Yer kabuğu ve oluşumları hakkında bilgi. Magmatik, tortul ve başkalaşım kayaçlar. Türkiye'nin ana yer şekilleri ve coğrafi yapısı.
Yer kabuğu, Dünya'nın en dıştaki ve en ince tabakasıdır. Ortalama kalınlığı 35 kilometredir. Yer kabuğu, magmatik, tortul ve başkalaşım olmak üzere üç ana gruba ayrılır.
Magmatik kayaçlar, magmanın yer kabuğunun içine sokulması ya da yer yüzüne çıkarak soğuyup katılaşması sonucu oluşan kayaçlardır. Magmatik kayaçlar bün-yelerinde fosil bulundurmaz, genellikle kütle hâlin-de ve kristallidir. Derinlik ve yüzey kayaçları şeklin-de ikiye ayrılır.
Magmanın yüzeye çıkma-dan yer kabuğunun içinde soğuyup katılaşması so-nucu oluşan kayaçlardır. Genellikle sert ve dirençli bir yapı gösterir. Derinlik kayaçlarında soğumanın yavaş gerçekleşmesi iri kristalli olmalarına neden olur. Üzerindeki tabakaların zamanla aşınması so-nucunda derinlik kayaçları yüzeye çıkabilir. Granit, siyenit, gabro, diyorit derinlik kayaçlarının başlıca örneklerindendir.
Magmanın yer yüzeyine çıkarak soğuması ve ka-tılaşması sonucu oluşan kayaçlardır. Yüzey kayaçlarında soğumanın hızlı gerçekleşmesi, ince kristalli olmalarına neden olur. Andezit, ba-zalt, tüf, obsidiyen (volkan camı), süngertaşı, perlit yüzey kayaçlarına örnektir.
Kayaçlar; akarsu, rüzgâr ve buzul gibi dış kuvvetlerin etkisiyle parça-lanır. Küçük boyuttaki bu parçalara tortul denir. Bu tortullar; akarsular, rüzgârlar, buzullar tarafından taşınır ve belirli bir yerde birikir. Tortulların birikmesi ve sıkışması sonucu tortul kayaçlar oluşur. Tortul kayaçlar, tabakalı bir yapıya sahiptir ve içinde fosil bulundurur.
Başkalaşım kayaçlar, magmatik veya tortul kayaçların yer kabuğunun derinliklerinde yüksek sıcaklık ve basınç altında değişime uğraması sonucu oluşan kayaçlardır. Başkalaşım kayaçları, genellikle sert ve dirençli bir yapıya sahiptir. Başkalaşım kayaçlarının başlıca örnekleri şunlardır:
Yer kabuğu, magmatik, tortul ve başkalaşım olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Magmatik kayaçlar, magmanın yer kabuğunun içine sokulması ya da yer yüzüne çıkarak soğuyup katılaşması sonucu oluşan kayaçlardır. Tortul kayaçlar, diğer kayaçların parçalanması sonucu oluşan kayaçlardır. Başkalaşım kayaçlar, magmatik veya tortul kayaçların yer kabuğunun derinliklerinde yüksek sıcaklık ve basınç altında değişime uğraması sonucu oluşan kayaçlardır.
Kayaçlar, Dünya'nın kabuğunu oluşturan ve çeşitli minerallerin birleşmesiyle oluşan doğal katı yapılardır. Kayaçlar, oluşumlarına ve yapısal özelliklerine göre üç ana gruba ayrılır:
Magmanın yer kabuğunun alt kısmında veya yüzeyinde soğuyup katılaşmasıyla oluşan kayaçlardır. Püskürük kayaçlar, dokusuna göre ikiye ayrılır:
Püskürük ve başkalaşım kayaçlarının parçalanması, aşınması ve taşınması sonucu oluşan kayaçlardır. Tortul kayaçlar, oluşumlarına göre üçe ayrılır:
Püskürük ve tortul kayaçların yer kabuğunun derinliklerinde yüksek sıcaklık ve basınç etkisinde kalarak değişime uğraması sonucu oluşan kayaçlardır. Başkalaşma sonucunda yeni kayacın görünümünde ve kimyasal yapısında değişiklikler olur.
Kayaçlar, farklı oluşum mekanizmalarına ve özelliklere sahip doğal yapılardır. Püskürük, tortul ve başkalaşım kayaçları, Dünya yüzeyinin şekillenmesinde önemli bir rol oynar.
Faydalı Linkler: Kayaçların Oluşumu Kaya Türleri Kayaçlar (MTA)Yer şekilleri, iç ve dış kuvvetlerin etkileşimiyle oluşur. İç kuvvetler, yer kabuğunu hareket ettiren ve şekillendiren kuvvetlerdir. Dış kuvvetler ise, yer kabuğunun yüzeyini aşındıran ve biriktiren kuvvetlerdir.
İç kuvvetler, yer kabuğunun hareketini ve şekillenmesini sağlayan kuvvetlerdir. Bu kuvvetler, yer kabuğunun altında bulunan sıcak ve erimiş kayaçların hareketlerinden kaynaklanır.
Dış kuvvetler, yer kabuğunun yüzeyini aşındıran ve biriktiren kuvvetlerdir. Bu kuvvetler, atmosfer, su, buzul ve rüzgâr gibi etkenlerden kaynaklanır.
Yer şekilleri, iç ve dış kuvvetlerin etkileşimiyle oluşan karmaşık yapılardır. Bu kuvvetler, yer kabuğunun hareketini, şekillenmesini ve yüzeyinin aşınmasını ve birikmesini sağlar. Yer şekilleri, insanların yaşam biçimlerini, ekonomik faaliyetlerini ve kültürel özelliklerini etkiler.
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili, engebeli ve eğimli bir arazi yapısına sahip bir ülkedir.
Türkiye'deki dağlar, genel olarak ikiye ayrılır:
Türkiye'de platolar, genellikle dağların arasında yer alan geniş düzlüktür.
Türkiye'de ovalar, genellikle nehirlerin ve akarsuların oluşturduğu düzlüktür.
Türkiye'nin ana yer şekilleri, ülkenin iklim, bitki örtüsü ve ekonomik faaliyetlerini etkilemektedir.
Türkiye'nin Yer ŞekilleriTürkiye'nin ana yer şekilleri dağlar, platolar ve ovalardır. Bu yer şekilleri yeryüzünün ana hatlarını oluşturur ve birbi- rinden farklı özellikleri vardır. Türkiye'de farklı özelliklere sahip bu yer şekilleri oldukça fazladır.
Türkiye arazisi; büyük oranda Senozoyik'te şekillenmiş genç oluşum- lu, yüksek ve engebeli alanlardan oluşur. Bu zamanda meydana gelen Alp-Himalaya Orojenezi, Türkiye arazisini de etkilemiş ve Türkiye'de be- lirgin sıradağlar oluşmuştur. Bu dağ sıraları Türkiye'nin kuzey ve güne- yinde kıyıya paralel bir uzanış gösterirken batısında ise genel olarak kıyı- ya dik bir uzanış gösterir.
Türkiye'de Senozoyik'te meydana gelen volkanik faaliyetler sonucunda birçok volkanik dağ oluşmuştur. Daha çok Doğu ve İç Anadolu'da görülür. Ağrı, Tendürek, Süphan ve Nemrut; Doğu Ana- dolu'nun başlıca volkanik dağlarıdır. Erciyes, Melendiz, Hasandağı, Kara- cadağ ve Karadağ volkanik dağları da İç Anadolu'da yer alır. Hem Doğu hem de İç Anadolu'da yer alan dağlar bir hat boyunca uzanır.
Türkiye’de oldukça geniş alan kaplayan platolar, deniz seviyesine ya- kın yerlerden başlayıp yükseltisi fazla olan yerlere kadar çıkmaktadır. Bu platolar genellikle, yatay tabakalı neojen arazisi ve bazalt lavları üzerinde yer alır. Türkiye’de platoların yaygın olduğu alanların başında Orta Anadolu gelmektedir. Obruk, Cihanbeyli, Haymana, Nevşehir, Bozok ve Uzunyayla platoları Orta Anadolu’da yer alan başlıca platolardır. İç Batı Anadolu’da- ki platoların başlıcaları Yazılıkaya ve Uşak-Eşme Platosu’dur. Güneydoğu Anadolu’daki başlıca platolar, Gaziantep ve Şanlıurfa platolarıdır. Doğu Anadolu’daki başlıca platolar ise Erzurum-Kars ve Ardahan platolarıdır (Görsel 1.83). Bazalt lavları üzerinde bulunan bu platolar, deniz seviye- sinden ortalama 1.500-2.000 metre yükseklikte bulunmaktadır. Toros Dağları’nın batı ve orta kesimindeki karstik arazilerde Teke ve Taşeli platoları yer alır. Türkiye’de dağ kuşaklarındaki eski aşınım yüzeyleri üzerinde de platolar oluşmuştur. Bu platolar, deniz seviyesine yakındır. Çatalca-Kocaeli ve Perşembe platoları bu platolara örnektir.
Türkiye'de irili ufaklı pek çok ova vardır. Bu ovaların oranı, Türkiye arazisinin yaklaşık %12'si kadardır. Ovalar, tarım ve ulaşım bakımın- dan elverişli alanlardır. Bu nedenle yoğun olarak kullanılır. Ovaların bir kısmı kıyı bölgelerde, geri kalan kısmı ise iç kesimlerdedir. Ortalama yükseltileri kıyılarda 0-200 m arasında iken iç kesimlerde 800-1.000 m civarındadır. Doğu Anadolu'da yükseltileri 2.000 m'ye ulaşan ovalar da (Hakkari-Yüksekova 1.950 m) vardır.
Türkiye'nin ana yer şekilleri dağlar, platolar ve ovalardır. Bu yer şekilleri yeryüzünün ana hatlarını oluşturur ve birbi- rinden farklı özellikleri vardır. Türkiye'de farklı özelliklere sahip bu yer şekilleri oldukça fazladır.
YouTube videosu: Türkiye'nin Ana Yer Şekilleri
Diğer kaynaklar: Anadolu'nun Yer Şekilleri
10. Sınıf Coğrafya Ders Kitabı
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada ülkesidir. Gölleri, akarsuları ve yer altı sularıyla su varlıkları bakımından çok fazla çeşide sahip bir ülkedir. Komşu ülkelere göre su varlığı açısından önemli avantajlara sahiptir.
Türkiye'de yaklaşık 10.000 km2'lik bir alanı kaplayan çok sayıda göl bulunmaktadır. Göller, oluşum türlerine göre tektonik göller, volkanik göller, karstik göller, buzul gölleri ve set gölleri olarak sınıflandırılır.
Türkiye'deki başlıca tektonik göller: * Manyas Gölü * Uluabat Gölü * İznik Gölü * Sapanca Gölü * Burdur Gölü * Acıgöl * Tuz Gölü * Eber Gölü * Akşehir Gölü * Ilgın (Çavuşçu) Gölü * Seyfe Gölü * Hazar Gölü * Aktaş Gölü Türkiye'deki başlıca volkanik göller: * Nemrut Gölü * Meke Tuzlası * Acıgöl (Karapınar) * Nar Gölü (Niğde) * Süphan Dağı Gölleri * Allahuekber Dağı Gölleri Türkiye'deki başlıca karstik göller: * Avlan (Elmalı) Gölü * Kestel Gölü * Salda Gölü * Obruk Platosu Gölleri (Kızören, Meyil ve Çıralı) * Hafik Gölü * Demiryurt (Tödürge) Gölü Türkiye'deki başlıca buzul gölleri: * Kilimli Gölü (Uludağ) * Aynalı Göl (Uludağ) * Karagöl (Bursa) * Deligöl (Rize) Türkiye'deki başlıca set gölleri: * Çıldır Gölü * Erçek Gölü * Nazik Gölü * Haçlı Gölü * Balık Gölleri (volkanik set) * Abant Gölü * Yedigöller * Borabay Gölü * Zinav Gölü * Sera Gölü * Tortum Gölü (heyelan set) * Marmara Gölü * Bafa Gölü * Köyceğiz Gölü * Uzun Göl * Eymir Gölü * Mogan Gölü (alüvyal set) * Büyük ve Küçük Çekmece Gölleri * Durusu Gölü * Akyatan Gölü (kıyı set) Türkiye'de ayrıca karma oluşumlu göller de bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları; * Beyşehir Gölü (tektonik-karstik) * Eğirdir Gölü (tektonik-karstik) * Yarışlı Gölü (tektonik-karstik) * Suğla Gölü (tektonik-karstik) * Kovada Gölü (tektonik-karstik) * Van Gölü (tektonik–volkan seti)Türkiye, akarsu ağı bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Türkiye'de akarsular, akarsu havzasının sahip olduğu iklim özellikleri, bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik yapısı, havzanın de- nizlere yakınlığı ve uzaklığı gibi faktörlerin etkisiyle birbirlerinden farklı özellikler gösterir. Türkiye'de akarsuların boyları genellikle kısadır. Bu durumun başlıca nedeni bir yarımada ülkesi olan Türkiye'de akarsuların kısa mesafelerde denize ulaşmasıdır. Türkiye'nin jeomorfolojik yapısından dolayı akarsuların yatak eğimi genellikle fazladır. Bu durum akarsuların akış hızlarının fazla olmasına sebep olur. Akış hızı fazla olan akarsuların da hidroelektrik enerji potansiyelleri fazladır. Türkiye'de akarsular genellikle denge profiline ulaşmamıştır. Bu nedenle akarsu taşımacılığının yapılması güçleşmiştir. Türkiye, Akdeniz ikliminden etkilendiği için yaz aylarında kuraklık, kış aylarında ise taşkın riski vardır.
