2022-2023 8.Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 2.Dönem 1.Sınav (TEST)

Cevap: D) Ashabı Suffe - Verilen özelliklerden yola çıkarak, kişilerin Ashabı Suffe'ye ait olduğunu söyleyebiliriz. - Ashabı Suffe, Peygamberimizin mescidinin yanındaki odalarda kalan, özel talebeleri arasında yer alan ve ihtiyaçlarının karşılanması, eğitim ve öğretimleriyle Peygamberimiz tarafından ilgilenilen grup olarak bilinir. - Ensar, Medine'ye göç eden Müslümanlara yardım eden yerli Medineli Müslümanlara verilen isimdir. - Muhacir, Mekke'den Medine'ye göç eden Müslümanlara verilen isimdir. - Ashabı Kehf ise Kur'an'da anlatılan, mağarada uzun süre uyuyan gençlerin hikayesini anlatan bir grup olarak bilinir.

Cevap: C) Sadece ahlakla ilgilidir. İslam dini sadece ahlakla ilgili değildir; aynı zamanda bir inanç sistemi, ibadetlerin uygulandığı bir dindir. İslam, Allah tarafından gönderildiği inancına dayanır ve tevhit inancına yani tek bir Allah'a inanmaya dayanır. Bu nedenle, doğru ifadeler A, B ve D'dir.

Cevap: D) Güvenilirliğini - Ebu Cehil'in sözleri, Hz. Muhammed'in güvenilirliğini gösterir. - Ebu Cehil, Hz. Muhammed'i yalancılıkla suçlamadığını belirtirken, getirdiği şeyleri yalanladığını ifade etmektedir. - Bu sözler, Hz. Muhammed'in toplumda güvenilir biri olarak tanındığını ve yalancılıkla suçlanmadığını göstermektedir.

Cevap: C) İnsanın yapısı. Parçada belirtilen ifadeye göre, insanın yorum yapabilme yeteneği ve kendi mizaç ve karakterinin etkisi, farklı din anlayışlarının oluşmasında önemli bir etkendir. İnsanın farklı mizaçları, düşünce yapıları ve yaşadığı deneyimler, din anlayışlarının çeşitlenmesine ve farklı sonuçlara varılmasına neden olabilir. Bu durum, insanın yapısının din anlayışındaki farklılıkları etkileyen bir faktör olduğunu gösterir.

Cevap: C) Dürüstlük ve Güvenirlilik - İsra Suresi'nin 34. ayetinde, verilen sözün yerine getirilmesinin sorumluluk gerektirdiği vurgulanmaktadır. - Bu ayet, Peygamberimizin dürüstlük ve güvenirlilik özelliğine işaret etmektedir. - Peygamberimiz, verdiği sözleri yerine getirme konusunda sorumluluk sahibi bir lider olarak tanınır ve bu ayet de bu özelliğine atıfta bulunur.

Cevap: D) Kur’ân’ı hayatına geçirmiş bir insan olduğunu. - Hz. Ayşe'nin sözleriyle anlatmak istediği, Peygamberimizin ahlakının Kuran'la bütünleşmiş olduğudur. - O'nun ahlakı, Kuran'ın öğretilerini hayatına yansıttığını ve Kuran'ı rehber aldığını ifade etmektedir. - Bu sözler, Peygamberimizin ahlaki değerlere olan bağlılığını ve Kuran'ın onun hayatında nasıl merkezi bir rol oynadığını vurgulamaktadır.

Cevap: A) Fiziksel Yasalar. - Yukarıdaki ayet, güneşin yörüngesinde hareket etmesini ve bu hareketin üstün ve bilge Allah'ın kanunu olduğunu ifade etmektedir. - Bu ifade, fiziksel evrenin işleyişine ve güneşin hareketine atıfta bulunmaktadır. - Dolayısıyla, ayet fiziksel yasalarla ilgilidir ve güneşin yörüngesindeki hareketi bu yasaların bir sonucudur.

Cevap: B) Tevekkül. Gerekli tedbirleri aldıktan sonra Allah'a dayanıp güvenmek, İslam dininde "tevekkül" kavramıyla ifade edilir. Tevekkül, insanın Allah'a güvenerek O'na bağlanması, O'na sığınması ve O'na olan inancını ifade eder. Bu kavram, insanın kontrolü dışındaki durumlar karşısında teslimiyetini ve Allah'ın iradesine güvenini vurgular.

Cevap: C) Hakkını yediğimiz kimsenin hakkını verip, helallik alarak. Üzerimizde kul hakkı varsa bundan kurtulmak için yapmamız gereken ilk davranış, hakkını yediğimiz kimsenin hakkını vermek, yani ona ait olan mal veya değeri iade etmek veya tazmin etmektir. Ayrıca helallik almak da önemli bir adımdır, yani kişiden mağdur olan kişinin affını dilemek ve onun rızasını kazanmaktır. Bu şekilde kul hakkından kurtulmak ve vicdanımızı rahatlatmak mümkün olacaktır.

Cevap: A) Kişinin kötü anlarını unutmasına yardım eder. Alkol ve uyuşturucu maddelerin zararları arasında, kişinin kötü anlarını unutmasına yardım etmesi değil, tam tersine kötü anıları daha da derinleştirip zihinsel ve duygusal sağlığı olumsuz etkilemesi bulunmaktadır. Alkol ve uyuşturucu maddeler kullanımının karar verme yeteneğini olumsuz etkilemesi, aile ve iş huzurunu bozması ve suç işlemesine sebep olması ise gerçek zararlarından bazılarıdır.

Cevap: B) İstişare. Kişinin bilmediği konularda bilenlere danışarak iş yapması, "istişare" olarak adlandırılır. İstişare, karar alma sürecinde farklı görüşleri dinleyip paylaşarak ortak akılla hareket etmeyi ifade eder. Bu yöntem, daha doğru ve sağlıklı kararlar almak için başvurulan bir stratejidir. İstişare, kişinin kendi bilgi ve deneyimleriyle sınırlı kalmadan, başkalarının fikirlerine ve tecrübelerine değer vererek daha geniş bir perspektiften hareket etmesini sağlar.

Cevap: B) Merhametli oluşu. - Hz. Muhammed'in savaşlarda ağaçlara, hayvanlara ve yaşlılara zarar verilmemesini emretmesi, genel olarak onun merhametli oluşuyla ilgilidir. - Merhamet, insanların acıma, şefkat ve hoşgörüyle yaklaşması anlamına gelir. Hz. Muhammed'in bu tavsiyeleri, insanlara ve diğer varlıklara karşı merhametli bir tutum sergilemesinin bir yansımasıdır. - Bu tavsiyeler, Hz. Muhammed'in insan hayatını kutsal sayması, çevreye ve diğer canlılara saygı göstermesi ve yaşlılara özel bir değer vermesi gibi merhametli özelliklerini vurgular.

Cevap: A) “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alır”. Verilen paragrafta, Kur'an'ın düşünmeyi teşvik ettiği ve akla verdiği önemi vurgulanmaktadır. Bu bağlamda, anlam bütünlüğünü bozmadan tamamlanabilecek ayet "De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alır" şeklindedir. Bu ayet, insanların bilgi sahibi olmalarını ve akıllarını kullanmalarını teşvik etmektedir.

Cevap: B) Bilime değer verme. - Hz. Muhammed'in "İlim öğrenmek, her Müslüman üzerine farzdır." şeklindeki sözü, İslam'ın bilime ve ilme verdiği değeri yansıtmaktadır. - İslam dini, bilginin edinilmesini teşvik eder ve Müslümanlara sürekli olarak bilgiye ulaşmayı, öğrenmeyi ve ilerlemeyi tavsiye eder. - Hz. Muhammed'in bu sözü, İslam toplumunda eğitim ve bilim kültürünün yaygınlaşmasını hedeflemekte ve Müslümanların bilimsel ve entelektüel gelişimine önem verdiğini göstermektedir.

Cevap: A) Merhametli olmasını. Verilen bilgilere göre, Peygamberimiz namazda çocuk ağlaması duyduğunda namazını kısa tutar, çocuklarla ilgilenir ve onlarla şakalaşır. Bu davranışları, Peygamberimizin merhametli olduğunu gösterir. Merhamet, başkalarının acılarına duyarlı olma, şefkat gösterme ve yardım etme anlamına gelir. Peygamberimizin çocuklara karşı merhametli ve sevecen tavırları, onun insanlara olan sevgi ve şefkat dolu yaklaşımını yansıtmaktadır.

Cevap: A) Çalışmanın. - Verilen hadis-i şerifte ifade edilen "Hiç kimse kendi emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir." sözü, çalışmanın önemine dikkat çekmektedir. - Hadis, kişinin kendi emeği ve çalışmasıyla kazandığı rızık ve nimetlerin daha değerli olduğunu vurgulamaktadır. - Bu hadis, Müslümanlara çalışmanın, emeğin ve helal kazancın değerini anlamaları ve bu değerlere saygı göstermeleri gerektiğini öğütlemektedir.

Cevap: D) Adaletli olduğunu. Verilen bilgilere göre, bir kadın hırsızlık yapar ve Kureyşliler, kadının değerli bir kabileden olması nedeniyle cezalandırılmasını istemezler. Bunun üzerine Peygamberimiz, Hz. Usame'yi aracı olarak gönderirler, ancak Peygamberimiz, hırsızlık yapanın kim olduğuna bakmaksızın adaletin yerine getirilmesi gerektiğini vurgular ve teklifi geri çevirir. Bu durum, Peygamberimizin adaletli olduğunu gösterir. Adalet, herkese eşit davranma, hakkaniyetli olma ve doğruyu yanlıştan ayırma prensibidir. Peygamberimiz, adaleti herkes için eşit bir şekilde uygulayarak, hukukun üstünlüğünü gösterir.

Cevap: B) Uyumlu davranmaları. - Verilen özellikler bağımlılık eğilimi gösteren kişilik yapısını tanımlamaktadır. - Bağımlı kişilik özelliklerine sahip olan bireyler, gerçeklerle yüzleşmekten kaçınır, güçsüz hissettikleri durumları kaçarak çözmek isterler, davranışlarında öz denetim yerine kaba güç baskınına yönelirler ve sosyal çevrelerinde uyumlu olmakta zorlanırlar. - Uyumlu davranma, bağımlı kişilik özelliklerinden biri değildir. Bağımlı kişilik yapısına sahip bireyler genellikle uyumlu davranamazlar ve sosyal çevrelerinde zorluklar yaşarlar.

Cevap: B) Düzenli yaşam. Verilen seçenekler arasında kötü alışkanlıklara başlama sebepleri aranmaktadır. Kötü arkadaş çevresi, merak ve özenti genellikle kötü alışkanlıkların başlamasına katkıda bulunabilen etmenlerdir. Ancak düzenli yaşam, kötü alışkanlıklara başlama sebeplerinden biri olamaz. Düzenli yaşam, aksine sağlıklı alışkanlıkların gelişmesini teşvik edebilir ve kötü alışkanlıkların önlenmesine yardımcı olabilir.

Cevap: D) I, II ve III Verilen durumlar, kumar oynamanın zararlı etkilerini belirtmektedir. I. Durumda kumar oynamak zamanın kötü kullanılmasına neden olur. II. Durumda çalışarak kazanmak yerine tembelliği ve hileyi teşvik eder. III. Durumda ise kumar oynamak bireyleri ve ailelerini zor durumda bırakabilir. Dolayısıyla, I, II ve III. durumlar zararlı etkilerin olduğunu gösterir.

Cevap: B) İçki bütün kötülüklerin anasıdır - Esra'nın alkolün zararlarıyla ilgili afiş çalışması yapacağı belirtilmiştir. - Verilen sloganlar arasında, "İçki bütün kötülüklerin anasıdır" sloganı uygun değildir. - Bu slogan genellemeci bir ifade kullanarak alkolü tüm kötülüklerin kaynağı olarak nitelendirmektedir, ancak bu tür bir genellemeye dayalı ifadeler bilimsel verilere ve gerçeklere dayanmamaktadır. - Diğer sloganlar (A, C ve D) ise alkolün zararlarına vurgu yapmakta ve farklı şekillerde dikkat çekmektedir.

Cevap: B) Alışverişte pazarlık yapmak - Soruda kul hakkına girmeyen bir davranışın hangisi olduğu sorulmaktadır. - Kul hakkı, bir kişinin diğer bir kişinin haklarına saygı göstermemesi durumudur. - Anneye bağırıp çağırmak (A), başkasına hakaret etmek (C) ve başkasına iftira ve gıybet etmek (D) kul hakkına giren davranışlardır. - Alışverişte pazarlık yapmak (B) ise kul hakkına girmez, çünkü pazarlık yapmak taraflar arasında yapılan bir anlaşma sürecidir ve karşılıklı rıza üzerine kuruludur.

Cevap: B) At gözlüğü takmak Deyimler, dilde kullanılan ifadelerdir ve genellikle mecazi anlamlara sahiptir. "At gözlüğü takmak" deyimi, kişinin sadece kendi görüş ve inançlarına odaklanarak diğer perspektifleri göz ardı etmesini ifade eder. Bu da taassup yani hoşgörüsüzlük, dar görüşlülük ve diğer düşüncelere kapalı olma durumunu anlatır.

Cevap: C) Kötü zanda bulunmak - Soruda, "kul hakkına" sebep olan kötülükler arasından manevi kötülük olanının hangisi olduğu sorulmaktadır. - Kul hakkı, bir kişinin diğer bir kişinin haklarına saygı göstermemesi durumudur. - Toplum malına zarar vermek (A), eksik ölçüp tartmak (B) ve hırsızlık yapmak (D) maddi kötülüklerdir ve kul hakkına giren davranışlardır. - Kötü zanda bulunmak (C), bir kişinin başkasına kötü niyetle düşünmek ve kötü düşüncelerle yaklaşmaktır. Bu durum da manevi kötülükler arasında yer alır ve kul hakkına girebilir.