Aslan, kurt ve tilki arkadaş olmuş; avlanmaya çıkmışlardı. Akşama doğru bir yaban öküzü, bir dağ keçisi, bir de semiz tavşan avladılar.
Aslan kurda dönüp:
- Bunları, aramızda adaletle taksim et bakalım, diye emir verdi.
Kurt:
- Padişahım, dedi, yaban öküzü en büyük av olduğu için size layıktır. Keçi orta boyda, orta irilikte o da benim olsun.Tilki de tavşanı alsın.
Aslan:
- Sen kim oluyorsun da ben varken pay istiyorsun diye kükredi. Bir pençe ile kurdu yere yıkıp parçaladıktan sonra tilkiye döndü:
- Haydi, dedi, avlarımızı bir de sen taksim et!
Tilki, yüreğini dolduran korkuyu gizlemeye çalışarak:
- Aman efendimiz, dedi, pay etmek de neymiş? Bu semiz öküz sizin kuşluk yemeğinizdir, keçiyi gün ortasında yer, akşama doğru da tavşanla kendinize ziyafet çekersiniz!
Aslan:
- İşte adaletli bir taksim böyle olur, diye mırıldandı. Bu çeşit pay etmeyi kimden öğrendin sen?
Tilki başıyla yerde yatan kurdu gösterdi:
- Padişahım, tabii kurdun hâlinden, dedi.
Aslan:
- Aferin, alçak kurttan ibret aldığın için avların üçü de senin olsun!
Evet, akıllı kişi odur ki çekinilen belada dostlarının ölümünden ibret alır ve nerede, nasıl davranması gerektiğini bilir.
Parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?