Türkiye, su varlığı bakımından zengin bir ülkedir. Ancak, su kaynaklarının doğru ve etkili bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Türkiye'de su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı önemli bir hedeftir.
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili iki yarımadadan oluşan bir ülkedir. Toplam kıyı uzunluğu yaklaşık 8.337 km'dir. Ayrıca üzerinde barındırdığı gölleri, akarsuları ve yer altı suları ile çevre ülkelere göre daha zengin tatlı su kaynaklarına sahiptir.
Türkiye'de su kaynakları farklı amaçlarla kullanılır. Bunlar:
Türkiye, sahip olduğu su kaynakları potansiyeli ile bulunduğu coğrafyada önemli bir konuma sahiptir. Su potansiyelinin farkında olan Türkiye, kaynaklarını teknolojik gelişmelerden de yararlanarak en etkin şekilde kullanmaya çalışmaktadır.
Toprak, canlıların temel yaşam alanını oluşturan ve üzeri- ne yerleşen bitkilerin ve hayvanların temel yaşam alanını oluşturur. Toprak oluşumu, çok uzun sürer ve bu oluşum birkaç aşamada gerçekleşir.
Kayaçlar fiziksel ayrışma ve kimyasal çözünme olmak üzere iki şekilde ayrışmaya uğrar.
Kayaçların ayrışmasıyla oluşan malzemeye bitkiler ve hayvanlar yerleşir. Bitkiler, bu ayrışmış malzemeyi kökleriyle tutar; canlılar bu malzeme içine sürekli organik madde kazandırır. Organik maddelerden salgılanan asitler çözünmeyi daha da hızlandırır.
Toprakta ayrışan minerallerin bir kısmı yıkanmanın etkisiyle aşağılara taşınır. Biriken mineraller zamanla toprağın katmanlaşmasını sağlar. Böylece yıkanma ve birikme katmanları iyice belirginleşir. Katmanlaşmasını tamamlayan topraklara olgunlaşmış toprak denir. Olgunlaşmış toprak ana materyalin üzerinde yıkanma, birikme ve ayrışma olmak üzere üç katmandan oluşur.
Bu faktörlerin etkileşimleri sonucunda farklı toprak türleri oluşur.
Toprak, canlı hayatının devamlılığı için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Toprak oluşumu ve özellikleri, çeşitli faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Bu faktörlerin başında iklim, ana materyal, yer şekilleri, zaman ve canlılar gelir.
Ek Kaynaklar:Toprak, yer kabuğunun yüzeyinde, organik ve inorganik maddelerin birleşimiyle oluşan, bitkilerin büyüdüğü gevşek malzeme tabakasıdır.
Topraklar, oluşum süreçlerine ve özelliklerine göre üç gruba ayrılır:
Ana materyalin üzerinde ana materyalin ayrışmasıyla oluşmuş yerli topraklardır.
Toprak Türü | İklim | Bitki Örtüsü | Organik Madde | Tuz ve Kireç |
---|---|---|---|---|
Terra Rossa | Akdeniz | Kızılçam ve maki | Az | Çok |
Laterit | Ekvatoral, savan, muson | Orman | Az | Çok |
Kahverengi Orman | Ilıman okyanusal | Orman | Çok | Az |
Podzol | Soğuk karasal, iğne yapraklı orman | Çok az | Çok az | |
Tundra | Tundra | Çok az | Çok | |
Kahverengi ve Kestane Renkli Step | Step | Bozkır | Az | Çok |
Çernozyom | Karasal | Çayır | Çok | Az |
Çöl | Kurak çöl | Çok az | Çok az |
Ana materyal üzerinde oluşan ve henüz oluşumunu tamamlamamış topraklardır.
Ana materyalin üzerinde henüz bir toprak profili oluşmadan görülen ve yaygın bir dağılımı olmayan topraklardır.
Toprak, canlılar için vazgeçilmez bir kaynaktır. Toprak, bitkilerin büyümesi için gerekli olan besin maddelerini sağlar ve suyun tutulmasını kolaylaştırır. Toprak ayrıca, canlıların barınması ve korunması için önemli bir rol oynar.
Türkiye'de iklim, bitki örtüsü, yer şekilleri ve ana kayanın yapısı gibi faktörler toprakların dağılımını etkiler. Toprak tiplerinin dağılımını etkileyen başlıca faktörler şunlardır:
Yağış miktarı ve sıcaklık toprak oluşumunu etkileyen en önemli iklim faktörleridir. Yağış miktarı arttıkça topraktaki yıkanma artar ve toprak daha asidik hale gelir. Sıcaklık arttıkça topraktaki kimyasal tepkimeler hızlanır ve toprak daha kırmızımsı bir renk alır.
Bitki örtüsü toprak oluşumunu iki şekilde etkiler. Birincisi, bitkilerin kökleri toprağı gevşetir ve hava almasını sağlar. İkincisi, bitkiler ölünce toprak yüzeyinde organik madde bırakır. Organik madde topraktaki su tutma kapasitesini artırır ve toprağı daha verimli hale getirir.
Yer şekilleri toprak oluşumunu eğim, yükselti ve bakı gibi faktörlerle etkiler. Eğimli arazilerde toprak daha kolay aşınır ve genç topraklar oluşur. Yüksek rakımlı bölgelerde sıcaklık daha düşük olduğu için toprak oluşumu daha yavaştır. Bakı yönü güneş ışığı miktarını etkiler ve toprak sıcaklığını belirler.
Ana kaya toprak oluşumunu kimyasal bileşimi ve geçirgenliği gibi faktörlerle etkiler. Bazı kaya türleri diğerlerinden daha kolay ayrışır ve daha verimli topraklar oluşturur. Örneğin, kireç taşı kolayca ayrışan bir kaya türüdür ve verimli topraklar oluşturur. Granit ise sert bir kaya türüdür ve ayrışması daha uzun zaman alır.
Zaman toprak oluşumunda önemli bir faktördür. Toprak oluşumu yüzyıllar hatta binlerce yıl sürebilir. Daha eski topraklar daha kalın ve daha verimlidir.
Türkiye'de üç farklı ana toprak grubuna ait toprak tipleri görülür. Bunlar:
Zonal topraklar, iklim ve bitki örtüsü gibi bölgesel faktörlerin etkisiyle oluşan toprak tipleridir. Türkiye'de görülen zonal toprak tipleri şunlardır:
İntrazonal topraklar, yerel faktörlerin etkisiyle oluşan toprak tipleridir. Türkiye'de görülen intrazonal toprak tipleri şunlardır:
Azonal topraklar, dış kuvvetlerin taşıyıp biriktirdiği malzemeden oluşan toprak tipleridir. Türkiye'de görülen azonal toprak tipleri şunlardır:
Toprak, bir bölgede canlı yaşamının gelişmesi için en temel unsurlardan biridir. İnsanların bir bölgede yerleşik bir yaşam alanı oluşturabilmesi toprağın varlığına bağlıdır. Toprak üzerinde yetişen bitkiler ve topraktaki çeşitli mineraller, yaşamsal faaliyetler için vazgeçilmezdir. Temel ekonomik faaliyetlerden hayvancılık ve tarım da toprağın varlığına bağlıdır.
Türkiye'de toprakların yaklaşık 1/3'ü tarımsal üretimde kullanılır. Genel olarak ova ve plato düzlükleri ile dağ etekleri tarım alanı olarak değerlendirilir. Bu toprakların bir kısmı (%5) nadasa bırakılır. İklim şartlarına da bağlı olmak üzere belirli toprak türleri üzerinde bazı tarım ürünleri uyum sağlamıştır. Çünkü ürünün ihtiyacı olan besin maddeleri, mineraller ve geçirgenlik özellikleri belirli toprak türlerinde bulunur. Ürünün uygun toprakta yetiştirilmesi tarımsal verimi de artırır.
Toprakların doğru kullanımı, toprak verimliliğinin korunması ve sürdürülebilir tarım için önemlidir. Toprakların tarımsal amaçlı kullanımı, nüfus artışı ve ekonomik faaliyetlerin gelişmesiyle birlikte giderek artmaktadır. Bu nedenle toprakların doğru kullanımı ve korunması, gelecek nesiller için önemli bir sorumluluktur.
