'nda modern tıbbın gelişimi, 19. yüzyılın başlarında başlamış ve Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Bu çalışmalar, imparatorluğun sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve halk sağlığının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Kaynak: