12. Sınıf DKAB 1.Dönem 2.Yazılı - Açık Uçlu Sorular

Eş'ari, yaşadığı dönemde Basra'da yaygın olan Mutezile mezhebinin görüşlerini terk ederek Bağdat'a gitmiştir. Bağdat'ta Ehl-i Sünnet vel Cemaat mezhebinin görüşleriyle tanışmış ve bu mezhebin görüşlerini benimsemiştir. Eş'ari'nin bu tercihi, Ehl-i Sünnet vel Cemaat mezhebinin yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamıştır.

Eş'ari'nin Maķalâtü’l-İslamiyyin adlı eseri, Müslümanların itikadi konulardaki ihtilaflarını ortaya koyan önemli bir eserdir. Bu eser, Ehl-i Sünnet vel Cemaat mezhebinin görüşlerinin yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamıştır.

Tasavvuf, İslam dininin inancı, ibadeti ve ahlakı ile ilgili bir ilimdir. Tasavvuf, insanın nefsini terbiye ederek Allah'a (c.c.) olan sevgisini ve bağlılığını artırmayı amaçlar. Bu amaçla, insanın aklı, kalbi ve ruhu eğitilir.

Züht Dönemi, Hz. Peygamber'den itibaren başlayıp hicri 2. asra kadar olan dönemi kapsar. Bu dönemde tasavvuf, daha çok bireysel bir çaba olarak ortaya çıkmıştır. Tasavvuf ehlinin temel amacı, dünya malına ve mülküne değer vermemek, nefsin kötü isteklerinden uzaklaşmak ve Allah'a (c.c.) olan sevgisini ve bağlılığını artırmaktı.

İmam Eş’ari'nin bu görüşü, kelam ilminde "akıl ve nakil arasında uzlaşma" olarak adlandırılmaktadır. Bu görüş, kelam ilminde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Eş'ari'nin bu görüşünün benimsenmesiyle birlikte, kelam ilminde akıl ve nakil arasında çatışma olduğu şeklindeki görüşler terk edilmiştir.

Maķalâtü’l-İslamiyyin adlı eser, İslam düşünce tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu eser, Müslümanların itikadi konulardaki farklı görüşlerini ortaya koyması açısından önemli bir kaynaktır. Ayrıca, eser, Müslümanların itikadi konulardaki ihtilaflarını bir araya toplayarak çözüme kavuşturmak amacıyla yazılmıştır.

Züht döneminde, tasavvuf düşüncesi, Hz. Peygamberin örnek yaşantısı ve onun öğretileri doğrultusunda şekillenmiştir. Bu dönemde, tasavvuf düşüncesi, sadece bireysel bir çaba olarak ortaya çıkmıştır. Örneğin, ilk zühd ehli olan kişiler, dünya malına ve mülkü değer vermemişlerdir. Onlar, Allah'a (c.c.) ve ahirete yönelmişlerdir. Tasavvuf döneminde, tasavvuf düşüncesi, daha sistematik bir hale gelmiştir. Bu dönemde, tasavvuf düşüncesi, zikir, tefekkür, halvet gibi yöntemlerle zenginleştirilmiştir. Örneğin, bu dönemde, zikir, tefekkür ve halvet gibi yöntemlerin nefsi kötü duygulardan arındırmada etkili olduğu kabul edilmiştir. Tarikat döneminde, tasavvuf düşüncesi, tarikatlar aracılığıyla kurumsallaşmıştır. Bu dönemde, tasavvuf düşüncesi, halk arasında daha yaygın bir hale gelmiştir. Örneğin, bu dönemde, tarikatlar aracılığıyla halka tasavvuf düşüncesi öğretilmiştir.

Tasavvuf, İslam dininin temelini oluşturan ahlakı daha da derinleştirerek insanlığın huzur ve mutluluğuna katkıda bulunmayı amaçlar. Tasavvuf düşüncesine göre, insan; nefsinin kötü vasıflarından kurtularak, Allah'a (c.c.) ve insanlara karşı sevgi, saygı, hoşgörü, merhamet gibi güzel ahlaki vasıflara sahip olmalıdır. Bu vasıflara sahip olan insan, "insan-ı kâmil" olarak adlandırılır.

Alevi-Bektaşi inancında aydınlık ve nur, bilgi, doğruluk, erdem ve iyilik gibi kavramlarla ilişkilendirilmektedir. Çerağ uyandırma geleneği, bu kavramların önemini vurgulamaktadır. Cemde çerağ uyandırma hizmetini gören kişi, Alevi-Bektaşi inancında aydınlık ve nuru temsil ederek cem evini aydınlatmaktadır. Bu gelenek, Alevi-Bektaşi inancında aydınlık ve nurun önemini vurgulamaktadır.

Okuma parçasında, musahiplik "farz içinde farz" olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlama, musahipliğin İslam'da önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Musahipler, birbirlerine karşı her zaman sorumluluk sahibi olmaları gerektiğinin bilincindedirler. Bu nedenle, birbirlerinin hak ve hukukunu gözetirler, birbirlerine yardım ederler ve birbirlerini desteklerler.

Müslüman, din kardeşini kendinden farklı görmemeli, ona karşı saygılı ve hoşgörülü olmalıdır. Müslüman, din kardeşinin hatalarını ve kusurlarını görmezden gelmeli, onu olduğu gibi kabul etmelidir.

Kur'an'da, müminler "iman kardeşleri" olarak tanımlanmaktadır. Bu, iman eden herkesin, kan bağına bakılmaksızın kardeş olduğu anlamına gelir.