Türkiye Toprak Bilgi SistemiToprak, yerkürenin en dıştaki tabakasıdır ve canlıların yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan besin maddelerini içerir. Toprak türleri, oluşum süreçlerine, renklerine, dokularına ve içerdikleri minerallere göre sınıflandırılır.
Akarsular tarafından taşınan ve çökeltilen toprak türüdür. Genellikle verimlidir ve tarımda kullanılır.
Sıcak ve nemli iklimlerde oluşan toprak türüdür. Demir ve alüminyum oksit bakımından zengindir. Genellikle tarımda kullanılmaz.
Ilıman ve yağışlı iklimlerde oluşan toprak türüdür. Siyah renkli ve çok verimlidir. Genellikle tarımda kullanılır.
Soğuk ve yağışlı iklimlerde oluşan toprak türüdür. Asidiktir ve genellikle tarımda kullanılmaz.
Kireçtaşı veya marn gibi kayaçların ayrışmasıyla oluşan toprak türüdür. Genellikle kurak iklimlerde bulunur ve tarımda kullanılır.
Toprakların en önemli kullanım alanı tarımdır. Bitkilerin yetiştirilmesi için gerekli olan besin maddelerini içerir.
Topraklar, ağaçların yetiştirilmesi için de kullanılır. Ağaçlar, erozyonu önler ve iklimi düzenler.
Topraklar, hayvanların otlatılması için de kullanılır. Hayvanlar, topraktan beslenir ve gübre üretir.
Topraklar, çeşitli sanayi kollarında da kullanılır. Örneğin, inşaat sektöründe tuğla, kiremit ve seramik üretimi için kullanılır.
Topraklar, insanların dinlenme ve eğlenme amaçlı olarak kullandıkları alanlardır. Parklar, bahçeler ve golf sahaları toprak üzerinde kurulur.
Topraklar, canlıların yaşamını sürdürebilmesi için çok önemlidir. Ancak, topraklar erozyon, kirlilik ve yanlış kullanım gibi nedenlerle tehdit altındadır. Toprakların korunması için erozyon önleyici önlemler alınmalı, topraklar kirletilmemeli ve doğru şekilde kullanılmalıdır.
Sonuç:Topraklar, canlıların yaşamını sürdürebilmesi için çok önemlidir. Toprak türleri, oluşum süreçlerine, renklerine, dokularına ve içerdikleri minerallere göre sınıflandırılır. Toprakların en önemli kullanım alanı tarımdır. Topraklar, ormancılık, hayvancılık, sanayi ve rekreasyon amaçlı olarak da kullanılır. Topraklar, erozyon, kirlilik ve yanlış kullanım gibi nedenlerle tehdit altındadır. Toprakların korunması için erozyon önleyici önlemler alınmalı, topraklar kirletilmemeli ve doğru şekilde kullanılmalıdır.
Ek Kaynaklar: Toprak Türleri ve Özellikleri Toprak Genel MüdürlüğüBitki toplulukları, benzer iklim ve toprak koşullarında yaşayan bitki türlerinin bir araya gelmesiyle oluşan doğal topluluklardır. Bitki topluluklarının dağılışı, iklim, toprak, yer şekilleri, biyolojik etkenler ve insan faaliyetleri gibi faktörlerden etkilenir.
İklim, bitki topluluklarının dağılımını en çok etkileyen faktördür. Sıcaklık, yağış ve güneşlenme süresi gibi iklim elemanları, bitkilerin yaşam koşullarını belirler ve dolayısıyla bitki topluluklarının dağılışını etkiler.
Sıcaklık artışıyla birlikte bitki örtüsü de değişir. Ekvatora doğru gidildikçe sıcaklık artar ve bitki örtüsü de buna göre değişir. Ekvatorda bulunan yağmur ormanları, dünyanın en çeşitli bitki topluluğuna sahiptir. Kutuplara doğru gidildikçe sıcaklık azalır ve bitki örtüsü de buna göre değişir. Kutuplarda bulunan tundralar, yılın büyük bölümünde karla kaplıdır ve çok az bitki türü yaşar.
Yağış miktarı da bitki topluluklarının dağılımını etkiler. Yağışın az olduğu bölgelerde, kurağa dayanıklı bitkiler yaşar. Yağışın bol olduğu bölgelerde ise, sulak alan bitkileri yaşar.
