İslam hukuk sistemi, Kur'an ve Sünnet'e dayanır ve bireysel çıkarların ötesinde toplumun ihtiyaçlarını gözetir.
İslam hukuku, İslam dininin temel kaynakları olan Kur'an ve Sünnet'e dayanan ve Müslümanların günlük hayatlarını düzenleyen hukuk sistemidir.
Dinimizde yapılması serbest bırakılmış hususlara helal, yapılması yasaklanmış olanlara haram denir.
Helaller ve haramlar; yeme, içme, giyim, kuşam ve kazanç gibi hayatın tüm alanlarını kapsar.
Dinimizde helal alanı, haram alanından daha geniştir.
Normal şartlarda haram kılınmış fiiller dahi zaruret durumlarında, zaruret miktarı kadar ve geçici olarak mübah olabilmektedir.
Giyim-kuşam konusunda ise temiz ve israfa kaçmadan giyinmek gibi genel kurallar konulmuştur.
Bunun dışında Kur’an’a aykırı olmadığı müddetçe insanların kültürel, coğrafi ve milli özelliklerinin gerektirdiği giyinme biçimlerine müdahale edilmemiştir.
Oyun ve eğlence konusunda dinimiz şans faktörüne bağlı, emeğe dayanmayan veya bir başkasının malını haksız bir şekilde elde etmeyi içeren oyun ve eğlence anlayışlarını yasaklamıştır.
Bunlar kumar oynama, şans oyunları, canlılara zarar veren tehlikeli eğlence faaliyetleridir.
Bunun dışında zekaya, beceriye veya bir yeteneğe dayanan ve bir başka varlığa da zarar vermeyi içermeyen tüm faaliyetler serbest bırakılmıştır.
Adalet, hakka ve hukuka uygunluk, herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme gibi anlamları içerir.
Ancak adalet kişisel anlayışlara göre değil, hukukun öngördüğü esaslara göre sağlanır.
Adaletten sapmadan ve gerektiği gibi cezalandırmanın önemini vurgulayarak kan davalarının yasaklanması da bu adalet kavramını destekler.
Dinimizde insanlar yaptığı hatalar veya işlediği günahlar konusunda cezalandırılırken bireysel olarak değerlendirilir.
Başka bir ifadeyle bir kişi anne, baba veya herhangi bir yakınının işlediği bir günah yüzünden kınanamaz veya cezalandırılamaz.
Suç ve ceza dengeli bir şekilde belirlenmelidir.
Kişinin, kendisini savunmak için işlediği suçlar nefsi müdafaa kapsamında değerlendirilir.
Kamu yararı, toplumun ortak yararını ifade eder.
İslam hukuku, kul hakkını ve kamu yararını gözeterek toplumsal düzeni sağlar.
İslam hukuku, Allah'ın (c.c.) emir ve yasaklarına uygun olarak bireysel ve toplumsal hayatı düzenlemeyi amaçlar. Kişiyi dünya ve ahiret hayatında iyiye, güzele ve doğruya ulaştırmayı hedefler. Kamu yararı ise, toplumun faydasına bir durumu içermekle beraber; toplumun zararına olmamayı da ifade eder.
Kamu yararı, toplumun ihtiyaçlarının karşılanması ve problemlerinin çözümü noktasında bireysel çıkarların göz ardı edilmesi anlamına gelir. İslam hukuku kamu yararı kavramını temel ilkelerinden biri olarak kabul eder. Kamu yararı gözetilerek yapılan uygulamalar, toplumun refah düzeyinin yükselmesine ve huzurlu bir ortamın sağlanmasına katkı sağlar.
İslam hukukunun dört temel kaynağı vardır:
Kaynak | Tanımı |
---|---|
Kur'an-ı Kerim | Allah'ın (c.c.) sözüdür ve İslam hukukunun temel kaynağıdır. |
Sünnet | Hz. Peygamberin söz, davranış ve onaylarını içeren uygulamalardır. |
İcma | Ümmetin fikir birliği ettiği görüşlerdir. |
Kıyas | Kur'an, sünnet ve icmada doğrudan bir hüküm bulunmayan bir mesele hakkında; ilk üç kaynak doğrultusunda, mukayese yöntemiyle akıl yürütülerek yeni bir hükme ulaşılmasıdır. |
Hukuk ve ahlak, toplum düzenini sağlamak için gerekli olan iki önemli unsurdur. Hukuk, dışsal yaptırımlarla davranışları düzenlerken, ahlak içsel vicdani değerlerle davranışları düzenler. Her ikisi de toplumda huzur ve güven ortamının sağlanmasına katkı sağlar.
İslam hukuku, kamu yararını gözeterek bireysel ve toplumsal hayatı düzenlemeyi hedefler. İslam hukukunun dört temel kaynağı vardır. Hukuk ve ahlak, toplum düzenini sağlamak için gerekli olan iki önemli unsurdur.
İslam Hukuku ve Kamu YararıKaynaklar: