12.Sınıf DKAB 2.Dönem 2.Test Soruları

Cevap anahtarı D olan bu soruda Konfüçyanizm'in etkisi, Çin'deki siyasi, dini ve ahlaki alanlarda görülmüştür. Konfüçyüs'ün öğretileri, Çin'in geleneksel kültürünün önemli bir parçası olmuş ve özellikle ahlaki değerleri ve sosyal düzeni vurgulamıştır. Bunun yanı sıra, Konfüçyüs'ün öğretileri, Çin'deki siyasi ve yönetimsel yapıyı da etkilemiştir.

Cevap anahtarı C) Sevgi olan bu soruda, Konfüçyanizm'in anahtar kavramlarından biri olan "ren", sevgi, insanlık, insan sevgisi anlamlarına gelir. Bu kavram, toplumsal ilişkilerde karşılıklı saygı ve hoşgörüyü ifade eder.

Cevap: A) Hümanizm ve kozmik bağlantı. Konfüçyus'un öğretisi, bireylerin ahlaki gelişimini tamamlaması için hümanizm (insan merkezli felsefe) ve kozmik bağlantı (evrensel düzen ve ilişkilerin anlaşılması) ilkelerine uygun davranmalarını vurgular. Bu ilkelere göre, bireyler aile ilişkilerinde, toplumsal ilişkilerde, yöneticiler ve yönetilenler arasındaki ilişkilerde ve genel olarak tüm insan ilişkilerinde, etik değerlere uygun davranmalıdırlar.

Cevap anahtarı A seçeneği olan Taoizm ve Budizm'dir. Konfüçyanizm, Taoizm ve Budizm ile birlikte Çin'in üç büyük felsefi ve dini sistemlerinden biridir. Konfüçyanizm'in felsefesi, insanın toplumda nasıl davranması gerektiği, ahlaki değerler, adalet, dürüstlük, merhamet ve saygı gibi konulara odaklanır.

Cevap anahtarı: E) Bireyin ahlaki gelişimini teşvik etmek. Konfüçyanizm, Çinli filozof Konfüçyüs'ün öğretilerine dayanan bir felsefi ve etik sistemdir. Temel amacı, bireyin ahlaki gelişimini teşvik etmek ve toplumsal düzeni sağlamaktır. Konfüçyanizm, özellikle ahlaki değerlere ve kişisel sorumluluğa odaklanır ve insanların kendi kişisel gelişimlerine önem verir. Ayrıca, aile ve toplumda birlik ve düzeni korumak için ritüellere, ahlaki değerlere ve doğru davranışa büyük önem verir.

Cevap: (C) Su. Taoizm inancında, doğanın temel öğesi su olarak kabul edilir. Taoizm'e göre, insanların doğayla uyumlu bir yaşam sürdürmeleri ve evrensel dengeyi korumaları için doğanın taklit edilmesi gerekmektedir. Su, uyum ve değişkenlik gibi özellikleri temsil ettiği için, insanların doğa ile uyumlu bir yaşam sürdürmeleri için suyun özelliklerini taklit etmeleri gerektiği düşünülür.

Cevap: B) Eylemsizlik, doğal akışa uygun yaşamak. Taoizm felsefesinde "wu wei" kavramı, eylemsizlik veya doğal akışa uygun yaşamak anlamına gelir. Bu kavram, doğanın kendi içinde doğal bir düzeni olduğuna ve insanların bu düzene müdahale etmemeleri gerektiğine inanır. Bu nedenle, eylemsizlik ve pasiflik, Taoizm'in önemli bir prensibidir.

Cevap: B) Tao Te Ching. Taoizm'in önemli figürlerinden olan Lao Tzu'nun Tao Te Ching adlı eseri, Taoizm'in temel kavramlarını ve öğretilerini içermektedir. Kitap, insanın doğaya uygun bir şekilde yaşaması gerektiğini ve eylemsizlik (wu wei) kavramının önemini vurgular.

Bu sorunun cevap anahtarı "A) Meditasyon yapmak" tır. Taoizm, insanların beden ve zihin sağlığına önem verir ve meditasyon, zihni sakinleştirerek iç huzuru sağlamaya yardımcı olan önemli bir uygulamadır. Meditasyon, Taoist felsefede kendini keşfetme, doğal akışa uyum sağlama ve iç huzuru sağlama yolu olarak da görülür.

Cevap anahtarı A'dır: Taoizm inancına göre, "Qi" kişinin iç dünyasında bulunan enerjidir. Taoizm, doğaya uyumlu yaşamayı ve iç huzuru bulmayı savunan bir felsefi ve dini sistemdir. Bu inanca göre, insan vücudundaki "Qi" adı verilen enerji, doğru şekilde yönetildiğinde sağlık, mutluluk ve uzun ömür sağlar. Qi'nin akışını engelleyen faktörler (örneğin, stres, kötü beslenme, yetersiz uyku) sağlık sorunlarına neden olabilir.

Cevap anahtarı A seçeneği olan "Meditasyon yapmak"tır. Taoizm inancında beden ve zihin sağlığına önem verilir ve bunun için de meditasyon yapmak en temel uygulamalardan biridir. Meditasyon, Taoistlerin içsel huzuru, dinginliği ve sükuneti bulması için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemle beden ve zihin arasındaki denge sağlanarak sağlıklı bir yaşam sürdürülmesi hedeflenir. Taoizm'in diğer uygulamaları arasında tai chi, qigong gibi bedensel egzersizler, yin-yang felsefesi, doğaya saygı ve dinginlik gibi kavramlar da yer almaktadır.

Hinduizm'de samsara, ruhun sürekli olarak yeniden doğduğu ve öldüğü döngüsel bir varoluş kavramıdır. Bu kavramda, ruhun yeniden doğuşu, kişinin karma adı verilen eylemlerinin sonucuna bağlıdır ve bu karma, kişinin sonraki hayatında ne tür bir varoluşa sahip olacağını belirler. Samsara kavramı, Hinduizm'in reenkarnasyon inancı ile yakından bağlantılıdır.

Hinduizm'de "karma" kavramı, bir kişinin geçmişteki iyi veya kötü eylemlerinin ruhun yeniden doğuşuna etkisini ifade eder. Karma, Hinduizm'deki reenkarne (yeniden doğuş) inancının temel prensiplerinden biridir. Her eylem, sonuçlarıyla birlikte gelecekteki hayatları etkiler ve bu döngü sonsuza kadar devam eder. Bu kavram, insanların sorumluluğunu ve özgür iradelerinin sonuçlarını vurgular.

Bu sorunun cevap anahtarı B'dir. Hinduizm'de "karma", kişinin ahlaki eylemlerinin sonuçlarını belirleyen bir yasal ilkedir. Kişinin hayatta karşılaştığı durumlar, bu yasaya göre belirlenir. Bu kavram, Hinduizm'in reenkarnasyon öğretisiyle birlikte düşünüldüğünde, kişinin önceki hayatlarındaki eylemlerinin mevcut hayatında nasıl etkisini gösterdiğini açıklar.

Cevap anahtarı A) Brahman'dir. Hinduizm'in en temel kavramlarından biri olan Brahman, Tanrı'nın evrensel ruhu veya özü olarak kabul edilir. Brahman, evrenin her şeyini içeren, değişmez ve sınırsız bir varlık olarak görülür. Bu kavram, Hinduizm'in diğer önemli kavramlarından biri olan Atman ile ilişkilidir. Hinduizm'in karma ve reenkarnasyon gibi diğer önemli kavramları da Brahman ve Atman kavramlarına dayanır.

Cevap: E) Reenkarnasyonun sonunda ulaşılan kurtuluş durumu. Hinduizm, reenkarnasyon veya tekrar doğuşa inanan bir din olarak bilinir. Moksha, bu döngüden kurtulup ruhun özgürleşmesini ifade eder. Bu durumda, insanlar Tanrı'nın bir parçası olarak özgürlüğe kavuşurlar. Bu nedenle, moksha, Hinduizmde en yüksek hedef olarak kabul edilir. Bu, reenkarnasyon döngüsünden kurtulup sonsuz mutluluğa ulaşma hedefiyle ilgilidir. Bu kavram Hinduizm'deki temel inançlardan biridir.

Hinduizmde "puja" ritüeli, tanrılara veya tanrısal varlıklara saygı göstermek ve onları memnun etmek için yapılan bir ibadet şeklidir. Bu ritüelde, çeşitli materyaller ve semboller kullanılarak dualar edilir ve sunular sunulur. Bu ritüel, Hinduizm'de oldukça yaygın bir uygulamadır ve kişinin kendini manevi olarak arındırmasına yardımcı olur.

Tasavvufi düşünce, insanın iç dünyasını keşfetmesi ve geliştirmesiyle ilgilidir. Bu amaçla, tasavvufi düşüncede en önemli kavramlardan biri "ilahi aşk"tır. İlahi aşk, insanın Tanrı'ya olan sevgisini ve bağlılığını ifade eder ve insanın kendini ve evreni anlamlandırmasına yardımcı olur.

Tasavvufi düşünce, kişinin iç dünyasındaki engelleri aşması ve Allah'a yakınlaşması için nefsin aşılması gerektiği fikrinden yola çıkar. Nefis, tasavvufi düşüncede önemli bir kavramdır çünkü kişinin kendini aşması ve Allah'a yakınlaşması için nefsin kontrol altına alınması gerekmektedir.