Güneşlenme süresi de bitki topluluklarının dağılımını etkiler. Güneşlenme süresinin uzun olduğu bölgelerde, ışığı seven bitkiler yaşar. Güneşlenme süresinin kısa olduğu bölgelerde ise, gölgeye dayanıklı bitkiler yaşar.
Toprak, bitkilerin besin maddelerini aldığı ortam olduğu için bitki topluluklarının dağılımını etkiler. Toprağın yapısı, bileşimi ve pH değeri gibi özellikleri, bitkilerin yaşam koşullarını belirler ve dolayısıyla bitki topluluklarının dağılışını etkiler.
Toprağın yapısı, bitkilerin köklerinin gelişmesini etkiler. Gevşek topraklar, bitkilerin köklerinin daha kolay gelişmesine izin verir. Ağır topraklar ise, bitkilerin köklerinin daha zor gelişmesine izin verir.
Toprağın bileşimi, bitkilerin besin maddelerini almasında önemli bir rol oynar. Mineral bakımından zengin topraklar, bitkilerin daha iyi beslenmesini sağlar. Mineral bakımından fakir topraklar ise, bitkilerin daha kötü beslenmesini sağlar.
Toprağın pH değeri de bitkilerin yaşamını etkiler. Bazı bitkiler asit topraklarda, bazı bitkiler ise bazik topraklarda daha iyi yaşar.
Yer şekilleri de bitki topluluklarının dağılımını etkiler. Yükseklik, eğim ve bakı gibi yer şekilleri özellikleri, bitkilerin yaşam koşullarını belirler ve dolayısıyla bitki topluluklarının dağılışını etkiler.
Yükseklik artışıyla birlikte sıcaklık azalır ve yağış miktarı artar. Bu nedenle, yükseklerde yaşayan bitkiler, düşüklerde yaşayan bitkilerden daha farklıdır.
Eğim, güneşlenme süresini etkiler. Güneye bakan yamaçlar, kuzeye bakan yamaçlardan daha fazla güneş alır. Bu nedenle, güney yamaçlarda yaşayan bitkiler, kuzey yamaçlarda yaşayan bitkilerden daha farklıdır.
Bakı, rüzgârın etkisini belirler. Rüzgârlı yamaçlarda yaşayan bitkiler, rüzgârsız yamaçlarda yaşayan bitkilerden daha farklıdır.
Biyolojik etkenler de bitki topluluklarının dağılımını etkiler. Hayvanlar, bitkilerin tozlaşmasını ve yayılmasını sağlar. Bazı hayvanlar ise, bitkileri yiyerek bitki topluluklarının yapısını etkiler.
Hayvanlar, bitkilerin çiçeklerine konarak çiçek tozlarını başka çiçeklere taşır. Bu sayede bitkiler tozlaşır ve meyve verir. Tozlaşma, bitkilerin üreme sürecinde önemli bir rol oynar.
Hayvanlar, bitkilerin tohumlarını başka yerlere taşıyarak bitkilerin yayılmasını sağlar. Bu sayede bitkiler yeni alanlara yayılır ve yeni bitki toplulukları oluşur.
Bazı hayvanlar, bitkileri yiyerek bitki topluluklarının yapısını etkiler. Otlama sonucu bitki örtüsü azalır ve yeni bitki toplulukları oluşur.
İnsan faaliyetleri de bitki topluluklarının dağılımını etkiler. Ormancılık, tarım ve madencilik gibi insan faaliyetleri, bitki örtüsünü tahrip eder ve yeni bitki toplulukları oluşmasına neden olur.
Ormancılık faaliyetleri, ağaçların kesilmesi ve orman alanlarının azalmasına neden olur. Orman alanlarının azalması, bitki örtüsünün tahrip olmasına ve yeni bitki topluluklarının oluşmasına neden olur.
Tarım faaliyetleri, doğal bitki örtüsünün yok edilerek yerine tarım alanlarının oluşturulmasına neden olur. Tarım alanlarının oluşturulması, bitki örtüsünün tahrip olmasına ve yeni bitki topluluklarının oluşmasına neden olur.
Madencilik faaliyetleri, maden yataklarının çıkarılması sırasında çevrenin kirlenmesine ve bitki örtüsünün tahrip olmasına neden olur. Maden yataklarının çıkarılması, bitki örtüsünün tahrip olmasına ve yeni bitki topluluklarının oluşmasına neden olur.
Bitki toplulukları, iklim, toprak, yer şekilleri, biyolojik etkenler ve insan faaliyetleri gibi faktörlerden etkilenir. Bu faktörler, bitkilerin yaşam koşullarını belirler ve dolayısıyla bitki topluluklarının dağılışını etkiler.
Bitki Toplulukları ve DağılımıTürkiye'de üç ana iklim bölgesi vardır: Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu. Bu iklim bölgelerine bağlı olarak, Türkiye'de farklı bitki toplulukları görülür.
Türkiye'de yağış ve sıcaklık şartlarının uygun olduğu alanlarda ormanlar yayılmıştır. Türkiye arazisinin yaklaşık üçte biri (%27,6) ormanlarla kaplıdır. Ormanlarımız geçmişte çok ciddi tahribata uğramıştır. Bu tahribatlar günümüzde de kısmen devam etmektedir. Ancak dev- let kurumlarının ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin katkıları sayesinde son yıllarda orman varlığında belirgin bir artış olmuştur.
Çalı toplulukları, ağaç topluluklarından daha az yağış alan ve daha kurak alanlarda görülür. Türkiye'de maki, garig ve psödomaki olmak üzere üç ana çalı topluluğu bulunur.
Ot toplulukları, ağaç ve çalı topluluklarından daha az yağış alan ve daha kurak alanlarda görülür. Türkiye'de çayır, step (bozkır), tundra ve çöl olmak üzere dört ana ot topluluğu bulunur.
Türkiye'de farklı iklim ve yer şekilleri nedeniyle çok çeşitli bitki toplulukları bulunmaktadır. Bu bitki toplulukları, Türkiye'nin doğal zenginliğini oluşturmaktadır.
Türkiye'nin Bitki Örtüsü (Ormanlar, Çalılıklar, Otlaklar) Coğrafya 10. Sınıf
Türkiye'nin bitki örtüsü, iklim, toprak yapısı ve yükselti gibi faktörlere bağlı olarak çeşitlilik göstermektedir. Ülkemizde yaklaşık 13.000 bitki türü bulunmaktadır. Bunların yaklaşık 3.000'i endemiktir, yani sadece Türkiye'de yetişmektedir.
Ülkemizin yaklaşık %28'i ormanlarla kaplıdır. Ormanlarımız, Kuzey Anadolu Ormanları, Akdeniz Ormanları, Batı Anadolu Ormanları ve İç Bölge Ormanları olmak üzere dört bölgeye ayrılır.
Ülkemizde maki, garig ve psödomaki olmak üzere üç tür çalı topluluğu bulunmaktadır.
Ülkemizde step ve çayır olmak üzere iki tür ot topluluğu bulunmaktadır.
Türkiye'nin bitki örtüsü son yıllarda iklim değişikliği, orman yangınları, aşırı otlatma ve kaçak ağaç kesimi gibi faktörler nedeniyle zarar görmektedir. Bu nedenle, bitki örtümüzü korumak için önlemler alınması ve bilinçli bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
Türkiye, dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahip ülkelerinden biridir. Ülkemizde 12.000 civarında bitki türü bulunmaktadır. Bu türlerin yaklaşık 3.800'ü endemiktir, yani sadece Türkiye'de yetişmektedir.
Türkiye'nin engebeli yer şekillerine sahip olması, birçok mikroklima alanı oluşmasına neden olmuştur. Bu da endemik türlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Türkiye'deki tespit edilmiş 12.000 civarındaki bitki türünün yaklaşık 3.800'ü endemik türlerden oluşur. Endemik türlerin büyük çoğunluğu otsu ve çiçekli bitkilerdir.
Endemik bitkilerin en çok çeşidi,
bölgelerinde görülmektedir.
Türkiye'deki bitki türlerinin bir kısmı, yaklaşık beşte biri, geçmiş jeolojik zamanlarda yaşanmış iklim dönemlerinden bugüne ulaşan relikt bitkilerdir. Sığla ağacı ve kasnak meşesi gibi endemik bitkilerimizin önemli bir kısmı aynı zamanda relikt bitkidir.
Türkiye'de endemik ve relikt bitkiler en iyi korunmuş olduğu yerler:
Türkiye'nin zengin bitki örtüsü, ülkemizin önemli bir doğal varlığıdır. Bu bitkilerin korunması, millî bir görevdir. Bu bitkilerin korunması konusunda bireylerin bilinçlenmesi, devlet kurumlarının gereken tedbirleri alması ve sivil toplum örgütlerinin bu konuda gerekli çalışmaları yapması çok önemlidir.
Kaynaklar: